I remember that night traducir turco
432 traducción paralela
I remember that night in Rome, saying it could still come true.
Roma'daki o geceyi hatırlıyorum, gerçekleşebileceğini söylerken.
I remember that night as if it were yesterday.
O geceyi dünmüş gibi hatırlıyorum.
I remember that night well. It had left, I arrived late and I bound the radio.
Eve geldiğimde radyoyu açtım.
Really? I remember that night was very dark.
- Gerçekten mi?
I remember that night too, and I don't remember anybody twisting your arm.
O geceyi hala hatırlıyorum, kimse senin kolunu bükmemişti.
Remember that night on the Left Bank... you had on that little blue dress I bought for you?
Irmağın Left Bank yakasındaki o geceyi hatırladın mı, sana aldığım o mavi elbiseyi giymiştin hani?
All he'll remember is that I conked him on the head with a rock last night.
Hatırlayacağı tek şey kafasına bir taş indirdiğim olacak.
I remember the first time you called on me with two tickets for the first night of that Shaw play.
Beni ilk aradığın günü hatırlıyorum. O şova iki bilet almıştın. Hatırladın mı sen de?
I said this would be a night to remember, that it would bring me all I ever wanted.
Bunun unutulmaz bir gece olacağını ve bana hep istediğim şeyi getireceğini söylemiştim.
That first night, remember, I came back by myself.
O ilk gece, hatırladın mı? Yalnız döndüm.
I remember telling Slayton that first night at Rodger's Station.
İlk gece, Rodger'ın Yeri'nde Slayton'a dediğim şeyi hatırlıyorum.
I remember during the first planting, sometimes dreamed that night was dying all.
İlk ekim boyunca hatırlıyorum da bazen bitkilerin geceleri öldüğünü düşünüyordum.
I still remember, as if it was yesterday, that wonderful night... when which I got the biggest present that the life gave me : Sissy.
Daha dünmüş gibi geliyor, o Noel akşamı hayatımın en güzel hediyesini vermiştin.
Mr Marlowe, this has been a night that I shall remember the rest of my life.
Bay Marlowe, bu geceyi asla unutmayacağım.
I remember thinking at the time how unpleasant it would be to have to walk for any distance up that road at that time of night.
O sırada şöyle düşündüğümü anımsıyorum : gecenin bu saatinde o yolda herhangi bir mesafeyi yürümek zorunda kalmak hiç de hoş olmazdı.
Well, it was one night, I remember, that....
Bir gece, hala hatırlıyorum...
I remember so little of her but mother had died the night before and that afternoon, when grandma and me stayed with her,
Onu ufacıkken hatırlıyorum annem öldüğü geceden önce ve öğleden sonra benimle ve büyük annemle kalmıştı,
Remember that big bird I'd dance with at the Locarno? One Sunday night she showed me her operation scar, from when she was a kid. A long scar with white skin round it.
Klüpte dans ettiğim o kız vardı ya, bir gece bana çocukluğundan kalma ameliyat izini gösterdi.
I daresay that one night, in years to come... you will remember another strange night on the American desert... when you dined at Fort Clendennon.
Bütün cesaretimle söylüyorumki... Amerikan çölündeki böyle bir geceyi de unutmazsınız... Clendennon Kalesindeki bu akşam yemeğini.
You remember that attractive lady I was dancing with last night?
Dün akşam dans ettiğim çekici hanımı hatırlıyor musun?
I remember that a night came e was with my very sick son.
Bir gece bize gelmiş ve sabaha kadar hasta çocuğumla ilgilenmişti.
I remember that my brother-in-law, husband of my Lena sister, Owner of house when she left in the morning after. Kristallnacht, Reichs Kristallnacht, Crystal night, as vocês says, it was of train for the office in the center e enters the stations of Savignyplatz e Zoologischer Garten it had a synagog e it saw that it was catching fire.
Kızkardeşimin Lena'nın eşi, Reichskristallnacht "kırık camlar gecesi" sabahında banliyö treniyle ofisine giderken Savignyplatz ve Botanik bahçesi arasındaki sinagogun alevler içinde olduğunu görünce "Kulturschande." diye mırıldanmış.
I remember that a night said that it went to inspect new workmanships e although to have 65 years, it jumped a wall of bricks, e fell of foot in a swimming pool of liquid cement.
Bir akşam bazı işleri denetlemeye gideceğini söyledi. 65 yaşında olmasına rağmen bir duvarın üzerine çıktı ve içi çimento dolu bir havuza girdi.
That's OK. Last night we talked about something important, but I can't remember what.
Biliyorsun dün akşam önemli bir şey konuştuğumuzu hatırlıyorum, ama bugün bunun ne olduğunu hayatım hakkı için, hatırlayamıyorum.
I'm sure I saw something important that night but I can't remember what exactly!
O gece çok önemli bir şey gördüğüme eminim... Ama ne olduğunu tam hatırlamıyorum kahretsin ki!
At some point that night, I don't remember anything.
O gece bir noktadan sonrasında hiçbir şey anımsamıyorum.
Good night, I'll remember that.
İyi geceler. Bunu unutmayacağım.
And then I remember one incredibly dark night... being at an oasis, and there were palm trees moving in the wind... and I could hear Kozan singing far away in that beautiful bass voice.
Hatırlıyorum da inanılmaz karanlık bir gecede... bir vahada kalıyorduk ve palmiye ağaçları rüzgârdan sallanıyorlardı ve uzaklardan Kozan'ın güzel bas sesini işitebiliyordum.
I don't know if you remember, but when you dropped me off that night, it was very late.
Bilmem, hatırlıyor musun, o gece beni eve bıraktığında çok geç olmuştu.
Remember that good-looking broad I tried to pick up the night you wasted that kid?
Senin o çocuğu öldürdüğün gece tavlamaya çalıştığım güzel kızı hatırlıyor musun?
That made me remember the dream I had last night.
Bunu söylemen çok ilginç. Bu bana geçen gece gördüğüm rüyayı hatırlattı.
At least tell me what night it was, so I can remember what I was doing that evening.
Bana en azından ne zaman olduğunu söyle de o gün ne yaptığımı hatırlamaya çalışayım.
I mean, Fritz, do you remember that night when you told me about the things that I was gonna have to give up and the sacrifices that I was gonna have to make? Well, I don't wanna make those sacrifices.
Bana vazgeçmek zorunda kalacaklarımdan, yapmak zorunda olacağım fedakarlıklardan bahsettiğin geceyi hatırlıyor musun Fritz?
That's right. I don't remember them shining last night.
Doğru. Dün akşam parladıklarını hatırlamıyorum.
I remember one night I was home alone after we'd seen a movie together and I noticed that I missed her and I couldn't wait to see her the next day.
Bir gece birlikte bir film seyretmiştik sonra ben eve geçmiştim ve birden onu ne kadar çok özlediğimi anladım. Tekrar görebilmek için ertesi günü bekleyemedim.
You wore it that night when I visited you in your flat, you remember.
Dairende seni ziyaret ettiğimde bunu takmıştın, hatırla.
I remember out there that night you said something... about the wind on the grass.
O gece evin önünde otururken, otlarda esen rüzgar hakkında... söylediğiniz bir şeyi hatırlıyorum.
I pretended I couldn't remember a lot of the things I'd done that night.
O gece yaptığım birçok şeyi hatırlayamıyormuşum gibi davranmıştım.
Remember that night it was raining and I didn't come to take you to the movies?
Hatırlıyor musun, yağmur yağmıştı seni sinemaya götürememiştim?
I remember. There's that chapter where richard walks all night.
Richard n, gece boyunca yürüdüğü bir bölüm olduğunu hatırlıyorum.
I was wondering whether you remember that fateful night in Le Jardin des Cygnes, when were in Buenos Aires.
Acaba hatırlıyor musunuz, Buenos Aires'te, Le Jardin des Cygnes'deki o ölümcül geceyi?
I can't remember anything about how I felt since that night.
O gece neler hissettiğime dair hiç bir şey hatırlayamıyorum.
So you see, I don't really remember anything... about how I felt since that night you came back.
Görüyorsun ya, gerçektende döndüğün gece neler hissettiğime dair hiç bir şey hatırlamıyorum.
I remember you now... that night in the street.
Şimdi hatırladım seni... O gece sokakta...
I come to tell you that Saturday night... you and me, chicky-chicky, dancey-dancey, remember, okay?
Cumartesi günü dansa gideceğimizi hatırlatmak için geldim.
I remember that night better than I do entire years.
Belli şeylerin unutulması daha iyi demek istedim.
Whatever happened that night, I can't remember it, and I didn't want it to happen.
O gece her ne olduysa hatırlayamıyorum ve hiç olmamasını isterdim.
That is most peculiar, Jason, because I distinctly remember locking up last night.
En tuhafı da bu Jason, çünkü, dün gece kilitlediğime eminim.
What I remember most clearly from that chilly October night... was that it was my 14th birthday... and the end of my childhood.
O buz gibi ekim gecesine dair hatırladığım tek şey... 14. yaş günüm olduğu... ve çocukluğumun sona erdiğiydi.
I remember, sometimes getting up in the middle of the night and slipping into his room just to make sure he was all right... and I'd sit there and watch him sleep and I'd think to myself that no matter what
Hatırlıyorum da bazen gecenin bir vakti kalkar usulca odasına girer iyi olup olmadığına bakardım. Orada öylece oturup uyumasını seyrederdim. Kendime söz verirdim.
I remember when you used to tell me that alligator was just in stasis and you let it out every night to guard the restaurant.
Hatırlıyorum da, bana o timsahın sadece uykuda tutulduğunu ve her gece lokantayı korusun diye salıverdiğini anlatırdın.
i remember one time 19
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember very well 18
i remember you now 18
i remember it well 51
i remember 2232
i remember you 386
i remember that day 26
i remember something 18
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember very well 18
i remember you now 18
i remember it well 51
i remember 2232
i remember you 386
i remember that day 26
i remember something 18