English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pretty smart

Pretty smart traducir turco

754 traducción paralela
Pretty smart work.
Oldukça akıllıca bir çalışma.
Say, you're a pretty smart girl, aren't you?
Çok akıllı bir kızsın, değil mi?
Pretty smart boy.
Oldukça parlak biriymişsin.
That Sadie Thompson, she's a pretty smart girl.
Şu Sadie Thompson, oldukça zarif bir kız.
- You are pretty smart, when you want to be.
- İstediğinde oldukça zeki olabiliyorsun.
You know this fish, he don't go to school he don't know French, but he pretty smart, too.
Biliyor musun, bu balık okula gitmiyor... Fransızca bilmiyor, ama o da çok akıllı.
He must've been a pretty smart guy.
Oldukça akıllı biri olmalı.
Pretty smart, aren't you?
Akıllısın, değil mi?
It's been timed. Don't you think that's pretty smart?
Bunun çok zekice olduğunu düşünmüyor musun?
- Think you're pretty smart, don't you?
- Kendini akıllı sanıyorsun, değil mi?
Pretty smart, wasn't you?
Çok zekiceydi, değil mi?
Pretty smart, these Jerries.
Çok zekiler.
- You think you're pretty smart, don't you?
- Çok zeki olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
You're pretty smart, but I've been waiting for this one.
Çok akıllısın, ama bunu bekliyordum.
- Pretty smart, aren't you.
- Çok zekisiniz, değil mi?
Oh. Pretty smart, aren't you?
Çok akıllısın, değil mi?
Pretty smart thinking. Oh, he's a smart fella.
o zeki bir dost.
That Wiecek's a pretty smart cookie, you know.
O Wiecek oldukça zeki bir adam, biliyor musun?
That was pretty smart, wasn't it?
Gerçekten hoştu ama, öyle değil mi?
Jane's a pretty smart girl.
Jane keskin zekâlı bir kız.
- You're pretty smart men... you and Dr. Cargraves and the General.
- Siz çok zeki bir adamsınız... Doktor Cargraves ve General de öyle.
Yes. Well, she's a nice girl and pretty smart.
Kız hem güzel hem de epey zeki.
You're a pretty smart rat, Scalise, but this is your off night.
Bana haktan söz etme. Bir kabadayı ve katilsin.
But them'paches is pretty smart.
Fakat Apaçiler oldukca akıllıdır.
Pretty smart, aren't they?
Çok zekiler, değil mi?
Your boy's pretty smart. He might see these wires and think it over.
Eleman bayağı akıllı, bu telleri görünce anlayacaktır.
You're pretty smart.
Çok zeki birisin.
We girls are pretty smart about those things, aren't we?
Bu konularda, biz kızlar akıllıyızdır, değil mi?
That's pretty smart of you.
Akıllıca davranıyorsun.
- You're a pretty smart old buzzard.
- Çok zeki bir ihtiyarsın.
I also think I'm a pretty smart guy in my own way.
Kendimce zeki biri de olduğumu düşünüyorum.
You've been getting pretty smart lately, buttering up to Mr. Roberts here.
Son zamanlarda çok kurnazsınız. Bay Roberts'ı yağlıyorsunuz.
You're pretty smart.
Pek akıllısın sen.
You were pretty smart.
Sen oldukça zeki idin.
- You're a pretty smart fella, aren't ya?
- Gerçekten akıllısın adamım, değil mi?
- He's pretty smart man.
- O, oldukça zeki bir adam.
That's pretty smart of you to pick an old man who owns a textile mill.
Yün fabrikası olan bir baba seçmekle akıllılık etmişsin.
- Well, you must be pretty smart. - Aw...
Çok akıllı olmalısın.
You're pretty smart.
Oldukça zekisin.
You seem like a pretty smart fella to me.
Bana göre, oldukça akıllı biri gibisin.
I'm pretty smart.
Hatta biraz da İngilizce biliyorum.
She's smart, pretty, good at sports, and has a good personality.
Akıllı, güzel, sporda iyi, dahası harika bir kişiliği var.
You think you're smart, pretty cute, don't you, the way you followed me?
Çok akıllı olduğunu sanıyorsun değil mi? Beni niye takip ettin?
" Fun to be with, smart as a whip, pretty too.
"Onunla olmak çok eğlenceli. Çok akıllı, çok da hoş."
I'm not pretty and not very smart, so please don't leave me alone any more.
Güzel ya da çok akıllı değilim, lütfen beni yalnız bırakma.
Well, I guess all I'm trying to say is that - and I really mean this, Lloyd - if what you want is a family like our fathers have and promotion in the air force and position in society like our mothers have, and you marry me because I'm pretty and smart and have guts and know the ropes... then I don't think you want to marry me, Lloyd.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
- Pretty smart, you know.
Ben akıllıyım.
For a smart man, Mr. Burdette, that's pretty stupid.
Zeki bir adam için Bay Burdette, bu epey aptalca olur.
Pretty smart, eh?
Onu aldatmak için.
Means I'm a pretty good teacher, and Johnny's a smart student.
Benim iyi bir hoca, Johnny'nin de iyi bir öğrenci olduğu anlamına geliyor.
Pretty and smart.
Güzel ve akıllı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]