In your own way traducir turco
321 traducción paralela
In your own way, tell us what happened.
Bize neler olduğunu sen anlat bakalım.
Will you tell the jury, in your own way what happened on October 26th.
Jüriye kendi sözlerinizle 26 Ekim günü neler olduğunu anlatır mısınız?
Tell it in your own way, don't skip anything, and don't be afraid.
Kendi kelimelerinle hiçbir şeyi atlamadan anlat. Ve korkma.
Keep Christmas in your own way, and let me keep it in mine.
Sen Noel'ini istediğin gibi kutla bırak ben de istediğim gibi kutlayayım.
You want to worship God in your own way.
İstediğin şekilde ibadet etmek istiyorsun.
To find Boy in your own way.
Çocuğu bildiğin gibi bulmanı.
Keep Christmas in your own way and leave me to keep it in mine.
Noel'i bildiğin gibi kutla, benimkine de karışma.
I told you to deal with them in your own way.
-... kendi başına hallet dedim sana.
You're going after Arkadin's money in your own way - through his daughter - aren't you?
Kızını kullanarak Arkadin'in parasına uzanıyorsun, yalan mı?
I'm the sporting kind, and in your own way,... you're a very good driver.
Israr ediyorum. Sporu severim ve gördüğüm kadarıyla çok iyi bir sürücüsünüz.
You'll make your own adjustment in your own way... in your own time.
Kendi zevkiniz ve zamanınız doğrultusunda istediğiniz düzenlemeleri yaparsınız.
You're human, each in your own way.
İnsansın, ama kendi tarzında.
Will you take me to my brother in your own way?
Kendi yöntemlerinle, beni kardeşime götürecek misin?
Well, your colleagues complaining that you work too much on your own, in your own way, that you don't comply with house regulations, that you organize group work in rooms which aren't made for this purpose, you don't consult a psychologist, you don't cooperate with other colleagues...
Meslektaşların, çok fazla kendi başına çalıştığın... kendi tarzını uyguladığın... buranın kurallarına uymadığın... sınıflarda amacının dışında ekipler oluşturduğun... psikoloğumuza danışmadığın... diğer meslektaşlarınla işbirliği yapmadığın gibi şikayetleri var.
# You're a lion # # In your own way # # Be a lion #
# Sen bir aslansın # # kendi yolunda # # bir Aslan!
Wally! ... your free mind. You won't be able to go and worship God in your own way.
... özgürce düşünemeyecek, tanrıya istediğiniz gibi ibadet edemeyeceksiniz.
I think it might be better if you tell us your story in your own way... And permit me to be the judge of whether it is true or not.
En iyisi kendi hikayenizi anlatmanız ve gerçek olup olmadığına dair jürilik etmeme izin vermeniz.
In your own way.
Kendi yönteminle.
No, you have - in your own way.
Hayır, sağladın - Kendi yöntemlerinle.
When it comes to men, you're probably doing something to stand in your own way.
Söz konusu erkekler olunca, onları kaçıracak bir şeyler yapıyorsun.
"You would there see with your own eyes how Weltmann, due to his tremendous suggestive powers, is able to compel people to act in a way diametrically opposite to their nature - -preferably, people who try to resist his influence- -"
"Weltmann'ın, muazzam güçleri nedeniyle, insanları... " - - muhtemelen de, tesirine direnmeye çalışan insanları - - " mizaçlarına tamamıyla aykırı olacak bir şekilde davranmaya...
Madame Colet, if I were your father... which, fortunately, I am not... and you made any attempt to handle your own business affairs, I would give you a good spanking, in a business way, of course.
Madam Colet, babanız olsaydım... ki şükürler olsun ki değilim... ve işlerinizi kendiniz yürütmek için girişimde bulunsaydınız... popunuza güzel bir şaplak atardım... mesleki deyiş icabı tabi ki.
And I said the way to get in was for you to be important to stand on your own feet not depend on your father for everything you want.
Ayrıca kulübe girmek için önemli olanın... kendine yetmek olduğunu... her şey için babana bel bağlamamanı söylemiştim.
How could you abuse your own children in such a way?
Nasıl olur da... diğer kızlarınızı böyle hor görürsünüz!
You are, I must remind you, of great value to my country. In your present state of health you must allow me to protect my country's interests in my own way.
Ülkem için büyük değer taşıyorsun müsaade et de ülkemin çıkarları için kendim karar vereyim.
In my own humble way, I, too, try to merit the approval of your people.
Ben de mütevazi yolumla onların kabulünü hak etmeye çalışıyorum.
And whether you'll meet fair winds or foul, find your own way to harbor in the end.
Ve ister sakin rüzgara, istersen fırtınalı rüzgara yakalan sonunda limana doğru yolunu kendin bul.
You're caught in a web of your own making and instead of trying to search for a way out of it, you'd rather strangle it.
Sanırım bunu kendi yöntemlerinle yapacaksın,... eğer elimden gelseydi, senin yerine,.... onu ben boğmak isterdim.
- I got a hunch. In a way, I'm glad you took off the blinkers and wandered away on your own.
Bir açıdan, at gözlüğünü çıkarıp kendi başına dolaşmana sevindim.
Now, my dear Birnley, Let your daughter deal with stratton in her own way.
Bak, sevgili Birnley bırak da kızın Stratton'la bildiği gibi ilgilensin.
You mean that youre a genius In your own peculiar way
Kendine mahsus tarzında dahi olduğunu söylüyorsun
Micah, I have allowed you to take your own way but not in this, I say to you...
Micah, sana kendi yolunu bulman için izin verdim, ama bu doğru değil, sana söylüyorum...
She told me that when you were a boy and didn't get your own way, you'd lie on the floor and kick, and get red in the face.
Bana dedi ki, sen küçük bir çocukken, istediğini alamadığında yüzü kızarmış halde yere yatıp, tekmeler savuruyormuşsun.
Thanks for letting me in on your secret... that you own all the way from 23rd Street down to Canal.
23. Cadde'den Canal'a kadar her yerin senin olduğu sırrını benimle paylaştığın için teşekkür ederim.
You've kept in step so far, but now you're going your own way.
Şimdiye kadar seni hizada tuttum ama artık yoldan çıkıyorsun.
The way not to be seen in Vienna, is to go to a public place... that is never patronised by your own friends.
Viyana'da görünmemenin yolu, arkadaşlarının asla uğramadığı... kalabalık yerlere gitmektir.
I was secretly rejoicing, yet I loved your mother in my own confused way.
Bir sevinç duyuyordum. Oysa anneni kendime özgü delilik ve bencilliğimle seviyordum.
I came here of my own free will, and I want your promise that we can leave the same way, all in one piece.
Buraya kendi rızamla geldim, söz ver buradan tek parça olarak gidelim.
All right, fellas, now gently, just turn around and try to find your way in your own footsteps.
Pekala, arkadaşlar, şimdi yavaşça geri dönün ve kendi ayak izlerinizin üzerinden yürümeye başlayın.
Come on, will you? ls there anything I could say right now that you wouldn't interpret in your own suspicious way?
Senin şüpheli davranışlarını yorumlamamam için söyleyebileceğim herhangi bir şey var mı?
Your quarters are quite like you - austere and efficient, and in their own way, handsome.
Adamlarınız da sizin gibi - ciddi ve etkin. Ve kendilerince, yakışıklı.
Third, you attack the convoy in your own inimitable way, Charlie.
Üçüncüsü, kendi yöntemlerinle kervana saldırırsın.
Maybe you'll do it in your own funny way but... we'll be grateful just the same.
Belki kendi komik tarzınla yaparsın, ama her zamanki gibi iyi yapacaksın.
But you won't be able to have it your own way much longer...'cause the country ain't the same anymore... and I'm already feeling the strange in myself.
Fakat kendi tarzını uzun süre devam ettiremeyebilirsin çünkü ülke artık aynı ülke değil. Bende zaten kendimi yabancı hissetmeye başladım.
You do things someone else's way and you take your life in your own hands.
İşleri başkalarının yöntemine göre yaparsan hayatını tehlikeye atarsın.
( man # 7 ) I think the worst part was you get callous to dead and bloated bodies, but you never get callous to your own friends in that way, and I think that perhaps was the most terrible thing of Iwo Jima.
Sanırım en kötüsü, ölü ve şişmiş bedenlere alışmanız. Tabiî hiçbir zaman arkadaşların kaybına alışmazsınız. Belki de bu Iwo Jima'ya dair en acı hatıradır.
It could be a person who, in his own loony way feels your work is promoting porno and decadence and he has a mission to clean up the world.
Senin çalışmalarının, pornoyu ve çürümeyi körüklediğine inanıp, kendine de dünyayı temizleme misyonu vermiş bir yarım akıllı olabilir.
You got your own way in the end.
Sonunda kendine bir yol buldun.
Your Honor, we must proceed in our own way.
Efendim, kendi yolumuzda ilerlemeliyiz.
Perhaps your own feelings are getting in the way.
Belki de araya kendi duyguların karışıyordur.
Perhaps your own feelings are getting in the way.
Belki de araya kendi hislerin giriyordur.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21