English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Let me see here

Let me see here traducir turco

515 traducción paralela
Let me see here.
Şuna bir bakayım.
Let me see here....
Şuna bakayım...
Let me see here.
Şimdi bakalım.
Come here and let me see your gun.
Gel ve bana silahını göster.
I've been here every Sunday for the past month, but they wouldn't let me see you.
Geçen ay her pazar buraya geldim... ama seni görmeme izin vermediler.
Here, let me see.
Şimdi, bir bakalım - Biraz brendi getirin, efendim
As long as you're here, let me show you the books... so you can see how bad a businessman I am.
Hazır sen buradayken, sana defterleri göstereyim böylece ne kadar kötü bir tüccar olduğumu görmüş olursun.
It's right here. Let me see.
İşte burada.
Let me see if anybody saw you come here.
Dur, bakalım seni buraya gelirken gören oldu mu?
- Here, let me see.
- Dur bakayım.
Let me see it. Right over here.
Bir bakayım şuna.
Let me see. Oh, I have it here.
Bakayım... işte buldum.
Come here, let me see it in the light.
Buraya gel, ışıkta bakayım.
You've got both hands free... And this gadget here... Let me see...
İki elini de kullanmadan ve bu zımbırtıyı da buraya...
Why did you bring me all the way up here... if you weren't gonna let me see Rocco?
Rocco'yu görmeme izin vermeyecekseniz neden beni buraya çağırdınız o zaman?
Here. Let me see.
Dur bir bakayım.
Here, let me see that.
Pekala, ona bir bakayım.
Let me see your face well while I'm still living here.
Hâlâ burada yaşıyorken yüzünü iyice görebilmeme izin ver.
Here, let me see it.
Şuna bir bakayım.
Let me see what we can do here.
Şu pantolonu ver bakayım.
HERE, LET ME SEE IT.
Sadece şey hakkında konuşmaya geldim...
Here, let me see that.
Bakayım.
I was here today to see you, but they would not let me in, it being Saturday, with no visiting allowed.
Bugün seni görmek için buradaydım... " "... ama girmeme izin vermediler. Bugün cumartesi... "
Here, let me see.
İşte, bir bakalım.
Let me see if we can find a place for us around here to camp.
Buralarda bir kamp yeri bulabilir miyim, bir bakayım.
- Get out of here. Let me see.
Çekilin yoldan.
Let me stay here. I want to see what's going to happen.
Kalsam daha iyi.
But do not ever let me see your face around here again.
Fakat sakın yüzünü tekrar buralarda görmeyeyim.
We'll see, when they come begging me to let them in down here.
Yakında, kapıyı açmam için bana yalvaracaklar.
- Here. - Let me see your knife!
- Bıçağını ver bana.
Come here a minute, let me see your size. Turn around.
Gel bakayım şöyle, boyunu posunu göreyim, dön şöyle.
Let me see this over here.
- Şuradakine de bir bakalım.
Let me see, here it is!
Bir bakayım, işte burada!
Now let me see, it must be around here somewhere.
Bir bakayım, buralarda bir yerde olmalı.
Now, let me see where we go from here...
Buradan nereye gittiğimize bakalım.
Here, let me see the note.
Bakayım şu nota.
Then let me see you crawl over here, you black trash.
O zaman buraya sürünerek geleceksin, zenci pislik.
Let me see here.
Büyük matematikçi... 1, 2, 3, 4, 5, 10, 15... Bir bakalım ne kadar varmış?
Willis, if your black ass is here, you'd better not let me see it'cause I'll bust it in two!
Willis, eğer siyah kıçın buradaysa görmemem senin için daha iyi olacak. Çünkü onu ikiye ayıracağım!
Here, let me see that.
Dur bakayım şuna!
Don't let me see you around here again.
Sizi bir daha buralarda görmeyeyim.
Yes, that's right, Ron, but let me tell you something. You see, the video crew isn't here on this trip.
- Evet Ron ama sana bir şey diyeyim gördüğün gibi bu yolculukta hiçbir kameraman yok.
They let me come here to see if I could find anything.
Beni aradılar, bir şeyler bulabilirimmi diye.
Violet, come on down here, and let me see the front of that dress.
Violet, gel buraya da... şu elbisenin ön tarafına bakayım.
Let me call her from down here and see what she says.
Arayayım bakalım... ne diyecek.
Watch this, T.J. Let me see what we got here.
Bunu izle, T.J. Bakın burada neler var.
Why don't you just unobtrusively... see if you can find out who they are, how they got here... who invited them, and come back and let me know.
Neden göze batmadan... kim olduklarını ve buraya nasıl geldiklerini... kimin davet ettiğini öğrenip bana bildirmiyorsun?
Come here. Let me see.
Buraya gel, bir bakayım.
Let me see your best here.
En iyi atışını göreyim.
Come here, and let me see.
Gel de görelim!
Now that I've got my forces here with me, let's just see how brave you are.
Burada yanımda kuvvetlerim var, hadi görelim ne kadar cesur olduğunu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]