I remember them traducir turco
942 traducción paralela
I remember them well, and very dull it was, too.
Gayet iyi hatırlıyorum. Çok sıkıcı insanlardı.
I remember them well.
Onları gayet iyi hatırlıyorum.
- I remember them.
- Buraları hatırlıyorum.
I remember them perfectly.
Çok net hatırlıyorum.
- I remember them.
- Ben hatırlıyorum.
I remember them as the verdant paradise of our childhood affections.
Onları, çocukluk anlarımızın yemyeşil cenneti olarak hatırlıyorum.
I'll remember it in the account i've got with them don't say anything to charlie.
Onlarla birlikte olduğumu hatırlayacağım her zaman. Sen Charlie'ye bir şeye söyleme.
But to tell you the truth, Your Honour, I don't remember them.
Doğruyu söylemek gerekirse onları hatırlamıyorum.
Remember that I am the only man under the rank of marquis have fought for ten years to extract land hands of moneylenders and I will not be like them.
Ben burada oldukça ona iyi davranılacak. Buradaki tek markiz olduğumu unutmayın. Toprakları tefecilerin elinden kurtarmak için yıllardır uğraşıyorum.
I don't remember none of them weeks - but this, nearly 20 years ago, I remember that.
Oysa o haftaları hatırlamıyorum bile. Anlattıklarım 20 yıl önceydi. Bunu hatırlıyorum.
But I wish I'd kept them to remember tonight.
Keşke bu gecenin anısına onları saklasaydım.
I remember them.
- Hatırlıyorum.
As long as I can remember, you've talked about giving the people their rights as if you could make them a present of liberty as a reward for services rendered.
Hatırlayabildiğim kadarıyla, insanlara haklarını sağlamaktan bahsederken... Sanki verecekleri hizmetlerin karşılığında onlara bir özgürlük hediyesi sunabilirmişsin gibi!
I dropped them on the floor, remember?
Ben onları yere düşürdüm, hatırlasana?
I want you to remember that whatever you do, and wherever you are, you've always got a home here... and, whatever you shoot, there's always room for them here, too.
Unutma ki, her ne yaparsan yap ve nerede olursan ol burası daima senin evin. Ayrıca her ne avlarsan avla, onlar için de daima yerim var.
I remember the Government was also charged with overfeeding them.
Hükümetin onları çok fazla beslediğinden suçlandıklarını da hatırlıyorum.
I can't ever remember seeing anything quite like them they obviously don't come from any normal substance.
Daha önce böyle bir şey gördüğümü hatırlamıyorum. Açıkça normal bir maddeden gelmiyorlar.
Yeah, no, I seem to remember flunking them.
O dersi veremediğimi hatırlar gibiyim.
I forget their names but I remember I didn't like them.
İsimlerini unuttum ama onlardan hoşlanmadığmı unutmadım.
I must remember to thank her for them.
Ona teşekkür etmeyi unutmamalıyım.
Surely you remember the Harveys. I've known them for years.
Harvey'leri hatırlıyorsundur. Yıllardır tanışıyoruz.
I remember once hearing one of them Indian legends... about how their ancestors lit bonfires in the sky... when a chief's son was a-dyin'.
Bir kızılderili efsanesi vardır reisin oğlu öldüğünde ataları, gökyüzünde... şenlik ateşi yakarmış.
Well, I can't remember them very well, just bits and pieces, a phrase here and there, a look, and I think I dreamed most of my book Blood and Swash.
Pek iyi hatırlamıyorum. Sadece bazı kısımları. Arada söylenmiş birkaç söz, birkaç bakış.
- I'll remember them.
- Hatırlarım.
I trust my other officers will remember them in the future.
Gelecekte diğer subaylarımın da bunu hatırlayacağından eminim.
I wanna see them. I wanna remember them.
Ben görmek istiyorum, hep hatırlamak istiyorum.
Then I couldn't remember what any of them looked like.
Hiçbirinin nasıl göründüğünü hatırlayamadım.
So in three days, I sold the whole kit and caboodle of them, you remember?
Üç gün içinde bütün alet edevatı sattım, hatırlıyor musun?
Remember, Rick, I owe my life to them. Darling, I couldn't forget that.
Hatırla rick hayatımı onlara borcluyum canım bunu unutamadım
He told me, he wasn't going to feel shy if people looked at him because he was a cripple, as it might be pleasant to them, being in church, to remember upon Christmas day, who made lame beggars walk and blind men see.
İnsanlar ona topal olduğu için bakarsa bundan utanç duymayacağını söyledi. ... belki kilisede olduğu için onlara hoşgörülü davranıyor olabilir sakatları yürüten, körlerin görmesini sağlayan Noel'i hatırlamak şerefine.
- I thought you didn't remember them!
- Sığır çalıyorlardı. Adlarını hatırlamadığınızı sanıyordum?
It's about the only thing I can remember about them.
Oradan hatırlayabildiğim tek şey budur.
I told them everything I could remember.
Onlara hatırladığım her şeyi anlattım.
You know, I probably knew their names then, but I can't remember one of them now.
O zaman adlarını biliyordum ama şimdi aklımdan çıkmış.
Remember when I told you how those Roman fighters used to chop each other up... in some big arena, and you laughed and called them freaks?
Sana büyük arenalarda birbirlerine balta savuran Romalı savaşçıları anlattığım zamanı hatırlıyor musun, hani gülüp onlara ucube demiştin?
But try as I may, upon awakening... I cannot remember them.
Ama uyandığım sırada ne kadar denesem de hatırlayamadım.
I remember having heard them before.
Daha önce de duyduğumu hatırlıyorum...
I don't remember all them bushes out there.
Orada öyle bir çalılık yoktu.
WHEN I PRESSED HER FOR DETAILS ON HER PAST LIVES SHE CLAIMED SHE COULDN'T REMEMBER THEM.
Geçmiş yaşamları hakkında baskı yaptığımda onları hatırlamadığını söyledi.
But I don't remember them.
Ama onları hatırlamıyorum.
Oh, we was lying on them pillows, remember? I remember.
Melek
Flagstaff, Monterey, Hondo, I remember we worked them places.
Flagstaff, Monterey, Hondo, Onlarla çalıştığımızı hatırlıyorum.
As much as I remember, all crew members may take with them :
Bildiğim kadarıyla bütün mürettebatın buna hakkı var.
I can't even remember all the names of them.
Hepsinin adlarını bile hatırlıyamıyorum.
I can't remember one of them without my rifle.
Tüfeğim olmadan hiçbir şeyi anımsayamam.
I remember some of them even told me solemnly that I reminded them of their sisters.
Hatta bazılarının onlara kız kardeşlerini hatırlattığımı söylediklerini anımsıyorum.
And some day, when a man comes along and kills one of them, I want you to remember. I...
Ve bir gün, adamın biri gelip onlardan birini öldürdüğünde beni hatırlamanı istiyorum.
I want them to remember me. Even without my portrait!
Beni hatırlamalarını istiyorum Portrem olmasa dahi!
Remember now thy Creator in the days of thy youth before the difficult days come and the years draw nigh, when thou shalt say "I have no pleasure in them."
Şimdi Yaratıcı'yı hatırla, gençliğinde, zor günler gelmeden önce ve yıllar geçerken, diyeceksin ki "Bunlardan haz almıyorum."
I remember it started and then I could only see them like you found down there.
Başlangıcı hatırlıyorum ama sonra görebildiğim tek şey onlardı... Aynı o aşağıda bulduğunuz şeyler gibi.
I remember she was describing my buttocks and he gazed at them all the time then came closer and fingered them.
Monique kalçalarımı ayırdı, diye hatırlıyorum ve Paul de sürekli onlara bakıyordu. Sonra daha da yaklaşıp onları ellemeye başladı.
i remember one time 19
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember everything 155
i remember nothing 21
i remember that night 20
i remember very well 18
i remember 2232
i remember it well 51
i remember you now 18
i remember something 18
i remember that day 26
i remember thinking 64
i remember that 284
i remember you 386
i remember it 74
i remembered 63
i remember this one time 20
i remember now 177
i remembered something 28
i remember this 88
i remember him 118
i remember that 284
i remember you 386
i remember it 74
i remembered 63
i remember this one time 20
i remember now 177
i remembered something 28
i remember this 88
i remember him 118
i remember her 76
remember them 28
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
remember them 28
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20