English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Like you always do

Like you always do traducir turco

658 traducción paralela
Why didn't you wake me up like you always do?
Niye her zamanki gibi beni uyandırmadın?
Scold us like you always do.
Hep yaptığın gibi azarla.
You're lying, like you always do!
Her zaman ki gibi bu da yalan.!
You're just saying that without thinking, like you always do.
Her zamanki gibi düşünmeden sadece konuşuyorsun.
You've gone overboard, Tommy, like you always do.
Tepetakla gütmişsin, Tommy, hep yaptığın gibi.
Like you always do.
Hep öyle yapıyorsunuz.
No, he don't half-try at all,'cause he know you gonna come right behind him and fix everything, just like you always do.
Hep yarım yamalak yapıyor çünkü senin, her zamanki gibi arkasından gelip her şeyi toplayacağını biliyor.
Youll come back this time, like you always do.
Her zamanki gibi bu sefer de geri döneceksin.
Talk to the juke, Charly, like you always do.
Müzik kutusuyla konuş, Charly, hep yaptığın gibi.
You're waiting to go out like you always do.
Her zamanki gibi dışarı çıkmayı bekliyorsun.
You must watch, like you always do.
Sen de her zaman ki gibi izleyeceksin.
Sometimes I get afraid it won't be always like this working only for you while you do the show just for me.
Bazen korkuyorum, bitecek diye sen benim için gösteri yaparken sadece senin için çalışmak.
- Do you always wear your hair like that?
- Saçını hep böyle mi yaparsın?
You know, like they always do.
Bilirsin her zaman gözüktükleri gibi.
Do you always sound like this in the morning?
Sabahları hep böyle misinizdir?
Do you always think you can handle people like trained seals?
İnsanları her zaman eğitimli fok balıkları gibi mi kullanırsınız?
I'm keeping your room for you, just as you left it, like I always do.
Odanı senin için tutuyorum, aynı bıraktığın gibi, her zaman yaptığım gibi.
Do you always sing like that?
Her zaman böyle mi şarkı söylersin?
Do You always eat standing, like a horse?
Hep at gibi ayakta mı yersin?
I was always letting it go in one ear and out the other... like you got to do with Curt's swearing... knowing it don't mean a thing.
Her zaman bir kulağımdan girer ötekinden çıkar... aynı seni Curt'un yemininin ne anlama... geldiğini bilmemen gibi.
Do you always startle people like that, Father?
İnsanları hep böyle şaşırtır mısınız, Peder?
No, I guess there's nothing a man like you can do, except keep on running. But no matter where you go, you're gonna run into that same fence, and it always has wire on it.
sanırım koşmaya devam etmesi dışında yapabileceğin hiçbir şey yok.
Why do you always take things out on him like that?
Neden sürekli onunla uğraşıyorsun?
Why do you always have to treat me like I'm dirt?
Neden bana hiç deger vermiyorsun?
Do you know what it's like to be alone in a camp full of rough-neck miners, a father who holds a quiet hatred for you because you're not the son he's always wanted?
Bir kamp dolusu hödük madencinin ve senden nefret eden bir babanın arasında yalnız kalmak nasıl bir şeydir, biliyor musun? Çünkü sen onun hep beklediği oğlu değilsin.
But tell me... do you really like being always locked up in the house?
Söylesene, hep bu evde kilitli misin?
Do you always look at a woman like that?
Bir kadına bu şekilde bakmak zorunda mısın?
Benaiah, do you suppose the land of the Shebans is always like this?
Benaiah, sence Sabâ'lıların toprakları, hep böylemidir,?
Do you always drink like this so early in the morning?
Sabahın köründe hep böyle içer misin?
You can't always do what you like.
İnsan her zaman hoşlandığı şeyi yapamıyor.
Er, tell me do you always wave that sword about like that?
Söyler misiniz, bu kılıcı her zaman bu şekilde mi tutuyorsunuz?
You're wonderful, always doing what I'd like you to do.
Harikasın, her zaman yapmak istediklerimi yapıyorsun.
I don't know. Uh, do you always, uh... run around like, uh, this?
Bilmiyorum... sen ortalıkta her zaman böyle mi dolaşırsın?
If you do that, you'll always be poor just like the greasy rat that you are.
Eğer beni öldürürsen, ömrünün sonuna kadar fakir kalırsın tıpkı şerefsizin teki olarak kalacağın gibi.
Do you always blow hot and cold like this? Say!
Söylesene her zaman böyle aniden sıcak ve birden çok soğuk mu olursun?
Do you always drive like this?
- Hep böyle mi araba kullanırsın?
Since I graduated, I feel like I have to always be rude. Do you understand?
Mezuniyetimden beri hep edepsiz olmak zorundaymışım gibi bir his var içimde.
You always do things like that together, don't you?
Birlikte hep böyle şeyler yapıyorsunuz değil mi?
Do you always stand up there like that?
Hep böyle mi duruyorsun?
Do you always hide it like that?
Onu her zaman böyle saklar mısın?
Do you always sneak up on people like that?
İnsanlara hep böyle sessizce mi yaklaşırsınız?
Why do you always have to talk to her like she was some kind of a...
Niçin onunla hep sanki o bir tür... ... miş gibi konuşuyorsun.
Do tables always make you smile like that?
Bir masanın önündeyken hep böyle gülümsüyor musunuz?
Do you always drive like this?
Hep böyle mi kullanırsın?
It doesn't matter what you do, you're always going to smell like fish.
Ne yaparsan yap her zaman balık gibi kokacaksın.
Do you always live like this?
Her zaman bu gibi yaşamak mı?
Like the one who was always pouncing on him in public places... and then would say : "The things you make me do!"
Mesela toplum içinde olduklarında üzerine atlayan ve her seferinde "Bana neler yaptırıyorsun." diyen o kadın.
I always had to like the person - What do you mean, you could tell?
Birlikte olduğum kişiden illa hoşlanmam gerekirdi. "Belli oluyor" da ne demek?
Say, do you always live like this?
Hep böyle yemekler var mı sizde?
With some people you can do what you like : They always land on their feet.
Bazı kişilerle her istediğinizi yaparsınız bunlar hep dört ayak üzerine düşerler.
Do you always keep your sleeve in your pocket like that?
Gömleğinin manşeti daima cebinde mi duruyor?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]