Leave that to me traducir turco
1,054 traducción paralela
- Leave that to me.
- Bana bırak.
ALFIE : Leave that to me, my boy.
Sen o işi bana bırak oğlum.
- Leave that to me.
- O işi bana bırakın.
Leave that to me.
O işi bana bırak.
Please leave that to me.
Lütfen bunu bana bırak.
Leave that to me and the boys.
Her şeyi bana ve kardeşlerine bırak.
- How? Leave that to me.
Orasını bana bırak.
But leave that to me.
Biraz değişik bir şeye ne dersin?
That's when Clint, as he says. just couldn't bear to leave me behind.
Clint'in dediğine göre, beni geride bırakmaya kıyamamış.
You'll have to leave that up to me.
Onu bana bırakmanız gerekecek.
Don't you ever do that to me again, leave me without telling me.
Sakın bir daha bunu yapma. Asla bana söylemeden gitme.
The difference between you and me is that I haven't been indiscreet enough to leave evidence lying around.
Seninle benim aramdaki fark senin kadar dikkatsiz olmamam, etrafta kanıt bırakmamam.
When that happens, we'll have had full satisfaction from one another and it'll be time for me to leave.
Böyle şeyler karşılıklı tatminle olur, istemezseniz buradan gideriz.
If you will be good enough to leave this with me, Mr. Foster... I will see that it's called to Prince Philip's personal attention.
Bay Foster, mektubu bana bırakırsanız... bizzat Prens Philip'e ulaşacağından emin olabilirsiniz.
Sometimes when she talks to me like that, I feel I'd like to go up there and curse her and leave her forever.
Bazen benimle böyle konuştuğunda, yukarı gidip ona küfretmek ve sonsuza dek terk etmek istiyorum.
And i don't want to leave here because if i do, it means that i've given up everything. But there's nothing to give up. Jud, don't leave me.
Bilmiyorum doktor, oyun oynamak isteyen birileri içeri girmiş ve resimleri değiştirmiş olmalı.
I get the impression that you want to leave but you don't like to because you think I think it looks suspicious, me being a policeman and all.
Bana öyle geliyor ki gitmek istiyorsunuz, ama gidemiyorsunuz... çünkü ben polis olduğum için bu durumun şüphe uyandıracağını düşünüyorsunuz.
That you want to leave me?
İstediğin benden ayrılmak mı?
I want you to tell me everything that man told you, word for word. Don't leave out anything.
Adamın anlattığı her şeyi kelimesi kelimesine bana söylemeni istiyorum.
If that's the way you feel about it... kindly return me to my rightful form, and I'll leave.
Eğer olaylar konusunda böyle hissediyorsan beni asıl halime döndür de gideyim.
But lchi-san listened to me just now, and has sworn to me, that he'll throw away his sword, and leave the Yakuza.
Ama lchi-san beni dinledi ve bana yemin etti bugünden itibaren kılıcını bırakacak ve Yakuza hayatına son verecek.
So that's why he told me to leave.
Demek bu yüzden benim gitmemi istedi.
But it bugs me to leave all that loot in the drawer.
- Ama o parayla dolu çekmeceyi bırakıp gidemem
Well, I'm sorry too, Shooter, because you leave me no alternative... but to remind you of the fact that I'm carrying these markers on you.
Ben de üzgünüm Shooter çünkü bana başka seçenek bırakmıyorsun : Elimde senin borç kayıtların var.
- But how? Leave that up to me.
Bana güven.
Before you leave us it grieves me to ask what you mean by that.
Aramızdan ayrılmadan önce, beni üzse de, bununla neyi kastettiğini sorabilir miyim?
But tell me, my flower, I don't think you've explained yet how it happens that Yussef managed to leave you alive.
Söyle bana çiçeğim, henüz Yussef'in seni neden canlı bıraktığını anlattığını sanmıyorum.
I want to leave all that behind me.
Tüm yaşananların üzerine sünger çekmek istiyorum.
Captain, I've seen the look before, and if something isn't done, sooner or later, I'm gonna have to hurt him. Tell him to leave me alone. And that wouldn't be good for him right now.
Kaptan, o bakışı daha önce de gördüm ve bir an önce bir şey yapılmazsa, er ya da geç onu üzeceğim, beni rahat bırakmasını söyleyeceğim ve bu da şu an onun için hiç iyi olmaz.
Don't you think you could possibly, by accident, arrange to leave me behind here? On this planet, that would be punishment enough.
Kazara beni de burada bırakma ihtimalin var mı acaba?
He doesn't leave me time to ask myself that. Hearts and flowers...
Açıkçası beni öyle çalıştırıyor ki bunu düşünecek vaktim olmuyor.
Roland leave that guy to me.
Roland, bu züppeyi bana bırak.
You can leave that decision to me.
Ben vereceğim.
Add our Ruzena to that list so that she'll leave me in peace.
Ruzena'yı listeyi ekle de beni rahat bıraksın.
Obviously, if you leave me here, that means you want me to get harmed.
Aslında beni burada bırakırsanız, zarar görmemi istiyorsunuz demektir.
Won't you please leave that part... up to me?
Lütfen, buraya kadar söylediklerimi unutun.
I didn't want to get rough, but with that attitude, you leave me no choice.
Kaba olmak istemedim, ancak bana başka seçenek bırakmadın.
When you make a bet you're supposed to play it fair and I had every right to... call the Gauls, and I'll prove to you that my Egyptians can still build a beautiful... palaces, and I insist that the Roman leave the builders alone and let me tell you...
Bir bahse girdiğinde dürüst oynamalısın, ayrıca Galyalıları çağırmak için her türlü... hakkım da var, ve sana Mısırlılar'ın hala güzel saraylar yapabileceğini... kanıtlayacağım, Romalı'ların İnşaatçıları rahat bırakmalarını konusunda ısrar ediyorum, Ayrıca söylemeliyim ki...
You just leave it to me. Oh, Papa, that's what you always say.
Oh baba hep böyle dersin.
I want a document... that will let me leave China whenever I want to go... with any materials, notebooks or photographs... that I may wish to take.
Gitmek istediğimde Çin'den ayrılmama izin veren bir yazı isterim bu izin, yanıma alacağım notlar ve resimleri de kapsayacak.
You think that it's safe to leave me here?
Bu çok tehlikeli olmuyacak'mı?
That would give me enough to pay you off... And leave me and the missus a little traveling money.
Bu size olan borcumu ödememe yeter ve eşimle bana buradan taşınmaya yetecek kadar para kalır.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
I don't seek a bright future. If he wants me to leave So that he can have a good sleep
Derdim parlak bir gelecek değil eğer vaz geçmemi istiyorsa bunu ancak rüyasında görür
I just want you to leave me alone, Harley, that's all.
Tek istediğim sadece beni yanlız bırakman, Harley, hepsi bu.
Since I've been with Lucinde, we've both had affairs, and I've come to realize that all other women leave me cold.
Ama Lucinde ile beraber olduğumdan beri ikimizin de ilişkileri oldu ve şunu idrak ettim ki diğer kadınların hiçbiri beni aslında etkilememiş.
I know that you are going to leave me...
Beni terkedeceğini biliyorum...
I just want to scream and weep because I know that you are going to leave me.
Sadece çığlık atıp ağlamak istiyorum çünkü beni terk edeceğini biliyorum.
And with him, to leave no rubs nor botches in the work Fleance, his son that keeps him company whose absence is no less material to me than is his father's must embrace the fate of that dark hour.
Ayrıca arkada iz, leke falan kalmamalı. Yanında bulunan ve varlığı benim için babasınınki kadar gereksiz olan Fleance da o karanlık saatte aynı kaderi paylaşmalı.
Just give me the combination to that big iron box in your office... and me and the boys will sneak in there... real quiet like, take what's ours... bring you the rest, or leave it there safe and sound.
Ofisindeki o çelik kasanın şifresini bana ver... çocuklarla sessizce oraya girip... tıs çıkarmadan bize ait olanı alır... geri kalanını da sana getiririz, ya da olduğu gibi orada bırakırız.
Aren't you the one that told me for eight weeks... that you have to leave the nest sometime?
Sekiz hafta boyunca bana bir gün yuvadan ayrılmak zorunda... olduğunu söyleyen sen değil miydin?
leave that 81
leave that alone 40
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave that alone 40
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
leave me 436
leave 1433
leaves 53
leave it here 29
leave me the fuck alone 22
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave me alone 2886
leave a message 819
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave it with me 73
leave me in peace 46
leave me alone 2886
leave a message 819
leave it to me 292
leave us alone 361
leave it 1083
leave it out 59
leave it there 89
leave her 167
leave me a message 124
leave now 176
leave us 380
leave me out of this 19
leave it at that 22
leave it be 22
leave me here 38
leave it alone 263
leave here 21
leave me a message 124
leave now 176
leave us 380
leave me out of this 19
leave it at that 22
leave it be 22
leave me here 38
leave it alone 263
leave here 21