Make a right traducir turco
2,804 traducción paralela
Just go down here and take the elevator to the second floor and make a right.
Şurdan gidip asansörle ikinci kata inin.
Make a right.
Sağa sap.
Two mongs don't make a right.
İki yanlış bir doğru etmez.
Walk one block, make a right, go up two blocks and take another right.
Bir blok yürü, sağa dön, iki blok yukarı çık ve tekrar sağa dön.
Take the elevator to the third floor, make a right, and it's on your right-hand side.
Asansörle üçüncü kata çıkıp sağa dönün. Sağınızdaki oda.
I think if I died right now, it'd make a pretty good story.
Eğer şimdi ölürsem iyi bir hikaye olacağını düşünüyorum.
You don't remember this, but Mom used to go on about, uh- - don't make love to a woman until you get married, right?
Bunu hatırlamayabilirsin ama annem her zaman, ah evlenene kadar bir kadınla sevişme derdi, değil mi? - Hıı hı.
Yeah, sure, you might make a mistake and end up with the wrong guy but you might end up meeting the right guy.
Evet, hata yapıp yanlış erkeklerle birlikte olabilirsin ama doğru erkeği de bulabilirsin.
Give him all my time, make sure he ate right, give him a place to crash.
Tüm zamanımı ona verdim. Doğru beslendiğinden emin oldum, gürültü çıkarabileceği bir yer verdim.
I know you sent the money already to the bank, but I can make you a cheque right now, and you give it back to me.
Parayı bankaya çoktan gönderdiniz, biliyorum. Ama hemen bir çek yazabilirim, ve ruhumu geri verirsiniz.
All right, she probably spends more here in one night than you make in a month.
Pekala, büyük ihtimalle senin bir ayda kazandığını o bir günde burada harcıyordur.
That's enough explosive to make a very big crater right where we're standing and leave tiny pieces of us all over your property.
Şu anda durduğumuz yeri epey büyükçe bir kratere çevirip bizden arta kalan minnacık parçaları mülkün kalanına yaymak için fazlasıyla yeterli.
I was like an old West gun fighter coming into town, looking to right past wrongs and make a fortune.
Geçmişteki hatalarını düzeltmek ve zengin olmak için kasabaya gelen yaşlı bir batılı silahşör gibiydim.
I wish when I make a mistake.. .. someone would correct me right then and there.
Keşke, hata yaptığım zaman hemen orada o anda biri beni uyarsa.
All right, now, listen to me, we gotta give this a little bit of time to make sure that this is real.
Tamam mı? Dinle bak, bunun ciddi olduğunu anlamamız için biraz süre tanımamız gerek.
All right, so we made a mistake. So what? I'll make it up.
Napalım düzeltiriz
Figure out a way to make it right.
Doğrusu için bir yol ara.
If I don't make a move right now, I'm not gonna last long.
Eğer şimdi hareket etmezsem uzun süre edemeyeceğim.
Frank, you made a mistake... and you got to show you understand you made a mistake... and you gotta make things right... otherwise they're gonna want someone to do something... like with Trattman.
Frank, sen bir hata yaptin... ve bir hata yaptiginin farkinda oldugunu göstermen gerek... ve bunu telafi etmen gerek... aksi takdirde birilerinden birsey yapmasini isteyecekler... Trattman'a yaptiklari gibi.
And my friend was saying how great it would be if you could have, um, a cat and make it as big as a dog, right?
Ve arkadaşım eğer bir kedin olsa olsa ve onu bir köpek kadar büyük yapsan çok iyi olmaz mı dedi.
- Yeah. So, how'd you make a living? Doing that thing that you do, right?
Sence onun hayatta kalması bana bağlı, öyle mi?
So you wanted me to get you something very special and he wouldn't make up his mind and it took for ever and ever and ever, right? Yes, I know. I'm gonna show her in a minute.
Sana özel bişeyler vermek istiyorum sonsuza dek sürecek
We are not able to make a projection in the four other states... that are closing all their polls at this hour right now.
Proje yapmaya imkan yok Diğer eyaletler.. Tüm pusulalar kapalı şu an.
A doctor to make-up right away.
Makyaj odasına acilen bir doktor. Makyaj odasına acilen bir doktor.
We gotta make a fire, gotta make hot chocolate get in the whole Christmas mood, right?
Ateşi yakmalıyız, sıcak çikolata yapmalıyız. Yeni yıl havasına girmeliyiz, değil mi?
♪ Right now, on the blade ♪ ♪ It's too late to get away ♪ ♪ Make the cut, in a rut ♪
â ™ ª Şimdi, bıçak sırtında. â ™ ª â ™ ª Gitmek için çok geç â ™ ª â ™ ª oyukta bir yol aç â ™ ª â ™ ª ışıkları söndür I â ™ ª ışıklar kapalı, ışıklar kapalı I
- All right. They can't find us all together, so, the two of you, don't make a sound.
Hepimizi bir arada görmemeleri gerekir, yani siz ikiniz sessiz olun.
I'm not going to make a big deal out of it but it's just not right. It's inappropriate behavior.
Olayı büyütmeyeceğim ama yaptığın doğru değil.
Why don't you just tell me whatever you wanna tell me, and I'll go make us a coffee. All right, listen.
Pekâlâ.
I can make you feel a whole lot better... Right now.
Ben seni çok daha iyi hissettirebilirim şimdi.
If you can't find a way to make this right, I'm gonna be forced to resort to other ways to get my money.
Eğer bunu düzeltmenin bir yolunu bulamazsan paramı almamın başka yollarını bulmak zorunda kalacağım.
I get it. I'm just a... I'm just a foreigner you keep around to run your errands and make you feel good about yourself, right?
Ben sadece getir götür işlerini yaptırdığın ve kendini iyi hissetmek için yanında tuttuğun bir yabancıyım, değil mi?
Dude, I don't know if my sex stranger is even here. Should I like- - I don't know, make an announcement or something? Excuse me, I'm in the middle of a conversation right now.
Abi, sekse dair bişey var mı anosn mu yaptırsam?
But either way, I'm just going to go ahead and just end this right here because I'm in a really weird place, which in the short term, could make for some really interesting and bizarre sex, but in the long term,
Ve inanılmaz bir noktadayım Burda olmak çok tuhaf gelebilir sana
This motherfucker, he works hard, make millions of dollars, and he got a fucking catchphrase, which I don't have, all right?
Bu piç kurusu çok çalışıp milyon dolarlar kazanıyor ve herifte, bende olmayan lanet şöhret var, tamam mı?
If we did that to a client of yours, you would make us laughing stocks. And you'd be right.
Eğer bunu müvekkillerinden biri için yaparsak komik duruma düşeriz.
We need to make a decision right now.
Şu anda bir karar vermek zorundayız.
That's right, if you make a play and she thinks you're weak, you're not gonna break her.
Doğru söylüyor, eğer oyun oynarsan ve senin zayıf olduğunu düşünürse onu konuşturamazsın.
( David ) To go when you're still a star is very strange, because he could have kept doing films, but they wanted him to go, to make the right decision of where he's going next.
Hala bir film yıldızıyken ayrılması çok tuhaftı. Çünkü hala film çevirebilirdi ama onu gitmesini istediler. Çünkü geleceği için en doğru karar buydu.
You know, I like a man who can make a good Martini but I could actually go for a cold beer right now.
İyi martini yapabilen bir erkeği severim ama şu an soğuk bir bira iyi giderdi.
I thought you wanted me to make a good impression, right?
İyi bir izlenim bırakmamı istemiyor muydun?
All right, let's make a deal.
Tamam, hadi bir anlaşma yapalım.
Why don't you go ahead and make a big old loop right on out of here?
Neden başının dönmesine dışarıda devam etmiyorsun?
Whatever it is, you should be a lot more scared of me right now because I'm 2 inches away from you, and I can make you talk.
Bu her neyse şu an benden daha fazla korkmalısın. Çünkü yanındayım ve seni konuşturabilirim.
Gave me a second chance to make things right.
Bana ikinci bi şans ver
Right, Chris, as best man, will you make a toast?
Chris, sağdıç olarak kadeh kaldırır mısın?
What's going to happen is you and Vlad are gonna take the $ 3 million and leave right now for Dulles to make your flight to the motherland.
Vlad'le birlikte, 3 milyonu alıp anayurduna uçmak için Dallas'a gidip, aktarma yapacaksın.
Sully, you're the most decorated hero since the Vietnam War, you come from a family of soldiers, you make your living giving speeches for the conservative right, and you've said over and over, Paige was your best friend.
Sully, sen Vietnam Savaşından beri ortaya çıkan en süslü kahramansın asker bir aileden geliyorsun, hayatını muhafazakarların hakları ile ilgili konuşmalar yaparak kazanıyorsun. Ve sürekli Paige'in en yakın arkadaşın olduğunu söyledin.
I try to make it to the British Open in St. Andrew's, but otherwise, why bother, right?
St. Andrew'da British Open'a katılmak istemiştim yoksa neden canımı sıkayım, değil mi?
I told chalky and puff puff and them down at pub about me trouble and strife, and then she come in all hungry-like, make me go down to chip shop, put me Magnum in his mouth, and right spray his brains.
Barda Tebeşir'e ve Puf Puf'a sorunumu ve kavgayı anlattım... ve sonra o aç bir şekilde geldi... bir fast food dükkanına gittik, silahı ağzına soktum... ve pekmezini akıttım.
All right, I'll give you a week to make it up to me, and if you don't, you die.
Tamam, sana bir hafta veriyorum eğer telafi etmezsen ölürsün.
make a wish 235
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make an effort 64
make a fist 35
make a plan 19
make a deal 19
make a sound 16
make a move 41
make a left 38
make a note 26
make a list 22
a right 46
right 138679
right now 7642
rights 33
make a sound 16
make a move 41
make a left 38
make a note 26
make a list 22
a right 46
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239