One of them traducir turco
21,152 traducción paralela
Is one of them, "Have sex the front way"?
İçlerinde "ön taraftan seks yap" yazıyor mu?
This is an employment at will business, and you can fire me on a whim with very few exceptions, stuttering being one of them.
Burası isteğe bağlı çalıştıran bir firma beni bir heves kovabileceğin bir iş değil, istisnalar hariç tabi. Kekelemek onlardan biri.
I found out where one of them works.
Bir tanesinin çalıştığı yeri öğrendim.
We're not having any trouble except one of them got the shit beat outta her.
Hiç sorun olmadı, sadece biri korkunç derecede darp edilmiş.
I knew I was going to need those brains, and one of them had a machete, so...
O beyinlere ihtiyacım olacağını biliyordum ve adamlardan birinde pala vardı, ben de...
Also safe to assume that our perp has a close connection with one of them, maybe even Hiroda himself.
Hatta o kadar ki, saldırganımızın birinin yakını olmalı, Hiroda'nın da olabilir.
Okay, so we know that our shooter's probably connected to one of them, and we're already looking into Hiroda.
Tamam, saldırganımızın üçünden biriyle bağlantısı olduğunu biliyoruz... Hiroda'yı araştırdık zaten.
Because I have transcripts of all three hearings, and every one of them clearly notes : "continuance by agreement."
Çünkü o üç duruşmanın elimde dokümanları var ve açıkça, hepsinde de davanın ertelenmesinin kabul edildiği belirtiliyor.
Actually, I think one of them did.
Aslında, bence birisinin var.
Actually, Watson, only one of them is a bug.
Aslına bakarsan, Watson, sadece birisi gizli mikrofondu.
" One of them, a young man who was, I think,
" İçlerinden birisi, genç bir adam, sanırım,
But luckily, one of them had the good sense.
Ama şansımıza biri akıllıymış.
They all had radios, and not one of them had a chance to contact us.
Hepsinin telsizi var ama hiçbiri irtibat kuramıyor mu yani?
From where they sit, if the cure would've landed there instead of here, one of them would be calling the shots right now.
Onların bakış açısına göre tedavi burası yerine onların olduğu yere götürülseydi şimdi kararları veren içlerinden biri olacaktı.
They're all such fuckers, every single one of them.
Bunların hepsi şerefsiz, hem de her biri.
There was like four or five texts, and one of them said, "I can't do this anymore."
Dört, beş mesaj yollamıştı. Bir tanesinde "Artık dayanamıyorum" yazıyordu.
Well, if you could... I don't know... Talk to one of them, get him to pull some strings.
İşte, bilmiyorum, belki araya birini sokmak için onlardan biriyle konuşabilirsin.
And you think one of them will tell us what this ogre is after?
Devin neyin peşinde olduğunu bize söyleyeceğini mi düşünüyorsun?
If one of them throws the other into the River of Souls, I'll take the mark off your baby.
Eğer içlerinden biri ötekini Ruhlar Nehri'ne iterse bebeğinin üzerindeki işareti kaldıracağım.
Regardless, you'll be one of them.
Ne olursa olsun, onlardan biri olacaksın.
You're one of them.
Sen onlardan birisin.
You mean the one where you tell me you got one of them on the payroll?
Burada onlardan birinin çalıştığını söylediğin bilgilendirmeyi mi kast ediyorsun?
Is she one of them?
Onlardan biri mi?
You're not one of them.
Onlardan biri değilsin.
For all we know, that could be a lie, and Abby is a human collaborator, or she could be one of them.
Yalan olabilirdi... ve Abby bir işbirlikçi, ya da onlardan biri olabilir.
I think she's one of them.
Sanırım onlardan biri.
- She's one of them.
- Kız onlardan biri.
I can tell you with absolute certainty that no matter how much you want to believe it, you're not one of them.
Sana, ne kadar çok inanmak istesem de onlardan biri olmadığını kesinlikle söyleyebilirim.
Come on, Carroll, think about it. She's one of them.
Hadi ama, Carroll, bir düşün.
You're one of them.
Sen de onlardan birisin.
You're not one of them, and you never will be.
Onlardan biri değilsin ve asla olmayacaksın.
Every last one of them.
Hem de hepsini.
Uh, you think one of them did it, only we already know, none of them is a match for our shooter.
Onlardan birisinin yaptığını düşünüyorsun ama biz biliyoruz ki, hiç birisi atış edene uymuyor.
Maybe, Dunning got chummy with one of them.
Belki Dunning onlardan birisi ile ahbap olmuştur.
One of them is the genuine article...
Onlardan birisi o şeyin orijinali...
I'm one of them.
Onlardan biriyim.
The world is full of messed up people. I should know. I'm one of them.
dünya kafası karışmış insanlarla dolu bilmeliydim ben de onlardan biriyim
Yeah, well, your fuck head brother kidnapped one of them. Kitchi...
Peki, senin sik kafalı kardeşin onlardan birini kaçırdı.
When one of my own comes to visit me... I'll shower down as flowers on them.
Bir yakınım beni ziyarete geldiğinde onların çiçekleriyle yıkanacağım.
Between the two of them, which one is the younger cousin? - Yes?
- İkisinden hangisi kuzenin?
Two of them were runaways. One was a homeless guy.
İkisi kaçak diğeri de evsiz bir adamdı.
You challenged this giant army to a fight, and you told them you have the bearer of the sword of the one true king, which, I might add, we don't.
Onlara gerçek kılıcın sahibinin bizimle olduğunu söyledin ki yok öyle bir şey.
Today if you would burn CDs of the worldwide data flow for one single day and stack them up to a pile, this pile would reach up to Mars and back.
Günümüzde, sadece bir günde dünya çapında aktarılan veriyi CD'lere yazmayı denerseniz, elinize geçen CD yığınının uzunluğu Mars'a gidip geri gelmeye yetecektir.
Each of them will be charged with two counts of felony and one count of misdemeanor sexual battery.
Her iki çocuk da iki ayrı ağır ve birer adet hafif cinsel darp suçlamalarıyla yargılanacak.
He's one of them.
Onlardan biri.
We suspect you paid one of their fellows to double-cross them.
İçlerinden birisine çift taraflı oynaması için ödeme yaptığınızdan şüpheleniyoruz.
But some of them also have principles, and Borns Tech is one such company.
Ama bazı şirketlerin ilkeleri vardır, Borns Tech de bu şirketlerden biri.
- You need one. - A lot of them are wireless.
Evet, işine yarar.
Not just one nuke, dozens of them, one right after the other.
Sadece bir tane de değil, onlarcası birbiri arkasına.
15 of them. One for each member of the gang, including Nick Farris'.
Nick Farris de dahil, çete üyelerinin hepsi onlara biniyor.
Provenza : We may not have been able to connect him to the courtroom massacre yet, but we've arrested his 10 Little Nazi conspirators, connected them to the poisoned Thai food, and you know, Captain, one of these guys will crack.
Henüz onu mahkemedeki katliama bağlayamamış olabiliriz ama komplocu 10 Küçük Nazi'sini tutukladık ve zehirli Tayland yemeğine bağladık.
one of them is 20
one of us 165
one of these days 218
one of my favorites 32
one of each 28
one of a kind 52
one of you 61
one of yours 39
one of the best 51
one of these 53
one of us 165
one of these days 218
one of my favorites 32
one of each 28
one of a kind 52
one of you 61
one of yours 39
one of the best 51
one of these 53
one of mine 19
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of ours 44
one of those things 19
one of 44
one of who 26
of them 508
one of those 110
one of the 57
one of many 31
one of my best friends 16
one of ours 44
one of those things 19
one of 44
one of who 26
of them 508
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16