On the move traducir turco
4,996 traducción paralela
Pretty boy's on the move.
Güzel çocuk hareket halinde.
Target's family on the move.
Hedefin ailesi harekete geçti.
Target on the move.
Hedef harekete geçti.
She's on the move.
Hareket halinde.
Spector's on the move.
- Spector harekete geçti.
His truck's on the move.
Kamyon hareket etti.
Suspect is on the move, heading south on the southbound platform towards the Varick exit.
Şüpheli güneye doğru harekete geçti, güneye giden platformda Varick çıkışına doğru.
He was on the move all morning.
Tüm sabah boyunca hareket halindeydi.
Cleric's on the move. - On foot?
- Din adamı hareket halinde.
I meant the signal makes it look as though the perpetrators are on the move.
Sinyal, failleri hareket halindeymiş gibi gösteriyor demek istedim.
Tag Team is on the move, on the move. Divide and conquer on three.
Tag Timi ilerliyor, ilerliyor.
He's on the move Get ready
Harekete geçti. Hazir olun.
Enemy on the move.
Düşman harekete geçti.
We're on the move.
Gidiyoruz!
It's hard to do on the move. Peralta, wait.
- Hareket ederken yapması zor.
The heart is out, and we're on the move.
Kalbi aldık, hemen geliyoruz.
When he heard she was on the move, he flipped a switch, and... voilá.
Harekete geçtiğini duyduğunda tetiği çekti, ve... voilá.
He's on the move.
Hareket halinde.
Well, then, I hope the open house goes well,'cause it sounds to me like it's best for both of you once you move on.
Umarım yarınki satış iyi gider. En iyisi ikinizin de hayatınıza devam etmeniz gibi görünüyor.
If we wait for the traffic to move Kapil won't get home on time.
Trafiğin açılmasını beklersek, Kapil asla zamanında eve gidemez.
Come on, now blow the candle and move on.
Hadi, şimdi mumlarınızı üfleyin ve gidin.
The best thing that you can do is move on and forget mom, forget the attic.
Yapabileceğin en iyi şey yoluna devam edip annemi ve tavan arasını unutmak.
At the same time, I just... I feel like I need to move on with my professional life.
Bu esnada, profesyonel hayatımda ilerlememe devam etmem gerektiğini düşündüm.
Before we move on to the vows, I just want to say one thing.
Yeminlere geçmeden önce tek bir şey söylemek istiyorum.
And now we will move on to the mime's most tragic expression of the pointlessness of man's existence.
Ve şimdi pandomimin En trajik, insanoğlunun yarattığı... En amaçsız uygulamayı yapıyoruz :
Each and every one of you has far exceeded my expectations, but now we must move on to the next and perhaps most crucial part of your instruction.
Her biriniz, benim beklentilerimi fazlasıyla karşıladınız ama şimdi bir sonraki ve muhtemelen, öğretinizdeki en önemli bölüme geldik.
And I thought that somehow it might help me move on, but I realized that I was doing it for all the wrong reasons and...
Ve bunun bir şekilde hayatıma devam etmeme yardımı olur dedim. Ama bunu yanlış sebeplerden dolayı yaptığımı anladım ve birlikteliğimizi bitirdik.
The markets can be relied upon to move upwards and downwards depending on the report's findings.
Piyasalar bu raporlardaki bulgulara göre aşağı yukarı hareket eder.
At the time, it seemed like the quickest way to move on.
O zaman bu devam etmek için en kolay yolmuş gibi görünüyordu.
Your honor, I move for a directed verdict on the grounds the government has failed to offer sufficient evidence to establish a prima facie case against my client.
Sayın Yargıç ; hükümetin, müvekkilime karşı açtığı bu davada yeterli delili olmadığı gerekçesiyle sanığın beratini talep ediyorum.
So it only makes sense that the Resistance would be prepared, you know, for the Royals to make a move on the kid.
O yüzden Direniş'in, kraliyetin hamle yapmasını karşı hazır olması gayet mantıklı.
Take the rest of the cannons up on this deck and move them downstairs!
Güvertedeki toplardan kalanları alıp aşağıya götür.
We sit on them, wait for them to make the move, catch them in the act or we follow them back to their hole.
Harekete geçmelerini bekleyeceğiz iş üstündeyken yakalayacağız ya da inlerine kadar takip edeceğiz.
Let's just move on to the salary.
Maaştan bahsedelim o zaman.
And if I wet myself here on 53rd street, I'll be forced to abandon you, move to the Midwest, And start a new life.
Eğer burada sokağın ortasında altıma yaparsam seni terkedip ortabatıda yeni bir hayata başlamak zorunda kalırım.
Now we can move on to the next module and I can forget you ever existed.
Artık diğer modüle geçebiliriz ve senin var olduğunu bile unutabilirim.
We're talking about how I didn't get to present in the prelims, because I was too busy getting my face pummeled so that our team could move forward.
Ön elemelerde takımımız ilerlesin diye yumruk yemekle meşgul olduğumdan nasıl sunum yapamadığımdan bahsediyorduk.
Jerry, I appreciate this farewell breakfast and the farewell dinner last night, and I think we both agreed it's time for you to move on, right?
Jerry, veda kahvaltısı ve veda akşam yemeği için teşekkürler ama kendi hayatlarımıza dönme kararı almamış mıydık?
You just move on to the next thing.
- Önündekilere bakacaksın artık.
I'm writing an appeal to the Faculty Senate, so that I can move on from string theory.
Sicim teorisini bırakma konusunda fakülte senatosuna itiraz mektubu yazıyorum.
One wrong move, and they'll be finding your molars on top of the arch.
Tek yanlış hareketinde, dişlerini kemerin tepesinde bulursun.
- Once that occurs, we'll move on to the right...
- Sonra sağa doğru gidip- - - Onu çıkarmayacağız.
Good luck on the big move with Margaux.
- Margaux ile yaşamınızda iyi şanslar.
Why couldn't you just let this go and move on so I could do the same?
Neden bunu geride bırakıp hayatına devam etmedin, ki ben de öyle yapayım.
Elevator's on the move.
Asansör çıkmaya başladı.
Soon as they come on the school grounds, we move.
Okul arazisine girer girmez harekete geçeceğiz.
Just squeeze some out and put it on the parts that we need to move.
Biraz sık ve hareket etmesine ihtiyaç duyduğumuz bölgelere uygula.
You ready to move on to the mustard round?
Hardal sorularına devam etmeye hazır mısın?
Oh, and good luck on the big move with Margaux.
Margaux'yla girişeceğiniz işte iyi şanslar.
We should move on, make the best of it.
Devam edip en iyisini başarmalıyız.
Well, because now I can move on. See, I laid it all out on the table.
Yapabileceğim her şeyi yaptım.
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the surface 75
on the one hand 116
on the side 64
on there 23
on the street 102
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the one hand 116
on the side 64
on there 23
on the street 102
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61