Just happened traducir turco
9,700 traducción paralela
We're going to have the conversation about what just happened.
Az önce olanları konuşmamız gerek.
What just happened was that guy had information and I was trying to get it out of him. You broke his arm.
Az önce olan şey, adam bir şeyler biliyordu ben de öğrenmeye çalışıyordum.
Because you and Ike and Jim grew up together, and then Ike just happened to be in your neighborhood after Kayla died.
Sen, Ike ve Jim birlikte büyüdünüz ve tam Kayla'nın öldüğü gün Ike sizin mahallede dolanıyordu.
And then in another coincidence, Ike's attorney just happened to show up.
Bir başka tesadüf de Ike'ın avukatının birden çıkagelmesi.
Okay? It just happened.
Birden oluverdi işte.
You know what just happened in Paris?
- Tam ortasındayım hem de.
What just happened?
- Biraz önce ne oldu?
What just happened?
Nereye kayboldu?
- What just happened?
- Ne oldu öyle?
What just happened?
Ne oldu?
What just happened?
- Ne oldu şimdi?
What just happened was a national tragedy, but it's nothing compared to what I'm gonna do to Andrea the Giant!
- Ulusal bir trajedi yaşadık ancak bu trajedi André the Giant'a yapacaklarımın yanında bir hiç!
An alibi for what just happened?
- Olanlar için tanık mı?
What just happened? He's looking at the lights on the phone.
- Telefonun ışıklarına bakıyor.
You just happened to be right next door?
Hemen yandaki mekanda mıydın?
Especially after what just happened at the rally.
Özellikle de şu gösteride olanlardan sonra.
Lucas, what just happened?
Lucas, ne oldu?
It was a liberating circumstance that just happened to explode my comfortable life into a million little pieces.
Bu o kadar özgürleştirici bir olaydı ki, rahat hayatım milyonlarca küçük parçaya ayrıldı.
They're of the opinion your team was listening in on an illegal signal that just happened to break down.
Ekibinizin, tam da o an bozulan yasadışı bir sinyali dinlediği kanısındalar.
What happened, it just made it easier for him to cut ties.
Ne olursa ona göre köprüleri atmak daha kolay
Then I would just quietly remove the child as if nothing had happened.
Öyle yaparsan sessizce çocuğu aldırıp sesimi çıkarmadan yaşarım.
Just tell me what happened.
Ne olduğunu anlat bana.
We started a rainy-day fund when the leak happened just for this occasion.
Sızıntılardan sonra bu sebep için bir kötü gün fonu ayırdık.
And I was doing some research and it just so happened that the number one song the year they got married was
Yaptığım araştırmaya göre de evlendikleri yılki bir numara olan şarkı
I just need to know what happened.
Neler olduğunu bilmem gerek.
It happened so quickly, I literally just got off the plane.
Ama her şey çok çabuk oldu, hemen uçağa binip geldim.
Okay, I just need to point out that this is the first time that that has ever happened. Let's take a look.
Tamam, bunun ilk kez meydana geldiğini hepinize belirtmek isterim.
I know, it's just that I... needed you, and I couldn't reach you, and that's never happened before.
Biliyorum, sadece sana ihtiyacım vardı ve ulaşamadım ki bu daha önce hiç olmamıştı.
I know, it's just... you don't think it's possible that anything happened between them, do you?
Biliyorum, sadece sence ikisinin arasında bir şeyler geçmiş olması mümkün mü?
Louis, it had already happened, and I was just now about to tell you.
Louis, olan oldu ben de sana söylemek üzereydim. Zırvalama!
How about we just erase this whole night and pretend it never happened?
Bütün geceyi silsek ve hiçbir şey olmamış gibi davransak?
You mean to tell me you just turned a corner and happened to find a victim in the murder case you're independently investigating, huh?
Demek istediğin bir köşeyi döndün ve bir ceset buldun ve bağımsız soruşturma yürütüyorsun öyle mi?
I just wish I knew what the hell happened last night.
Keşke dün gece ne olduğu bilseydim.
Actually, everything feels fresh if you just forget the last 30 years ever happened.
Aslında son 30 yılı unutursan her şeyi yeni olmuş gibi hissediyorsun.
In real-life I'm just a regular old guy who happened to eat a little cake.
Gerçek hayatta biraz pasta yemiş olan normal bir adamım işte.
Oh, and if Mr. Dennis asks, please just tell him that all this happened because an experiment I was running had an unforeseen outcome.
ve Bay Dennis sorarsa, ona sadece yürüttüğüm bir deney yüzünden olduğunu söyleyin.
And that's just the shit that happened before lunch.
Ve bu sadece öğle yemeğinden önce olanlar.
After everything that happened, it just feels safe.
Bunca olan şeyden sonra burası güvende geliyor. İyi.
Oh, just another thing that happened on your secret trip to Nanda Parbat.
Sadece Nanda Parbat'a gizli gezinde olan başka bir olay.
I just mean we should probably talk about everything that's happened... that's happening.
Tüm bu olanlar hakkında bir konuşalım diyorum sadece şu an olanlar hakkında.
I always wonder what would have happened if I had just been able to run a little faster.
Hep merak ettim biraz daha hızlı koşabilseydim ne olurdu diye.
I hated that he was just getting away with it like nothing ever happened.
Hiçbir şey olmamış gibi bundan kurtulmasından nefret etmiştim.
Look, I-I just want you to know, I feel bad about what happened with you and Aunt Karen the other day.
Geçen gün Karen halamla aranızda olanlar konusunda kendimi kötü hissettiğimi bilmeni istiyorum.
Mr. Wemlinger said he called you just after it happened.
Bay Wemlinger olaydan hemen sonra sizi aradığını söyledi.
- And you took care of the King. - Let's just say I happened to be on the helicopter at the same time.
Diyelim ki helikopter kazası oldu aynı anda.
I can't believe that just really happened.
Az önce bunun yaşandığına inanamıyorum.
I'm just glad you made it in for the meeting after everything that happened between you and Louis.
Louis'le senin aranda yaşanan şeylerden sonra, bu toplantıya gelebilmene sevindim.
You know, about what happened with me and your brother and... just how I'm feeling.
Abinle aramda neler olduğunu ve nasıl hissettiğimi biliyorsun.
Just got different priorities now. What the hell happened to mexico, and the bike shop, man?
Meksika'ya ve motorsiklet dükkanına ne oldu?
Oh, we, um, met at Home Base, um, and then we just became, like, cazh buds, and, yeah, that's-that's just, that's what happened.
Oh, biz, um, Home Base mağazasında tanıştık, um, ve sonra bozuk para kankası gibi bir şey olduk, ve, evet, bu - olan şey buydu.
But it just kind of, it happened organically.
Ama bu sadece, doğal olarak yaşandı.
happened 142
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just come home 43
just eat it 38
just do it 1237
just be cool 104
just so you know 1100
just relax 1151
just breathe 514
just me 553
just be yourself 145
just go 1748
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just a little 454
just be nice 17
just talk to me 109
just let it be 17
just bear with me 31
just kidding 689
just be honest with me 16
just like that 1429
just answer the questions 19
just a little 454
just be nice 17
just eat 44
just be patient 84
just a man 25
just us 261
just a joke 49
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just because 150
just be 37
just be patient 84
just a man 25
just us 261
just a joke 49
just be quiet 102
just beautiful 39
just before 43
just because 150
just be 37