Put it through traducir turco
832 traducción paralela
Put it through as soon as it comes.
Gelir gelmez bana telefonu bağlayın.
Mr. Harris put it through.
- Bay Harris geri koydu.
But when you put it through the latch of a boxcar, you can't open the door from the inside.
Ama sen bir furgonun mandalına dışarıdan onu koyduğunda kapıyı içeriden açamazsın.
Boy, bring that two and a half inch line over here and put it through that window.
Hay Allah, altı santimetrelik hortumu şuraya getirin ve pencereden içeri sokun.
Atlanta, Georgia? Put it through.
Atlanta, Georgia mı?
For you we put it through special.
Size özel yaptık.
If it's from Italy, put it through to the radio phone.
Kendisi İtalya'da, oto telefonundan arayın. Evet.
Then use the radio. Put it through to my office.
O halde telsizi kullan.
Sergeant, get me Berlin on the radio and put it through to the general's office.
Bana telsizden Berlin'i bağla, generalin bürosuna aktar.
It was Class-A security, and scrambled. - I put it through the decoder. - What was it?
Şifreli geldi, kod çözücü kullandım.
It is real, but why should I put it through a test?
Gerçek olduğunu biliyorum, sınamaya ne gerek var?
I want you to put it through right away.
Bunu doğru bir şekilde yapmanı istiyorum.
Yes, put it through.
Tamam, bağlayın.
Put it through. Baltimore.
Tamam, bağlayın.
- When you get me Dietrich, can you put it through to me at Peckem's headquarters?
- Dietrich'i direk Peckem'ın karargahına bağlayabilir misin?
I'll take this thing and put it through the window, and me and Cheswick will go out through the hall, downtown, sit down in a bar, wet our whistles... and watch the ball game.
Bu lanet olasıca şeyi alıp pencereden atacağım. Sonra ben ve Cheswick bahçeden dışarı çıkıp kente gideceğiz, bir barda oturup kafaları çekip maçı seyredeceğiz.
Jesus Christ, just put it through his eyeball, here.
Of Allahım, işte şöyle gözünden geçiriver.
They put it in sacks and carry them through the brambles to their plots.
Çuvallarını toprakla doldurup böğürtlenlik arazinin içinden geçerek tarlalarına ulaşırlar.
- Wish you'd come and put me through it.
- Gelip bana destek olsanız.
We'll tie a sash around it Put a ribbon through it
Çevresine bir kuşak bağlayacağız Buradan bir kurdele geçireceğiz
No, you can put through your road and you can fortify it, but if one white man kills one Indian, that road's gonna come unraveled in your face.
Hayır, yolunuzu yapın ve kalenizi de yapabilirsiniz, ama kızılderililer bir beyaz tarafından öldürülürse, yolunuzu başınıza geçirirler.
You must have the gun filament off before you switch on the projector, Otherwise you're liable to put 4,000 volts through the cathode... And blow it to bits.
Projektörü açmadan önce lamba telini kapamalısınız, aksi takdirde katot 4000 volta maruz kalıp, patlar.
I realize it would be a very ugly business for you, and I regret to have to put you through it, however, I have no choice.
Sizin için çok tatsız bir durum, farkındayım. Sizi bu işe karıştırdığım için üzgünüm... ama başka şansım yok.
My friend, Don, I really put him through it that last day.
Arkadaşım, Don'u, o son gün bu işle görevlendirdim.
It's like being put through a meat grinder.
Kıyma makinasından geçmek gibi.
When Jackie told us he was taking a room with a private family, we automatically put through a check on it.
Jackie bize bir ailenin yanında kalacağını söylediğinde, bunu otomatik olarak kontrolden geçirdik.
Being dark, he didn't notice he'd put his knife through his own coattail, pinioning it to the grave.
Karanlıkta çakıyı kendi mantosuna sapladığını ve mantonun yere çakıldığını fark etmemiş. Sonra kalkmaya çalışmış.
You deserve it, after all you put my poor father through!
Babamı mezara gönderdiğin için de fazlasıyla hak ediyorsun!
Especially since the authorities will be waiting for you at Ketchikan to put you through it again.
Ketchikan'daki makamlarca yeniden sorgulanacağınızı da düşünürsek!
Operator, you put that call through again..... and I will hold the line and wait if it takes all afternoon.
Santral, şu aramayı tekrar yapın bütün öğleden sonra sürse bile hatta bekleyeceğim.
I know this probably sounds stupid to you... but what if we take a record... and we put it on and we play it through the, uh... the...
Biliyorum bu şimdi sana aptalca gelecek ama bir plak alsak da onu çalarken, şeye... şu şeye...
Miss Azir, after all we've been through together, couldn't you find it in your heart to put in a small word on my behalf?
Bayan Azir, birlikte atlattığımız onca şeyden sonra yararıma birkaç kelime söyleme nezaketini gösterebilir misiniz?
I didn't wanna put you through it.
Ben yasını tutuyordum.
Yes. You put it on and you listen through it.
- Bunu kafana takıyorsun ve dinliyorsun.
That's where Ella put her foot through, and I mended it with plywood.
Ella'nın ayağı buraya sıkışmıştı. Ben de kontrplakla tamir ettim.
The M-1 through M-4, remember? "Not entirely successful." That's the way Daystrom put it.
M-1'den M-4'e. "Tümüyle başarılı değil", demişti Daystrom.
Look, matey this parrot wouldn't "voom" if I put 4000 volts through it.
Bak birader bu papağana 4000 volt versem yine de "vınlamaz".
MAKE A SERIES OUT OF IT. NOW, IF YOU WOULD JUST SIGN THERE I'LL PUT THIS THROUGH
Şurayı imzalarsanız kontrat birimine iletirim sizi bir iki yıl içinde ararlar.
It's the joining of two people together through thick and thin... in a union of spiritual goodness, forever and ever... that only God can put asunder.
İki insanın, iyi günde ve kötü günde hastalıkta ve sağlıkta olmak üzere, sadece Tanrı'nın onları ayırabileceği bir birlikteliktir.
And if it ain't exact, somebody's gonna put a bullet right through your head. Now, get!
Eğer hatasız olmazsa, Birisi kafana kurşunu. sıkacak Şimdi getir!
This parrot wouldn't boom if you put 4,000 volts through it.
Bu papağana 4000 volt versen bile hiçbir yere püfleyemez.
Put it straight through to me in that room.
Gelir gelmez oraya bağlayın.
After all I put you through, it's the least... No, no. I have a lunch date.
- Başına bunca bela açtıktan sonra...
Put me through to the Director. It's lnspector Coleman.
Beni yazı işleri müdürüne bağlayın Ben Müfettiş Coleman.
Tell me, sir, when Mr. Tindle "lurched off," as you put it, did he lurch naked? And did he subsequently lurch naked through the streets of the village?
Söyleyin bana, iddia ettiğiniz gibi Bay Tindle "sendeleyerek gittiğinde" çıplak mıydı?
We have that, sir, and we'll put it right through.
- Aldık efendim ve hemen gönderiyoruz.
You put the spool on here and you take the film and thread it down through here.
Buraya makarayı koyun Ve filmi alıp şuraya koyuyorsun.
The only way you'll ever clean it out is to put a bullet through it.
Onu temizlemenin tek yolu bir kurşun sıkmaktır.
Not if it means I got to put you through four weeks of hell wondering whether I'm coming back.
Dört hafta boyunca, geri gelip gelmeyeceğimi merak ederek cehennem azabı çekmene değmez.
It is you that I can see looking into the saloon through the windows at that, as you put it, poor, half-crazed Jacqueline shooting Monsieur Doyle.
Zavallı Jacqueline'in Monsieur Doyle'u vurduğunu gördünüz.
She put Dad through law school and financed the start of his practice so, in a sense, it was like he was her creation.
O... O babamı Hukuk fakültesine göndermiş. Bütün masraflarını o karşılamış.
put it down 1121
put it on me 21
put it up 74
put it back 246
put it in 97
put it out 105
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46
put it on me 21
put it up 74
put it back 246
put it in 97
put it out 105
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46