Not on my watch traducir turco
336 traducción paralela
'Cause they stand on a wall... and they say, "Nothing's gonna hurt you tonight, not on my watch."
Çünkü duvarın yanında durup "Bu gece hiçbir şey, benim gözetimim dahilindeyken, sizi incitmeyecek." diyorlar.
No, I'm sorry, honey. Not on my watch.
Üzgünüm tatlım ama ben buradayken olmaz.
It's your brain, so do whatever the hell you want with it, but not on my watch.
Bu senin beynin, onunla ne yaparsan yap. Ama seni koruyamam. Beni anlıyor musun?
Not on my watch.
Benim komutam altında olmaz!
Ivanova... nobody is killing anybody, not on my watch.
Ivanova kimse kimseyi öldürmeyecek. Görev başında olduğum sürece asla.
- Not on my watch!
- Ben varken asla!
Time's not on my watch any more!
Zaman artık kolumdaki saatte değil.
Not on my watch.
Benim gözetimim altındayken asla.
Not on my watch!
Benim nöbetimde olmaz!
Not on my watch.
Benim gözetimimde olmaz.
Not on my watch.
Gözlemlerine göre değil.
of any persuasion or any color being flaunted and solicited in my town... not on my watch. So you can be safe with me in a cell down at the precinct, or you can be safe with me here on the bus.
Ama ben görevde olduğum sürece ırkı ya da derisi ne olursa olsun kimsenin aşağılanmasına ve öldürülmesine izin veremem.
Not on my watch.
Benim gözetimimde asla.
Not on my watch, punk.
Ben buradayken olmaz salak!
- Not on my watch he's not!
- Benim gözetimimdeyken bunu yapamaz!
Not on my watch.
En azından ben görmedim.
Not on my watch, mother fucker.
Kahretsin. Benim kitabımda bu yok seni düzüşmüş.
Not on my watch.
En azindan ben varken.
Not on my watch.
Ben görev başındayken olmaz.
I could transfer you both to different units, where you could still kill each other, but not on my watch.
İkinizi de farklı birimlere transfer edebilirim, orada da birbirinizi öldürebilirsiniz ama benim önümde olmaz.
Not on my watch!
Benim gözetimimdeyken olmaz.
What I can't live with is one innocent person being hurt, not on my watch.
Asıl ilgilendiğim ben varken hiç bir masum insanın başına kötü bir şey gelmemesi.
Not on my watch.
Ben varken olmaz.
Not on my watch!
Ama benim nöbetimde olmaz!
- Not on my watch.
- Ben varken olmaz.
Not on my watch!
Benim kontrolümde, olmaz!
Nobody is dying today, not on my watch!
Bugün kimse ölmeyecek, ben görev başındayken değil!
And as far as I know him, none of this ever happened, not on my watch.
Onu tanıdığım kadarıyla, böyle şeyler hiç olmadı. Ben oradayken asla.
Not on my watch.
Benim saatimde değil.
Not on my watch, agent Gibbs.
- Benim nöbetimde olmaz Ajan Gibbs.
Not on my watch!
Ama ben nöbetteyken değil!
Not on my watch.
Benim gözetimimdeyken olmaz.
Not on my watch.
Benim vardiyamda değil.
Not on my watch.
Benim saatimde geç kalmak yok.
Not on my watch, blue hair.
Benim gözetimimde olmaz, mavi saç.
Let East Germany win gold? Not on my watch.
Doğu Almanya'nın altın madalya almasına izin mi verseydik.
Not gonna happen, justin, not on my watch.
Ben burdayken, böyle bir şey olmayacak Justin.
Not on my watch, baby.
Ben izlerken olmaz, bebeğim.
No, not on my watch.
Hayır, buna izin vermem.
You are not kidnapping any more British citizens, not on my watch.
Daha fazla İngiliz vatandaşını kaçırmayacaksın, ben görevdeyken değil.
Not on my watch!
Hiç vakti değil.
We're sure as hell not gonna lose one on my watch.
Ben burada oldukça da kaybetmeyeceğiz.
Kelly, I have decided you are not the Angora sweater-wearing pointy-breasted woman who'll frost my Duncan Hines cakes while bearing my 2.6 children as I watch wrestling on TV.
Kelly, karar verdim. Andorra kazağını giyinemezsin TV'de güreş seyrederken 2,6 çocuk sahibi olana kadar Duncan Hines keklerimi kim donduracak.
You got that right. I am not going to lose a civilian on my watch.
Çok doğru. Gözetimimdeki bir sivili kaybedemem.
having somebody watch me brush my teeth... is right up there with seeing me on a Sazerac swing... and I'm not minding it.
Birinin dişlerimi fırçalamamı izlemesine izin veriyorum Ve bu benim için en önemli şeydir. Ve umurumda bile değil.
- Not on my watch!
- Benim gözetimim altında olmaz.
04, 00 : 39 : 40 : 04, " I'm very angry, Ralph.... 16, 00 : 39 : 43 : 16, You know, you can ball my wife if she wants you to.... 04, 00 : 39 : 48 : 16, You can lounge around here on her sofa... 16, 00 : 39 : 56 : 16, in her ex-husband's dead-tech, post-modernistic bullshit house if you want to.... 04, 00 : 40 : 00 : 16, But you do not... 16, 00 : 40 : 02 : 16, get to watch... 16, 00 : 40 : 05 : 04, my fucking television set!
"Kızgınım." " Çok kızgınım, Ralph... Biliyorsun, eğer o isterse karımı düzebilirsin...
Not one shoelace fatality on my watch.
Benim nöbetim sırasında hiç bağcık kaybı vermedik.
All I wanna do before I restart this whole glorious cycle is lay on the couch and have a beer, watch some Sports Center, and if I'm not too sweaty, stick my hand right down my pants,
Bu görkemli döngüye tekrar başlamadan önce tek yapmak istediğim kanepede uzanmak, bira içmek, belki biraz spor programı izlemek, ve eğer günün yorgunluğundan terlemediysem elimi donumun içine sokmak.
I'm not gonna lose anyone else on my watch.
Bir daha nöbetimde hiç kimseyi kaybetmeyeceğim.
I'm not gonna have any catfights on my watch.
Nöbetimde bir de kızların kavgasıyla uğraşmayayım.
not only that 217
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not one of them 22
not only 29
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not one of them 22
not only 29
not on 18
not on the phone 38
not on me 58
not one word 69
not on you 17
my watch 44
not okay 100
not often 56
not out 28
not ours 163
not on the phone 38
not on me 58
not one word 69
not on you 17
my watch 44
not okay 100
not often 56
not out 28
not ours 163