I remember that day traducir turco
458 traducción paralela
I remember that day... happy times.
O gün hala aklımda... güzel zamanlar.
I remember that day, ten years ago when I was told not to think of us as father and son.
Bizi baba oğul olarak düşünmemeni söylediğim on yıl önceki o günü hatırlıyorum.
He was always broke, but I remember that day, because he had 2800 dollars.
Her zaman parasızdır, ama o günü hatırlıyorum çünkü 2800 doları vardı.
But speaking seriously, I remember that day, and it was not so long ago, when the creditors were banging at the doors of this archdiocese, when, as the saying goes, we didn't have a pot to spit in.
Ciddi konuşmak gerekirse, alacaklıların bu Başpiskoposluğun kapılarını yumrukladıkları günleri hatırlıyorum ve bu uzun zaman önce değildi.
I remember that day, long ago, when in the middle of a tournament you appeared, glowing, radiant.
O günü hatırlıyorum, uzun zaman önce, mücadelenin ortasında belirmiştin, göz kamaştırıcı, ışıklar saçarak.
I remember that day I took that photo. One of the best days of my life.
Bu fotoğrafı çektiğim gün hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
Remember that first day in the office when I asked you if you were engaged?
Ofiste ilk gün sana nişanlı olup olmadığını sormuştum, hatırlıyor musun?
I Remember Seeing You Walk Into The Building That First Day.
Seni ofise girerken gördüğüm ilk günü hatırlıyorum.
But I remember very well, sir, because I didn't get to see my wife that day.
Ama hatırlıyorum efendim, çünkü o yüzden karımı görememiştim.
I remember how Mr. Christian talked to me that day.
O gün Bay Christian benimle konuşmuştu.
Remember I told you once that the day I took a drink you could open the bar up?
İçki içtiğim gün barı açabileceğini... -... söylediğimi hatırlıyor musun?
I remember you said so that day in the refreshment room.
O gün büfede öyle dediğinizi hatırlıyorum. - Evet.
I maybe ain't got no right asking considering who it's for but.. Do you remember that young fella you combed out over at Rocky Ford the other day?
Belki onun kim olduğunu düşündüğümde doğru değil, ama geçen gün Rocky Ford'da azarladığın genç adamı hatırladın mı?
I knew I'd never be able to remember what Ellie wore that day.
Ellie'nin o gün ne giydiğini asla hatırlayamayacağımı biliyordum.
Do you remember that wonderful sunny day, in the countryside... when that soldier was rude to me, I can't remember why...
Kırlara gittiğimiz o güneşli, harika günü hatırlıyor musun? Orada bir asker nedensiz bir biçimde bana kaba davranmıştı...
I know it'll be a long time before you return to us, but remember all that Timmy and I live for is the day that you'll come back forever. "
Geri dönüşünün uzun sürebileceğini biliyorum, ama unutma ben ve Timmy'nin tek yaşama sebebi senin sonsuza dek döneceğin gün. "
Do you remember that day I told you about the truck?
Kamyondan bahsettiğim günü hatırlıyor musun?
By the way do you remember that bet I made you the other day?
Aklıma gelmişken geçen gün seninle girdiğimiz iddiayı hatırlıyor musun?
I remember... It was the day that Helen Burton's bracelet...
Hatırlıyorum Helen Burton'un kolyesinin çalındığı gündü- -
When I ´ m eighty, I will look back at this day, this very minute and remember that I said I would. And it will all be like yesterday.
Seksen yaşıma geldiğim zaman, geriye dönüp bugüne baktığımda yaşadığım her anı ve yapabilirim dediklerimi hatırlayacağım.
I remember I wanted to get home early that day because I promised Judy I'd fix her dollhouse.
Hatırlıyorum da o gün eve erken gitmek istiyordum, çünkü Judy'ye oyuncak bebek evini tamir etme sözü vermiştim.
- I guess we all remember that day.
- Sanırım bunu hepimiz hatırlarız.
I remember that each day patrols came to teach a lesson to one of the directors, a comrade of the board of management or commissioner of the company.
Her gün devriyeler gelir ve müdürlere yönetimdeki yoldaşımıza ya da şirketin delegesine ders verirdi.
I remember we were drinking that day, and I explained everything.
O gün içtiğimizi ve her şeyi açıkladığımı hatırlıyorum.
I'll always remember that last day.
O son günü hiç unutmayacağım.
Don't you remember the other day we were talking about your 100th birthday and who we'd invite and that I'd wear the red silk low cut dress?
Daha geçen gün 100. yaş gününü partiye kimleri davet edeceğimizi ve kırmızı ipekten dekolte kıyafetimi giyeceğimi konuşmamış mıydık?
Uh, the reason I say that is because, you know, when my wife and I try to remember what happened yesterday or the day before, well, we don't agree on anything.
Ah, bence nedeni şu, bilirsiniz, karımla ben dün ve dünden önceki gün ne olduğunu anımsamağa çalıştığımızda, şey, hiçbir şeye katılmıyoruz.
Remember that day, the first day I was there?
Şu günü, hani buraya geldiğim günü hatırlıyor musun?
- And remember that I can die any day.
- Birgün kesinlikle öleceğim.
I'll remember the rest of that day as an endless drill of police and photographers and newspapermen, in and out of Gatsby's house.
Günün geri kalanını, polisler, fotoğrafçılar ve gazetecilerin, Gatsby'nin evine akını olarak hatırlayacağım.
That day in Brooklyn was the last day I remember having a good time.
Brooklyn'de geçirdiğim son gün, gerçekten eğlendiğim son gündü.
I remember the day that dog died.
O köpeğin öldüğü günü hatırlıyorum.
But I still remember the refrain... of one of the most popular barrack ballads of that day... which proclaimed most proudly that...
Fakat hala o günlerde en çok popüler olan kışla şiirlerinden biri aklımdadır, ... bu şiir şöyleydi :
I remember the day when my assistant came to tell me that your father was dying.
Asistanımın bana gelip babanızın ölmek üzere olduğunu söylediği günü hatırlıyorum.
Oh, she'll kill me one day or another, but she will remember forever that I caught her, that I held her prisoner.
Beni yarın bir gün öldürecek ama onu yakaladığımı ve esir ettiğimi daima hatırlayacak.
Some of you may feel that the cormorant does not play an important part in the life of the school, but I would remind you that it was presented to us by the corporation of the town of Sudbury to commemorate Empire Day, when we try to remember the names of all those from the Sudbury area who so gallantly gave their lives to keep China British.
Bir kısmınız karabatağın okulumuzda... önemli bir rol oynamadığını düşünebilir, ama şunu hatırlatayım ki... bu karabatak bize, Sudbury Belediye Meclisi tarafından... İmparatorluk Günü anısına hediye edilmiştir. Unutmayın ki o gün, Sudbury yöresinden olup...
And I remember being shocked the next day to discover that nothing had changed.
Ve ertesi gün uyanıp da şaşkınlığa düşüşüşümü hatırlıyorum Hiçbir şey değişmemiş.
I know all of you work very hard during the day... and I'm sure that you could think... of some more exciting ways to spend your evenings... but remember that the degree that you earn in here... can spell more money for you out there.
Biliyorum bütün gün çok fazla çalışıyorsunuz ve eminim akşamlarınızı daha eğlenceli şeyler yaparak geçirmek istersiniz ama unutmayın burada kazandığınız dereceler dışarıda size daha fazla para kazandırabilir.
I remember that day on which they made Berlin JudenreKn.
Berlin Yahudi Katliamı yaptıkları o günü hatırlıyorum.
Yeah, I remember it rained pitifully that day.
Evet, hatırlıyorum. O gün acıklı bir şekilde yağmur yağdı.
More than 40 years have passed, but I'll remember every second of that January morning until the day I die...
40 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen ölene kadar o Ocak gününün her anını hatırlayacağım.
I remember one night I was home alone after we'd seen a movie together and I noticed that I missed her and I couldn't wait to see her the next day.
Bir gece birlikte bir film seyretmiştik sonra ben eve geçmiştim ve birden onu ne kadar çok özlediğimi anladım. Tekrar görebilmek için ertesi günü bekleyemedim.
That's all I remember about that day :
O gün hakkında tüm hatırladığım bu.
No, man, he was sentenced to death. But I remember on the day he was executed it was in all the papers, he swore that he would send an angel of death to kill everyone responsible.
Onun idam edildiği günü hatırlıyorum, bütün gazetelerde vardı, ölümünden sorumlu olan herkese bir ölüm meleği göndereceğine yemin etmişti.
I remember that my birthday fell on the same day... as that of the future Chancellor of the Thousand-year Reich...
Benim doğum günümün, geleceğin şansölyesi, ya da 3000 yıllık Reich'in Führer'i Adolf Hitler'inkiyle aynı güne denk düştüğünü hatırlarım.
Anyway, I remember how preoccupied I was that day.
Neyse, o gün ne kadar yoğun olduğumu hatırlıyorum.
I knew I'd never be able to remember what Nina wore that day.
Nina'nın o gün ne giydiğini hatırlamayacağımı biliyordum.
I remember complaining to Francis one day about my confusion about all that was going down, and I said to him,
Bir gün Francis'e, olan biten herşeyle ilintili olarak kafamdaki karışıklıklardan şikayet ettiğimi hatırlıyorum. Ona şöyle demiştim :
He dropped Oswald off on the voter's line. I remember'cause they were the only white strangers around that day. That big black Cadillac of his made me think they might be FBI.
Fakat bu süre içinde... öğle vaktinden suikastsaatine kadar üç araba geçti.
I remember it was St Valentine's Day because that's the day I met your daughter.
Sevgililer günü olduğunu hatırlıyorum çünkü kızınızla o gün tanıştım.
Friends, relatives, work-related acquaintances we are gathered here to join Stanley and Martha in holy matrimony. Martha, my dear, I remember the first day that I met you.
Stanley ve Martha'nın evlilik törenleri için toplanmış bulunuyoruz martha, sevgilim, seninle tanıştığımız ilk günü hatırlıyorum
i remember one time 19
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember you now 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember something 18
i remember you 386
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember you now 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember something 18
i remember you 386