Not with traducir turco
66,813 traducción paralela
I'm not sure when mine ended, but I'm gonna get it back, but not with you.
Benim hayatım ne zaman bitti bilmiyorum ama bunu geri almak istiyorum. Seninleyken olmaz.
So the two operatives with sniper rifles at the top of the hill are not with Halcyon?
Yani tepenin üstündeki keskin nişancı iki eleman Halcyon'la değil mi?
I think you should pursue your music, but not with me.
Bence müziğine devam etmelisin, ama benle beraber değil.
I'm not with the FBI.
FBI için çalışmıyorum.
Not with you here.
Sen burada olduğun sürece düzeltemem.
- You wouldn't like it, not with your back.
- Bundan hoşlanmazdın, senle arkandan olmaz.
I am not working with them again together, never again.
Bir daha ikisiyle birlikte çalışmam. - Bir daha asla.
You think you're better than me, but you're not, with your queen's English and your furs and your martyr routine.
Kendini benden üstün görüyorsun ama değilsin. O havalı İngilizcen, kürklerin ve o mazlum tavırların.
You do not need the surplus to pay for your brother, so you are not forced to do the movie with that terrible Miss Davis.
Artık ağabeyinize, fazladan para vermek zorunda kalmadığınız için o korkunç Bayan Davis'le film çekmek zorunda da değilsiniz.
I am not angry with her!
Ona kızgın değilim ki!
I am not going to do this slice of Americana with the very British Miss Vivien Leigh.
Amerikan yapımı bir filmi İngiliz Bayan Vivien Leigh'yle çekemem.
No. Not until we know what we're dealing with.
Hayır, neyle karşı karşıya olduğumuzu bilene kadar olmaz.
Agents trained not just to conceal themselves, but to... slivat'sya... to merge with their cover identities.
Ajanlar sadece kendilerini gizlemek için eğitim almıyorlar, ayrıca... slivat'sya... gizli rolleriyle bütünleşmeyi öğreniyorlar.
Look, if I'm gonna work with you, I need to know that you have a clear head, that you're not...
Bak seninle çalışacaksam aklının başında olduğundan emin olmak isterim, senin...
- where her loyalties lie. - I'm not talking about who she's working with.
Kimlerle çalıştığından bahsetmiyorum.
He's not out of the country yet, but, uh, he's with my people.
Daha ülkeden çıkamadı ama adamlarımla birlikte.
Maybe he's working with Howard, maybe not.
Belki Howard'la çalışıyor, belki de çalışmıyor.
You agreed with my assessment then, and everything that's happened since only reinforces the conclusion that Howard is not of sound mind.
O zaman değerlendirmemi kabul etmiştiniz ve o zamandan beri olan her şey yalnızca, Howard'ın akıl sağlığının olmadığı sonucunu güçlendiriyor.
To begin with, I am not in business... with Howard Hargrave.
Öncelikle, Howard Hargrave ile işim yok.
Anyone who is not comfortable with that mission... may leave now... with my blessings.
Bu görevden rahatsız olan herkes benim onayımla... şimdi terk edebilir.
But I'm not in love with Trevor, either.
Ama Trevor'a aşık da değilim.
But with the best defense that money can buy, my wife will be able to drag out this process for months, if not for years.
Ancak paranın alabileceği en iyi savunma ile, karım yıllarca değilse bile aylarca bu süreci uzatacaktır.
Apparently, I did not make myself clear with the driver.
Görünüşe göre, kendimi şoförle iyice izah edememişim.
Not to be a complete narcissist, but I thought people would be more... Obsessed with you?
Tam bir narsist olmak için değil, ama sanırım insanlar fazla... takıntılılar sana.
Take a break from being a tortured musical genius and come spend a blissful evening with not one, but two newly-minted River Vixens.
Acı çeken bir müzik dehası olmayı bir kenara bırak bir değil iki tane yeni River Vixens ile mutlu bir akşam geçir.
Not for me, with me.
Benim için değil, benimle.
I'm not going to ask what you did with Veronica at Cheryl's.
Cheryl'lerde Veronica ile ne yaptığını sormayacağım.
I'm not gonna ask what you did with Veronica at Cheryl's.
Sana Cheryl'lerde Veronica ile ne yaptığını sormayacağım.
It's a badge of honor, and you're not exactly virgin territory after your closet date with Andrews.
Bu bir onur nişanıdır, ve Andrews ile olan dolap randevundan sonra bakire topraklarından çıkmış oldun.
I am gonna deal with this, but on my terms, not yours.
Bunu halledeceğim, ama kendi yöntemlerimle, senin değil.
- You're not playing with a busted hand.
- Kırık bir elle oynuyorsun değil mi?
Josie, I'm not singing with Archie tonight.
Josie, bu akşam Archie ile şarkı söylemeyeceğim.
All of them started out with critters before they killed people, and not a Wiccan in the bunch.
Hepsi insanları öldürmeden önce yaratıklarla işe başladı ve grupta bir Wiccan bile yoktu.
He's not the only one with secrets.
Sırları olan sadece o değil.
Hodges, I know it's rough dealing with what your dad did and all, but do not blow this off.
Babanın yaptığı şeyi sindirmek zor, biliyorum ama bu işten kaytarma.
What are you gonna do with that house? If you're not gonna live there?
Orada yaşamayacaksan evle ne işin var ki?
No, not you. You're coming with me.
Sen benimle geliyorsun.
So if Harris has a run-in with the vigilante while you're there, logic suggests you're not the vigilante.
Yani, Harris, sen yanındayken kanunsuzla boğuşursa mantıken sen kanunsuz değilsindir.
I do not sell to anyone that might share it with Nate Griffin.
Nate Griffin ile ortak olan kimseye satmam.
For everything, for not seeing exactly what was going on with you, for not believing you when you told me the truth.
Herşey için sana olanları görmediğim için tam olarak neler olup bittiğini. Bana gerçeği söylediğinde sana inanmadığın için.
It's not like we have a problem with alcohol.
Alkolle bir sorunumuz yok ki.
Hey, I'm not gonna miss a chance to get out of here just because you're obsessed with "Pokémon GO."
"Pokemon GO" oynayacaksın diye buradan gitme şansımı kaçırmıyacağım.
You know what I've not lost interest in, an internship with the DA's office.
İlgimi kaybetmediğim tek şey : Başsavcının ofisinde stajerlik.
Look, I'm not find... finding fault with you, honey, no.
Bak, sende... Sende hata falan aramıyorum canım.
Should you desire or not desire to have sexual relations with me... certainly your choice...
Benimle cinsel ilişkiye girip girmemeyi istemek tamamen senin seçimin.
No she's not, she lives with you.
Onunla değil, seninle yaşıyor.
And that's not the case with Mr Finch?
Ve Bay Finch'in vakasında bu yoktu?
- You not coming with?
- Sen gelmiyor musun?
Not five minutes before, he saved my life from a guy with a gun to my head.
Daha beş dakika önce beni kafama silah dayayan birinden kurtarmıştı.
I was, you know, a little preoccupied with trying not to get murdered.
O sırada öldürülmemeye çalışıyordum.
One day, you're gonna work for a living and you're not gonna like people with hands in your pockets.
Charlotte, günün birinde kendi paranı kazanınca anlarsın.
not without you 77
not without a fight 24
not with me 172
not without a warrant 22
not without me 32
not with you 126
not with that attitude 26
not with us 23
not with this 33
not without help 16
not without a fight 24
not with me 172
not without a warrant 22
not without me 32
not with you 126
not with that attitude 26
not with us 23
not with this 33
not without help 16
not with him 33
not with her 35
with 1352
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
not with her 35
with 1352
within 177
without 110
withdraw 82
with you 1138
with me 1243
with all due respect 1080
with you by my side 17
with all my heart 134
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with men 23
with your family 23
with this ring 42
with your permission 239
with your wife 28
with her 211
with your 48
with your help 124
with your dad 25
with your mother 23
with pleasure 453
with your father 34
without me 305
with whom 203
with that in mind 45
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82
with pleasure 453
with your father 34
without me 305
with whom 203
with that in mind 45
with good reason 53
with us 243
with your life 24
with it 82