My car traducir turco
16,790 traducción paralela
I lost my house... had my car vandalized, had disparaging words graffitied about me.
Arabam yağmalandı ve hakkımda ağıza alınmayacak kelimeler resmedildi.
Excuse me. Could you not do that to my car?
Affedersiniz, onu arabama koymasanız olur mu?
I've been driving around for three hours with a knife in my car, trying to find these guys.
Arabamda bıçakla üç saattir dolaşıp şu herifleri bulmaya çalışıyordum.
Just beat my ass, stole my car.
Kıçımı tekmelediler, arabamı çaldılar.
I'll probably play some games on my phone, and walk around for a little bit until I tire myself out, then go to sleep in my car.
Biraz telefonda takılırım etrafta biraz dolanır ve yorulurum sonra gider arabamda uyurum.
Come on, we'll go in my car.
Benim arabamla gidiyoruz.
- I would lose my car keys. - Sorry.
-... arabamın anahtarlarını kaybedeceğimi söyledi.
This isn't even my car.
Bu benim arabam bile değil.
That's my car!
O benim arabam!
- That's my car!
- O benim arabam!
"Oh, my car needs an oil change."
"Arabamın yağı değişecek."
- That old man. He just hit my car.
İhtiyar arabama vurdu.
You just hit my car.
Az önce arabama vurdun.
But long story short, I drove into town, I bought the new medicine with every last nickel in my pocket, and then my car died.
Uzun lafın kısası, ben de şehre indim cebimde kalan son parayla oğluma ilaç aldım ve sonra arabam bozuldu.
Dude, get my car before the guard comes back!
Bekçi gelmeden önce arabamı al!
My car was destroyed and I was locked into a freezer.
Arabam haşat olmuştu ve ben de buzluğa kilitlenmiştim.
And I snuck Ryan up in the trunk of my car.
Ryan'ı da arabamın bagajında gizlice getirdim.
Can you take me back to my car?
Beni arabama götürebilir misin?
It's my car, I'm not lending it.
O benim arabam, arabamı vermem.
My car got a flat. I'm sorry, I'm late.
Arabanın tekerleği indi, geç kaldığım için özür dilerim.
- No, I have my car.
- Kendi arabam var.
You wanna get in my car?
Arabama binmek ister misin?
Walk to my car is three, get to the point.
Arabama yürüyün üç noktaya gelin.
Have you seen what you did to my car?
Arabamı ne hâle getirdin, görüyor musun?
No way. You go in my car.
Hayatta olmaz!
That's my car we just passed.
- Demin arabamın yanından geçtik.
- You found my car?
- Arabamı buldunuz mu?
It sounded like my car.
Sesi benim arabama benziyordu.
Last summer, this man, Lou, and his friends, they forced us off the road on the interstate and two of them forced their way into my car with my wife and my daughter.
Geçen yaz, Lou ve arkadaşları otobanda bizi zorla yoldan çıkardı. Bunlardan ikisi, karımı ve kızımı zorla arabaya bindirdi. - Ve bu adam...
Then you and Turk got in my car with my wife and my daughter
Sen ve Turk, kızım ve karımla arabaya binmiştiniz.
And you came back in my car and you called out for me, trying to lure me into your trap.
Sonra benim arabamla geri döndün. Bana seslendin, tuzağa düşürmeye çalıştın.
It's on my car which is at the gym.
Benim arabama koymuşlar. Şu an spor salonunun önünde.
Two people, they came to my car, and they have guns.
Iki kişi arabamı aldılar ve silahları var.
Sir, how are you? You okay? Two people, they take my car.
Bayım nasılsınız ıyı mısınız?
We can just, like, chill in my car.
Arabamda kafa dinleriz.
- Why are you going through my car?
- Niye arabamı arıyorsunuz?
I'll drive my car without the brakes
I'll drive my car without the brakes
My Car!
Arabam!
She took me to his place in a car, and when I left, she had to give me six Bennies to bring my heart rate down.
Vanessa beni arabasıyla adamın mekanına götürürdü. Ayrılırken kalp atışlarımı düşürmek için altı tane amfetamin hapı verirdi.
I gotta get my camera out of the car.
Arabadan kameramı almam lazım.
That's my mom's car!
Annemin arabası bu!
- You drove my mom's car into the city?
- Şehre annemin arabasıyla mı geldin?
It wasn't my plan to steal a car
Hiç düşünmemiştim bir araba çalmayı.
They're delivering my new company car.
Yeni şirket arabamı getirecekler.
My car, at least.
En azından araba görünür.
That's my daughter's car.
Bu kızımın arabası.
My God, that's a car.
Tanrım bu bir araba.
My bank account and liberal conscience won't justify my own car.
Banka hesabım ve liberal vicdanım Kendi arabamı haklı çıkarmayacak.
They take my car over there in the...
Iki kişi arabamı aldı, aldılar ve... beni etrafta dolaştırdılar.
And then I see your car there parked and I realize you're home and my heart... sinks.
Of. Bunlar sadece şu an... aklıma gelenler. Bana birkaç dakika daha verirseniz, daha fazlası aklıma gelecektir.
I'm working out of my fucking car, for Christ's sake.
Ofisim bile yok, arabamdan çalışıyorum, be adam!