One o'clock traducir turco
410 traducción paralela
One o'clock.
Saat 1'de.
One o'clock. Right.
Saat 1'de, tamam.
It's terrific. Anyway, no one can throw us out at four o'clock in the morning.
En azýndan kimse sabahýn dördünde bizi kapý dýţarý edemez.
One o'clock, lobby of the hotel.
Saat birde, otelin lobisinde.
I have an hour off at one o'clock.
Saat birde bir saat boştayım.
The effect ofZyra's passing should be felt about one o'clock on the afternoon of July 24th.
Zyra'nın geçişinin etkileri 24 Temmuz günü öğleden sonra saat 1 gibi hissedilmeye başlanacak.
At one o'clock on July 24th, Zyra, a new planet, will pass so close to the Earth, it will cause mass destruction.
24 Temmuz günü saat 13'te yeni gezegen Zyra, Dünya'nın çok yakınından geçecektir ve toplu yıkımlara sebep olacaktır.
By one o'clock on that day, whole populations must have been evacuated from coastal areas.
O gün saat 13'e kadar sahil bölgelerinde yaşayan tüm nüfusun tahliye edilmiş olması gerekmektedir.
The silence, an eerie foretelling of the destruction to come at one o'clock, the hour of doom!
Tüyler ürpertici sesssizlik, yok oluşun geldiğini haber veriyor... Saat 13'te... Kıyamet vakti.
- But it's almost one o'clock.
- Saat bir oldu.
One night around nine o'clock Jean was working He thought he'd escaped
Bir gece, saat 9 sularında Jean çalışıyordu.
Pick me up here at one o'clock.
Bir saate beni buradan al.
Pick you up here at one o'clock.
Bir saate seni buradan al.
One o'clock sharp, lunch with foreign ministry.
Saat tam 1 : 00'de, Dışişleri bakanıyla öğle yemeği.
Give the company a one o'clock call.
Kumpanya saat 1'de toplansın.
- A lot of holiday traffic, but I got you on the one o'clock train.
- Yoğun yılbaşı trafiği, ama sizin için ve Bay Davies'e 1 : 00 trenine bir yer ayarlayabildim.
The Silver Arrow for Pittsburgh and Chicago leaving at one o'clock.
Pittsburgh ve Chicago'ya giden Silver Arrow treni saat 1'de kalkacak.
- It must be one o'clock.
- Saat bir olmalı.
Then one o'clock.
Sonra da 01 : 00.
one : the boy admitted leaving the house at eight o'clock at night after being slapped by his father.
Bir : çocuk babası tarafından tokatlandıktan sonra gece sekizde evden çıktığını kabul ediyor.
It's one o'clock.
Saat bir.
It must have been about one o'clock, Doc.
Saat bir civarı olmuş olmalı, doktor.
One o'clock, Longchamps, Madison and 59th.
Saat 1'de, Longchamps'ta. Madison ve 59. Cadde.
One o'clock, on the dot.
Saat 1.
Again one o'clock.
Yine mi saat 1?
It was one o'clock two hours ago.
İki saat önce de 1'di.
One o'clock tomorrow, here.
Yarın 1 : 00'de burada.
We're filming the Vip commercials at one o'clock.
Reklam filminin çekimleri saat birde başlıyor.
It's one o'clock.
Bak sen!
- Free for lunch today? One o'clock?
- Yemek için saat bir de boş musunuz?
One o'clock then.
O zaman saat birde.
- One o'clock in the morning.
- Gece yarısı birde.
A child still wanders about at one o'clock at night and you don't say a thing about it?
Bir çocuk gecenin 1'inde geziyor ve sen bundan bahsetmiyorsun.
- It's only one o'clock.
Bir paket Gitanes.
One, two, three o'clock...
Saat bir, iki, üç...
At one o'clock precisely, the gas turned itself off...
Gaz saat tam birde kapandı.
One o'clock :
Saat bir.
- Pool hall closed at one o'clock, Chief.
- Havuz saat 01 : 00'de kapandı şef.
There's one out there at four o'clock.
- Evet?
Chalmers, at one o'clock in the morning?
Chalmers mı? Gecenin birinde mi?
One o'clock, luncheon with Mrs Harriet Dorrn of the Police Athletic League.
Saat 1'de, Polis Atletizm Derneğinden Bayan Harriet Dorrn'la öğle yemeği yiyeceksiniz.
- One is not a good-for-nothing if he refuses to get up at 6 o'clock in the morning, to work like a pig, with dirty hands.
Her gün sabahın köründe 6'da uyanıp diğerleri gibi elleri pislik içinde köpekler gibi çalışmak istemiyor diye hayırsız oluyor öyle mi?
One o'clock.
Saat bir.
It's night must be one o'clock.
Durmuş. Gecenin 1'i olmalı.
No one is allowed in until two o'clock.
Saat ikiye kadar kimse giremez.
One o'clock!
Saat bir!
I beg Marshal Blucher to come to Waterloo by one o'clock.
Mareşal Blucher'ın saat 1'e kadar Waterloo'ya varmasını rica ediyorum.
Before they came we used to have dinner at one o'clock, like everybody else, but now we have it at seven...
Onlar gelmeden evvel öğle yemeğini biz de herkes gibi saat birde yerdik. Oysa şimdi yediyi buluyor.
We were asked by the professor to be here at one o'clock.
Profesör tarafından saat birde burada olmamız emredildi.
- Court will be recessed until one o'clock.
Mahkemeye saat bire kadar ara verildi.
One o'clock would be perfect.
Saat bire doğru, harika olur.
o'clock 917
o'clock in the morning 42
one of us 165
one of these days 218
one of them is 20
one of each 28
one of my favorites 32
one of a kind 52
one of you 61
one of them 249
o'clock in the morning 42
one of us 165
one of these days 218
one of them is 20
one of each 28
one of my favorites 32
one of a kind 52
one of you 61
one of them 249
one of yours 39
one of these 53
one of the best 51
one of mine 19
one of those 110
one of many 31
one of the 57
one out 21
one of my best friends 16
one of ours 44
one of these 53
one of the best 51
one of mine 19
one of those 110
one of many 31
one of the 57
one out 21
one of my best friends 16
one of ours 44
one of those things 19
one other thing 136
one of 44
one of who 26
one or the other 48
one or two 85
one on one 40
one one 16
one other thing 136
one of 44
one of who 26
one or the other 48
one or two 85
one on one 40
one one 16