Not on me traducir turco
5,882 traducción paralela
- Not on me.
- Yanımda yok.
And I'm supposed to believe you're not planning on gutting me because?
Peki beni dolduruşa getirmeye çalışmadığını nereden bileyim?
The guy is not hitting on me.
Adamın bana asıldığı falan yok.
I'd have believed you if you told me half an hour before that I'd end up on my car... but not in it!
Yarım saat önce arabım üstünde can vermeyeceğimi söyleseydiniz inanırdım ama içinde olacağıma asla.
And in me at three weeks we not only not died, but we've been on the front pages of all the tabloids and led many people to believe again
Geçen 3 hafta boyunca başımıza gelmeyen tek şey ölmemekti. Bütün gazetelerin ön sayfalarındaydık ve bu durum çoğu insanın tekrar meleklere inanmasına neden olmuştu.
Not having Matty with me on the holiday, It felt like I was missing a leg.
Matty'siz tatil yapmak sanki bir bacağımı kaybetmişim gibiydi.
Now that's equivalent to me not only trying to guess the colour of the face of the cards, but also trying to guess the colour of the back of the cards.
Bu, kartların yalnızca ön yüzünün rengini değil arka yüzünün de rengini tahmin etmeye çalışmak demek.
Do not ask me what happened on this field tonight.
Bu akşam bu arazide neler olduğuna dair soru sormayın.
You see, that's the difference between you and me, and I ain't saying I'm proud of that, because I'm not, but when I'm focused on something, everything else around me dies.
Seninle benim aramdaki fark da bu, gurur duyduğumu söylemiyorum çünkü duymuyorum. Ama ben bir şeye odaklandığımda etrafımdaki her şey bir anda ölür.
Well, if you're not Teddy Raymond I guess you won't mind me running this picture on the Daily Contact tomorrow saying that you are him.
Eğer sen Teddy Raymond değilsen resminin Daily Contact'de sen diye yayınlanmasına aldırış etmezsin sanırım.
And I'll call it payback or a return on your investment in me, but I'm gonna be on that pier tonight and so are you,'cause if you're not, I will blow the whistle.
Buna ister intikam istersen bana yaptığın yatırımın karşılığı de ama sen de benim gibi bu gece o iskelede olacaksın... -... çünkü eğer gelmezsen foyanı meydana çıkarırım.
She inspires me in all departments from making laws to making love, which is private, and now it's on TV, so it's not private.
Bana her alanda ilham verdi. Kanun yapmaktan aşk yapmaya kadar ki bu biraz özel oluyor ve televizyonda söylediğime göre de artık değil.
Do not penalize me for not being one of those flowery people who shoot their feelings in a spray like a fire hydrant on a summer day. "
Şu süslü insanlardan olmadığım için beni cezalandırma. Hani şu yaz gününde yangın musluğu gibi duygularını ortaya saçanlar var ya. "
And don't think me holding on to you naked meant anything, because it, you know'did not.
Çıplakken seni tutmamın da bir anlamı olduğunu sanma, çünkü yoktu.
Colonel, forgive me, but you... you have to assure me that the U.S. government... is not using this technology to spy on U.S. citizens.
Albay, bağışlayın ama Amerika hükümetinin bu muazzam teknolojiyi vatandaşlarını gözetlemekte kullanmadığı konusunda bizi ikna etmek zorundasınız.
Look, I'm not givin'up on Johnny, so whatever you need from me, just don't ask me to do that.
Bak, Johnny üzerinde vermiyorum ben, bu yüzden sadece bunu bana sormayın, benden ihtiyacınız ne olursa olsun.
- I mean, not on me.
- Üzerimde yok.
Now's not the time to get all periodic on me!
Şimdi trip atmanın sırası değil!
Bryan does not care about victims, or spirits, or anything going on with me, okay.
Kurbanlar, ruhlar ya da bana olan şeyler Bryan'ın umurunda değil, tamam mı?
And they had the nerve not to call me on my 70th birthday.
Buna rağmen beni 70inci doğumgünümde aramama yüzsüzlüğü gösterebildiler.
Well, not from me. Come on!
Benden değil herhalde.
So you've got Chuck Leavell on the harmonium and everyone is folding in all this beautiful shit, but this song is not taking off, so I say to Keith, "Do you trust me?"
Chuck Leavell, armonyum ile girdi. Ve herkes bir şekilde işin içine karıştı. Ama şarkı alıp yürüyemedi.
I'm actually more concerned about tetanus because the machete had a bit of rust on it, and I did not see the doctor give me a shot.
Açıkçası tetanozdan daha çok korkuyorum çünkü pala biraz paslanmıştı ve doktorun bana aşı yaptığını görmedim.
I pee on it first thing in the morning and it tells me if I'm ovulating or not.
Sabahleyin üzerine işiyorum ve bana doğurganlık dönemimde olup olmadığımı söylüyor.
Now is not the time to one-up me on the quotes, brother.
Şimdi alıntılarımı düzeltmenin hiç zamanı değil kardeşim.
No, surprisingly, no. He did not pee on me.
Sürpriz bir şekilde üzerime işemedi.
Well I said his woodford is on me and that's not a woodford...
- Ben Woodford ısmarlıyorum demiştim, bu ise başka...
I mean, not with me on it least ways.
Demek istediğim, en azından ben üstündeyken.
Not too hard on the eyes if you don't mind me saying.
Çekicisin, söylememde sakınca yoksa.
Please tell me that's not the only bong you brought on this trip.
Yola çıkarken yanında bir tane nargile getirdiğini söyleme.
Well, that's not true, He's had a positive effect on me.
Bu doğru değil. Benim üstümde olumlu katkısı var.
Trust me. Having him die a second time is not going to play well on CNN.
Emin olun, ikinci kez ölürse CNN'de hoş şeyler oynamaz.
Look, anyone that's gonna listen to this shit and not have me locked up on the spot is crazier than I am.
Bak, bu saçmalığı dinleyip de beni oracıkta tutuklamayan kişi benden daha delidir.
And not by sitting on my ass either waiting for the stupid money fairy to hit me on my stupid damned head.
Ve bunu kıçımın üzerinde oturup o aptal para perisinin lanet olası başıma konmasını bekleyerek yapmadım.
I wanted to thank you for not approaching me on that subject again.
Benimle o konuda yine görüşmediğiniz için size teşekkür etmek istemiştim.
No, not until you tell me what's going on.
Ne olduğunu söyleyene kadar gitmiyorsun.
No, ma'am, I do not have any feminine toiletries on me.
Hayır hanımefendi, üzerimde hiç kadınsı tuvalet takımı yok.
Well, you know, me not having much of a job and riding around on a Schwinn, that sort of thing, and I am so much in love with you, okay?
Biliyorsun, çok fazla işim olmadı. Schwinnimle etrafta dolaşıyorum, bu tür şeyler. * ve sana çok aşığım, tamam mı?
When I was little, my brothers would jump on me and Randy would hold down my arms and Craig would hold down my legs and my oldest brother Jamie would stick his fingers into my armpits and tickle me and tickle me and tickle me until I did not have enough air for noise.
Küçükken, kardeşlerim beni atmak isterdi, Randy kollarımı kırdı ve Craig bacaklarımı. En büyük kardeşim Jamie parmaklarını koltuk altıma sokar ve gıdıklardı.
It was not forced on me.
Bir zorlama olmadı.
Okay, she does not have super ears... and I'm only bringing this up because you asked me to... but you are putting a very negative spin on this situation.
- Onunki keskin değil. Sırf sen sordun diye konuyu açtım ama sen de konuyu sürekli negatif yöne çekiyorsun.
Now, I know you're not quitting on me.
Beni yarı yolda bırakmayacağını biliyorum!
It has no effect on me because I'm not a man, and I have no...
Beni hiç etkilemiyor çünkü ben erkek değilim ve...
Don't try and spin this as a way to not go down on me as much.
Bunu fazla yapmayacağım diye çevirme şimdi.
Oh, do you want me to move you to a suite on the other side? It's not a problem.
Sizi diğer taraftaki bir süite nakletmemi ister misiniz?
That's why you're sitting on your butt and not helping me out.
Bu yüzden de kıç büyütüp bana yardım etmiyorsun.
If Mr. Kelmot had not blundered into Madame Schirmer's atelier... and so taken me from my course, you wouldn't have had to loiter on the street... for such a suspiciously long period of time.
Bay Kelmot, Madame Schirmer'in atölyesinde bu hatayı yapmasaydı ve gidişatımdan beni alıkoymasaydı şüphe çekici bir biçinde uzun süre sokakta oyalanmayacaktınız.
You're not dying on me today, okay. God!
Bugün benim yanımda ölmek yok, tamam mı?
~ Not my wife. ~ Do you want to tell me what's going on?
- Eşim değil hayır. - Neler olduğun söylemek ister misin?
I would kill to get Lorenzo's father to show up for a parent-teacher conference or at least not hang up on me.
Lorenzo'nun babasının öğretmen-ebeveyn toplantısına gelmesi için adam öldürebilirim ya da en azından telefonu suratına kapatmaması için.
It's not right on me.
Bana tam olmadı ama.
not on my watch 160
not only that 217
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not one of them 22
not only that 217
not one bit 68
not on your own 16
not once 292
not one 244
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not one of them 22
not only 29
not on 18
not on the phone 38
not one word 69
not on you 17
on me 427
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31
not on 18
not on the phone 38
not one word 69
not on you 17
on me 427
mexico 335
metro 61
merci 624
menu 31