English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Pretty much

Pretty much traducir turco

8,069 traducción paralela
That your job under Esteban pretty much sucks.
Esteban için çalışman çok berbat.
So she was pretty much wracked with guilt.
Yani suçluluk duygusu ile yıkılmış durumda.
LATIN LOVER NARRATOR : Yep, this is pretty much it.
Evet tam olarak buraya.
You're pretty much eating cardboard there.
Baya kartonu yiyorsun sen.
I became an actor pretty much by accident.
Oyuncu olmam daha ziyade kazara oldu.
But, yeah, the case is pretty much done.
Ama evet, dava kapandı sayılır.
So, pretty much everybody's a suspect.
- Neredeyse herkes şüpheli.
Yeah, pretty much. Oh, yes.
Evet, aşağı yukarı.
Which amount to pretty much the same thing.
Ki ikisi de aşağı yukarı aynıdır.
They're not extinct, because that is pretty much what I saw.
Tükenmiş olamazlar çünkü ben bunu gördüm.
Yeah, you pretty much nailed it. [Laughs]
Evet, bunu bayağı belli ettin.
- Pretty much.
- Hemen hemen.
- It's pretty much all mine now. - Yeah?
- Bu güzelliklerin hepsi benim şimdi.
So she was pretty much already dying when I found her.
Zaten onu bulduğumda ölmek üzereydi.
Looks like our vics were living pretty much off the grid :
Kurbanlarımız çok radar altında yaşıyorlarmış.
I mean that's pretty much it.
Yani aynen öyle görünüyor.
My mama wanted me to be a preacher, but I told her that coaching and preaching is pretty much the same thing.
Annem vaiz olmamı istemişti ama ona koçluğun ve vaizliğin hemen hemen aynı şeyler olduğunu söyledim.
It's pretty much the opposite of putting the past behind you.
Tarihi geride bırakmaya çalıştığını düşünürsek, bu biraz tuhaf bir davet.
Pretty much all of them.
- Hemen hemen hepsini.
Well, I can pretty much guarantee you she's not.
Pek iyi oladığını sana garanti edebilirim.
And I'm pretty much 100 % sure they're gonna write songs about this one, so...
Ve bunun hakkında bir şarkı yazacaklarına % 100 eminim.
Well, I know pretty much all there is to know.
Az çok ne bilinmesi gerekiyorsa o kadarını biliyorum.
I know pretty much all there is to know.
- Bilmem gerekenler hemen hemen bunlar.
I was pretty much unraveling, and you left.
Çok fazla çökmüştüm, sen de gittin.
It was pretty much his idea.
Onun fikri sayılır.
- Pretty much as advertised.
- Reklamlardaki gibi.
Pretty much.
Aynen.
Pretty much for everything.
- Neredeyse her şey için.
And Ronnie has come in here and pretty much helped himself to whatever he pleased.
Ronnie buraya gelip istediği ne varsa alıp gitmişti.
Oxy that Ronnie is pretty much baked on.
Oxy'yi Ronnie kullanıyor.
Office 39 are pretty much the most ruthless covert organisation on the planet.
Büro 39, gezegenimizdeki hemen hemen en acımasız gizli örgüt olarak bilinir.
He pretty much hates me.
- Benden resmen nefret ediyor.
Yeah, pretty much.
Evet, aşağı yukarı öyle.
I think he just pretty much didn't love me as much as he used to or felt...
Sanırım beni artık eskisi kadar sevmiyordu.
Yeah, pretty much.
Evet, neredeyse.
And I can pretty much guarantee we're not gonna run into any stormtroopers down there.
Ve size garanti ederim ki içeride hiçbir fırtına birliği askeriyle karşılaşmayacağız.
You want to take control of an Imperial communications tower, which is pretty much impossible, and then you want to use it to send a message to the people of Lothal?
Sen ele geçirmesi neredeyse imkânsız olan İmparatorluk iletişim kulelerinden birinin kontrolünü ele geçirmek ve sonra da onu Lothal'da yaşayanlara mesaj vermek için mi kullanmak istiyorsun?
Yeah. Yeah, that guy's pretty much my stalker.
Evet, o adam beni takip edip duruyor.
But now he's freelance, and word is he'll pretty much do anything if the price is right, including wet work.
Şimdi bağımsız çalışıyor ve eğer yeterli ücreti verirsen her işi yapar, pis bile olsa.
Yes, pretty much and of course not, I was planning to protest him.
Evet, sayılır ve tabii ki de hayır, onu protesto edecektim.
No, I am God, which pretty much makes me better than you.
Hayır, ben tanrıyım, ki bu beni senden çok daha iyi yapar.
Sorry, Sue, but Sarah McCrosky's pretty much locked for "most spirited."
Üzgünüm Sue, ama Sarah McCrosky "en coşkulu" ödülünü garantiledi.
Uh, I can get you yogurt, cheese. Pretty much anything dairy is at our disposal now.
Şu anda dünyada bulunmayan her şeyi yaparım.
Pretty much the only thing here that's not shiny happy geeky is Anna.
Buradaki yüzünde gülücükler olmayan tek inek Anna gibi.
When I told mine, she pretty much disowned me.
Ben anneme hamile olduğumu söylediğimde beni evlatlıktan reddetti.
I can write pretty much anywhere.
Hemen her yerde yazabiliyorum ben.
He pretty much had international management shut down.
Uluslar arası yönetim bölümünü neredeyse kapatmıştı.
This will pretty much give you a blank slate.
Bu da sana temiz bir sayfa sağlayacak.
Okay, you know what, I'm gonna be honest with. Things have actually been pretty fantastic... since I stopped seeing them so much.
Onları çok sık görmeyi bıraktığımdan beri işlerim harika gidiyor aslında.
Then took off pretty soon after without saying much.
Sonra birden bire çekti gitti.
Used to be too much water to walk down here, but since the Empire started rationing, pretty dry.
Önceden burada çok fazla su olduğundan yürünemezdi fakat İmparatorluk kısıtlama yapmaya başladı başlayalı oldukça kuru.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]