In your position traducir turco
1,043 traducción paralela
I mean, a man in your position with all that ready cash at your disposal.
Yani, elinin altında bütün o nakit hazır paranın bulunduğu senin durumundaki biri.
I suppose a man in your position is bound to have some enemies.
Sanırım sizin durumunuzdaki bir adamın kaçınılmaz olarak bir kaç düşmanı vardır.
In your position, it'd take 10 years of self-denial to set aside 15 million.
Senin durumunda, 10 yıllık bir özveri sonrasında 15 milyonu bir kenara ayırırdım.
Most people in your position wouldn't even hint.
Senin konumundaki çoğu insan bu duruma sesini bile çıkartmazdı.
It's hardly proper for a lady in your position.
- Neden? Senin gibi bir hanımefendi için bu uygun olmaz.
I guess you can't be too careful. A man in your position.
Sanırım senin pozisyonundaki birinin çok dikkatli olması gerekir.
Nobody would think of you in your position.
Kimsenin aklına seni düşünmek gelmez.
But we can assume, can't we, that in your position, you've access to confidential files?
Ama sizin durumunuzda birinin tüm dosyalara erişimi olduğunu düşünebiliriz, değil mi?
Gan Wen Bin, don't you forget that without the help of me and Jau Hai Shan you won't be in your position today
Gan Wen Bin, unutma! ben ve Jau Hai Shan'nin yardımı olmasaydı Bugün sende burda olamazdın!
In your position, I'd put this Lenin quietly in jail.
Sizin yerinizde olsam, şu Lenin'i hemen hapse tıkardım.
It's not very good publicity for a man in your position.
Senin konumunda bir adam için çok kötü reklam olurdu.
I mean, wonderful that a man in your position would take that attitude.
" Önce, bir çocuğun maytapla onadığını sandım.
Stay in your position!
Yerinizden ayrıImayın!
Mr. Blanchard, I would like you to tell this committee if you have ever, in your position as president of Taft, bribed anyone either here or abroad, for the purpose of consummating a business deal.
Bay Blanchard, komiteye şunu belirtmek isterim ki... eğer Taft'ın başkanı olarak, iş bağlamak amacıyla, burada veya yurtdışında... birilerine rüşvet verdiyseniz, bu cezalandırılacaktır.
It's just, a man in your position has to be careful.
Senin durumunda biri çok dikkatli olmak zorunda.
I'm here tonight as chairman of a meeting at which Mr. Maxwell Fleury... who is offering himself as your representative in the Legislative Council... will explain his position to you.
Bu gece burada meclis üyelerinin gurubuna adaylığını koyan Bay Maxwell Fleury, benim yönetimimdeki buluşmada sizlere kendi durumunu açıklayacaktır.
I thought, in your new position, you would've cultivated worthier friends.
Yeni mevkiinde daha görgülü arkadaşlar edineceğini sanıyordum.
Your position in the Court of Franz Joseph l, Emperor of Austria...
Avusturya İmparatoru, Macaristan, Hırvatistan, Bohemya ve... başka bir çok yerin Kralı l.
Pollyanna, I think we should talk about you and your position in this community.
Pollyanna, Bence kendinden bahsetmelisin ve bu topluluktaki pozisyonundan.
Dr Wieck, would you, uh... would you tell us, from your own experience, the position of the judge in Germany prior to the advent of Adolf Hitler?
Doktor Wieck, acaba engin tecrübelerinizden yararlanarak bize.. .. Adolf Hitler iktidara gelmeden önce Almanya'da hakimlerin durumundan bahsedebilir misiniz?
What is your position in America?
Amerika'da işiniz ne?
I'm in no position to ask anything of you, except your help.
Senden yardım dışında bir şey isteyecek pozisyonda değilim.
In what position do you wanna hold your arm? In a sling, I guess.
Kolunu hangi pozisyonda tutmak istersin.Askıda, sanırım.
Your Holiness, the men are in position to attack.
Papa cenapları, adamlarımız saldırı pozisyonunu aldı.
Since she's my landlady, I'm your landlord and that puts you in third position.
O benim ev sahibim olduğuna göre ben de senin ev sahibinim ve böylece sen üçüncü kişisin.
With your reputation you'd have without a doubt a chance for a position in the Senate.
Senin bu ünle senatoda yer alacağına hiç şüphem yok.
Take your men two miles through ice-cold water arriving, if they arrive, behind the town in a position to be cut off, captured, wiped out.
Adamlarını soğuk suda iki mil götürüp kasabaya arkadan, tabi oraya kadar gidebilirlerse, girip arada kalacak, yakalanacak, ve yok edilecek bir durumda kal.
Your military rank and position are obvious to me, Colonel... and so are your attempts to discredit me with my superiors in Berlin.
Askeri rütbeniz ve konumunuzun farkındayım albay... Berlin'deki üstlerimin gözünde itibarımı sarsma girişimlerinizin de.
Here we see your failure to observe the world in upright position.
Burada bir hatanı görüyoruz. Dünyaya dik dik bakıyorsun.
Some of you, at one time or another, may or may not have had a higher income, but you have never held a higher position of esteem... in the minds of the world or in your own self-satisfaction... than you now hold, knowing what you're doing... about your Father's business.
Bazılarınız şu ya da bu zamanlarda yüksek bir geliri olmuş ya da olmamış olabilir ama insanların zihninde ya da kişisel tatminiyetiniz için çok fazla saygınız hiçbir zaman olmadı. Ama Tanrı'ya hizmet etme konusunda ne yaptığınızı biliyorsunuz artık.
Dr. Sevrin, I am in a position to help you and your group.
Dr. Sevrin, size ve grubunuza yardım edebilecek durumdayım.
... and your seats are in the upright position in preparation for landing.
... ve koltuklarınız inişe hazır olacak şekilde dikey hale getirilmelidir.
Put your chair in an upright position, please.
Lütfen koltuklarınızı dik duruma getiriniz.
- Your'e not interested in taking the position then?
- İş ile ilgilenmiyor musunuz öyleyse?
Current position sure to report all decibel surges in excess of one point in your zoned section for longer than three minutes.
Bulundukları yer bölgenizdeki ses ölçme aygıtlarında üç dakikadan fazla süren en küçük sapmayı bile hemen bildirin.
I'm surprised that your Army has an Irishman in such a position of authority.
Sizin Orduda böyle bir pozisyonda yetkili bir İrlandalı olduğuna şaşırdım.
In the absence of any other reference point, the minister of the interior's communiqué represents your government's position.
Acaba başka bir iletişim yolu olasılığı var mı? Hükümetin duruşu bu konudaki iletişim olasılığını göstermekte midir?
Madam, be in no doubt as to the seriousness of your position.
Madam, bu işi hafife almayın, çok vahim bir durumdasınız.
Then you arrive at this particular position where... ideally, logically and legally you are entitled... to have everything you need in order to get your thing on.
Ama öyle bir noktaya geliyorsunuz ki... müziğinizi yapabilmek için, mantıken ve kanunen... istediğiniz her şeyi elde edecek duruma geliyorsunuz.
And I'm in no position to challenge your little story, charming as it was.
Senin öykünle başedecek durumda değilim.
But if your husband were in my position, he'd do exactly the same thing.
Ama kocanız benim yerimde olsaydı aynısını yapardı.
Your brother inherited his position in government.
Erkek kardeşin devlette onun görevini devraldı.
So now you are in your favourite position.
Pekala, şu an en sevdiği poziyondasın.
All right, Frenchmen, line up in your ready position!
Pekala, Fransız'lar, sıraya girin, yerlerinize!
The only traffic I have is a TWA L-1011 in your 6 : 00 position range 15 miles and an Allegheny DC-9 in your 12 : 00 position, 50 miles.
Görünen tek trafik, 6 : 00 pozisyonunda, 40 km mesafede bir TWA L-1011 ve 12 : 00 pozisyonunda, 130 km bir Allegheny DC-9.
I have a primary target now in your 10 : 00 position five miles, over.
10 : 00 pozisyonunda bir ana hedef var. 13 km.
Make sure your seats are in the upright position and your seatbelts fastened in preparation for our arrival in LA.
Koltuklarınızı dik duruma getirin, ve emniyet kemerlerinizi kontrol edin. Los Angeles Havaalanı'na inmek üzereyiz.
If the weather holds, we should reach the last known position of your friend Tyler in 3 days.
Hava tutarsa, 3 gün içerisinde arkadaşınız Tyler'in pozisyonuna.. ulaşırız.
Your toes will be in fifth position.
Birbirinize çok yaklaşmayın kızlar, yerlerinizi koruyun.
Be sure your seats are in an upright position.
Koltuklarınızın dik konumda olduğundan emin olun.
Edyta, bring your hands together in the first position, and now, the third.
Edyta, ellerini ilk konumda bir araya getir, şimdi de üçüncüsü.
in your mouth 17
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21
in your dreams 215
in your 51
in your hands 23
in your heart 60
in your own time 47
in your house 29
in your face 181
in your own words 44
in your absence 21