English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not back

Not back traducir turco

19,184 traducción paralela
The Crown does not back down.
Kraliyet geri çekilmez.
Send a rescue party if I'm not back in five. Be a sweetheart.
Beş dakikaya kadar dönmezsem kurtarma ekibi gönder.
We will not back down.
Geri adım atmayacağız.
Why is he not back yet?
Neden henüz dönmedi?
If you're not back by sunset...
Gün batana kadar dönmezseniz...
First of all, it's not a mole, it's a beauty mark. And secondly... if you've got time to look around back there, you're not trying hard enough.
İlk olarak o yumru değil, güzellik izi ve ikinci olarak oraya bakmak istiyorsan yeterince ısrar etmiyorsun.
Not to be a bummer, but what happens when she goes back to San Francisco?
Moralini bozmak istemem ama Abby San Francisco'ya dönünce ne olacak?
At least the people online, you know, they're-they're honest, you know. They-they know that I'm not gonna just snap back and be the person that I was before. Okay, um...
onlar eski halime dönemeyeceğimi biliyorlar tamam elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum Hodgins.
And I'm back, and I'm not going to leave her again.
Ve geri döndüm, bir daha terk etmeyeceğim onu.
You just better pray this does not come back to bite us.
Bunun aleyhimize dönmemesi için dua etseniz iyi olur.
I'm not going back, if that's what you mean.
Ben geri dönmeyeceğim kastettiğin buysa.
And nothing, not even his exoneration, will bring him back.
Ve hiçbir şey, hatta temize çıksa bile, onu geri getiremez.
Ohh, they will not avoid punishment for anything when their grandmother is back.
Nineleri bir dönsün hiçbir şey yanlarına kalmayacak.
You gonna come back to the game or not?
Oyuna gelecek misin, gelmeyecek misin?
I am not going back there.
Oraya geri dönmüyorum.
Well, maybe not, but some day we actually will be old, and we'll look back on this night and remember what a good time we had.
Sağlamasın ama gün gelecek gerçekten yaşlanmış olacağız ve geri dönüp bu gece nasıl eğlendiğimizi hatırlayacağız.
It's not as if I'm gonna go back to my place.
Evime dönecek halim yok.
I got more gas than I need in the back of the truck, but... not gonna do anyone any good there.
Aracın arkasında ihtiyacımdan da fazla yakıtım var ama oradakinin bir yararı yok.
There's not a lot back in these hills.
Bu dağların arasında o kadar yerleşim de yok.
I'm not going back there.
- Oraya geri dönmem.
If you ever step foot in my casino again, you will not be able to walk back out.
Bir daha kumarhaneme ayak basacak olursan dışarı yürüyemeyecek halde çıkarsın.
I'm not taking you back to Primm.
- Doğuya geri dönüyoruz. - Seni Primm'e götürmüyorum.
I'm not taking you back there.
Seni oraya götürmem.
I did not come back home for this bullshit.
Eve bu saçmalıkları çekmek için dönmedim.
I'm not even ever going back to the fucking doctor.
O sikik doktora da bir daha gitmeyeceğim.
She says she's not coming back.
- Geri dönmeyeceklermiş.
You want your art back or not?
Tablolarını geri istiyor musun, istemiyor musun?
Not like it matters. They all ended up back here.
Önemli olduğundan değil tabii de sonuçta yine kafeslerine girdiler.
At this point, they're definitely not coming back here.
Bu noktada kesinlikle buraya dönmeyeceklerdir.
You gave them to me, and I'm not going to give them back.
Onları bana verdin, onları sana geri vermeye niyetim yok.
But back to square one is not an option.
Başa dönmek gibi bir seçenek yok.
They'll transfer him back to our cardiac unit, but not till he's awake and stabilized.
Kardiyak bölümümüze transfer edilecek ama uyanıp stabil hale gelene kadar bekleyeceğiz.
Now it not only punishes the cheaters, but the foolish women who want them back.
Sadece aldatanları değil onlara geri dönmek isteyen aptal kadınları da cezalandırıyorum.
She might not have turned on her crew back in the day, but after nine years hard time, we might be able to persuade her.
O gün ekip üyelerini ele vermemiş olabilir ama zor geçen dokuz seneden sonra onu ikna etmeyi başarabiliriz.
You are not going to crawl back to that man. You are not going to crawl back to that man.
O adamın ayaklarına kapanmayacaksın.
Well, I hope you're not expecting to bring all your groupies back here.
Kız hayranlarınızı buraya getirmeyi düşünmüyorsunuzdur umarım.
Well, we are just dying to know how the conductor got all the way from the front to the back, kill the ambassador, and not be seen?
Kondüktörün nasıl kimseye görünmeden ön taraftan arkaya geçip büyükelçiyi öldürdüğünü öğrenmek için can atıyoruz.
So you're not in the back of a truck.
Yani kamyonetin arkasında değilsin.
I am not letting you take this bad feeling back to New York.
Bu kötü hissi New York'a götürmeni istemiyorum.
Send this prick back to hell, not have him hosting happy hour at my favourite bar.
Bu hıyarı cehenneme gönderip favori barımda ucuz içki saati vermesini engellemek...
I'm not gonna hold back, y'know.
bilesin.
I'm not going back without you.
Sensiz geri dönmeyeceğim.
It's not my birthday. And I said to you, please, no welcome back party.
Doğumgünüm değil ve hoşgeldin partisi istemediğimi de söyledim.
You can not travel back in time!
- Sen zaman yolculuğu yapamıyorsun.
I think that's my dad's not-so-subtle way of telling me to get back into bed.
Sanırım babam bana çaktırmamaya çalışmadan yatağa gir demeye çalışmış.
You jump back in the sack with him, you are filing the paperwork, not me.
Onunla tekrar yatarsan evrakları sen doldurursun, ben değil.
If you leave now, Dad is not letting you back in here.
Eğer şimdi gidersen, babam bir daha seni buraya almaz.
Yeah? Hope you're not going back to the Shamrock Hotel.
Shamrock Hotel'e mi döneceksin?
And not even Rome will help me get it back.
Roma bile geri almama yardım etmeyecek.
I'm just not quite ready to come back yet.
Sadece henüz geri dönmek için pek hazır değilim.
She's not calling me back.
Telefonlarıma çıkmıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]