Not that bad traducir turco
4,665 traducción paralela
- I know, but it's not that bad, is it?
- Biliyorum, ama ciddi değil, değil mi?
No, no, it's not that bad, yet.
Hayır, hayır, o kadar kötü değil.
Thanks, but it's not that bad.
Teşekkürler, ama o kadar da kötü değilim.
- It's not that bad of a painting to be stuck in anyway.
- Bir resimde hapis kalmak o kadar da kötü değil zaten.
Mwah. Not that bad.
Mm, o kadar kötü değil.
It's really not that bad.
O kadar da kötü değil.
Come on, it's not that bad.
O kadar da fena değilsin.
Not that bad?
O kadar da fena değil miyim?
Off limits. How bad do I want it? Not that bad.
Başıma bundan daha kötü ne gelebilir?
Andrew's on-again, off-again, horribly annoying ex-girlfriend that he swore he would - never get back together with. - She's not that bad.
Andrew'un bir dargın bir barışık, acayip sinir bozucu, bir daha asla görüşmeyeceğine yemin ettiği eski kız arkadaşı.
It's not that bad.
O kadar da kötü değil.
It's not that bad?
O kadar kötü değil mi?
- That's not that bad.
- Bu o kadar da kötü değilmiş.
- Not that bad.
- O kadar kötü değil.
Come on, Dad, it's not that bad.
Hadi ama, baba, o kadar da kötü değil.
Listening... that's not a bad idea.
Dinlemek... Fena bir fikir değil.
Oh. It's not that bad - 34's a great age.
Çok kötü değil, 34 yaşı harikadır.
Not everything bad that happens to you is my fault, Bohannon.
Başına gelen her kötü şey benim suçum değil, Bohannon. - Çoğunlukla öyle.
[Laughs] Well, in the realm of drunken mistakes, that was not so bad. Mm.
Sarhoşluk hataları aleminde, hiç de fena değildi.
Well, what if I told you that the Beatles wrote exactly zero songs about what it feels like when you tell a girl that you don't think is hot you'll go to prom with her because you feel bad, and then you think you're gonna get nominated for Prom King and then you don't, and the not-hot girl says, "I don't want to go to prom with you anymore."
- Ama ne yazık ki böyle durumların nasıl hissettirdiğiyle ilgili hiç şarkıları yok yani hani güzel bulmadığınız bir kıza onun için kötü hissettiğiniz için onunla baloya gideceğinizi söylersiniz ve Mezuniyet Kral adayı olacağınızı sanıyorsunuzdur, ama aday gösterilmezsiniz ve güzel bulmadığınız kız :
Humpty is impaired, but that does not make all bad.
Humpty'nin kalbi kırıldı, ama bu onun suçsuz olduğunu göstermez. Ne güzel.
Well, that's not bad for a first.
- İlk sefer için fena değil.
If that's not a bad choice I don't know what is.
Eğer bu kötü seçim değilse daha ne olabilir bilemiyorum.
You know, I may not be able to read your mind anymore- - it's too bad you lost the one thing that made you interesting.
Artık zihnini okuyamayabilirim. Seni ilginç biri yapan tek şeyi kaybetmen çok yazık.
But that's just too damn bad, because I'm not going anywhere.
Ama ne yazık ki ben hiçbir yere gitmiyorum.
That I'm not the bad guy.
Kötü adam olmadığıma ikna edebileceğimi düşündüm.
I was joking, but maybe that's not a bad idea, because these guys do not like each other much.
Şaka yapıyorum ama belki de kötü bir fikir değildir çünkü bu adamlar birbirlerinden o kadar hoşlanmıyorlar.
It can not be that bad.
O kadar kötü olamaz.
That's not a bad idea.
Hiç de fena bir fikir değil.
Maybe that nephew is not all that bad.
Belki de yeğeni, o kadar kötü biri değildir.
And she's so hell-bent on getting those boys out of Charming that she's not even thinking about how bad it could hurt them.
Çocuklarını Charming'ten çıkarmaya o kadar niyetlenmiş ki bunun onlara ne kadar zarar vereceğini göremez olmuş.
That's not a bad idea.
Hiç fena fikir değil.
I'm sorry, I'm still not clear as to why it's bad that he only has two missions.
Affedersin ama sadece iki görevi kalmasının neden kötü olduğunu hâlâ açıklamadın.
He told me the only reason he's not as bad as my father is that he's got someone special.
Hayatında özel biri olmasının babam kadar kötü olmamasını sağlayan tek şey olduğunu söyledi.
You know what? That whole. "Juliette in a coma and not remembering you and then kind of hating you" thing, just a bad deal.
Var ya, şu Juliette'in komada olup seni hatırlamaması ve senden nefret ediyor gibi olması durumu cidden kötüydü.
You deal with bad people and sometimes, bad things are gonna happen and that's not your fault.
Hani sen kötü adamlarla uğraşıyorsun. Ve bazen kötü şeyler oluyor ama bunlar senin suçun değil.
It's probably not even that bad.
O kadar kötü değildir muhtemelen.
Yay! Well, that's too bad, because many of you will not be going.
Hepinizin gidemeyecek olması çok kötü.
Still scared and not being able to read. That bad bitch.
şu kötü sürtük.
Yeah, that's not- - it's not a bad idea.
Ya, bu... Bu kötü bir fikir değil.
You causing that mall stampede made me pissing away the cruise money look not so bad.
Alışveriş merkezideki izdihama neden olman benim seyahat parasını kaybetmem kadar kötü değil.
children, your problem is not that you're troubled or at-risk or bad dressers.
Çocuklar, sizin derdiniz sorunlu olmanız, riskli olmanız ya da kötü giyinmeniz değil.
Well, too bad that's not an option for you.
Böyle bir seçeneğinin olmaması çok yazık öyleyse.
Not sure if that's good or bad.
- Bu iyi mi kötü mü emin değilim.
That is not a bad thing.
Bu kötü bir şey değil.
that's not so bad.
O kadar da kötü değil.
It's not so bad that he's dead, but it is so bad that Gibbs had to pick him up.
Ölmüş olması pek sorun değil de Gibbs'in onun cenazesini alacak olması büyük bir sorun. - Öyle bir şey işte.
Are you sure that's not just what it sounds like... a bad dream?
Bunun sadece kötü bir rüya olmadığına... emin misin?
That's not a bad idea.
- Bu gayet güzel bir fikir.
Well, not a bad bet, considering that was his M.O. in Warsaw.
Varşova'da ki ününü göz önüne aldığımızda kötü bir iddia değil.
Well, maybe that's not a bad thing.
Belki de bu kötü bir şey değildir.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that many 24
not that i can think of 48
not that 758
not that long ago 19
not that it matters 90
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that many 24
not that i can think of 48
not that 758
not that long ago 19
not that it matters 90