Put it up traducir turco
3,513 traducción paralela
I mean, did you put it up and forget it was there...?
Yani, asıp sonra unuttunuz mu burada...?
Okay, then put it up.
Tamam, ekrana ver.
Well, when I record myself being equal parts charming and brilliant, and then I put it up on iTunes, and people subscribe, and they follow me.
Tüm cazibe ve mükemmelliğimle sesimi kaydedip iTunes'a yükleyeceğim. Sonra insanlar abonem olup beni takip edecekler.
I put it up for people to see.
İnsanlar baksın diye koymuşum buraya.
Will it get sold if you put it up for sale?
Satılığa çıkarınca ha deyince satabilecek misin?
Well, my mom just said she likes my hair down, so obviously, I put it up.
Annem az önce saçlarımın salık halini sevdiğini söyledi. Tabii ki ben de hemen topladım.
Keep your mouth shut and put up with it.
Çeneni kapat ve tut.
If we brick up the gap, put on a roof, it'll be set forwinter.
Bir briketle kulübe öreriz, üstünü de örttük mü kışa hazır.
You're right, there's nothing so awful you can't put up with it for three months.
Haklısın. 3 ay için katlanılmayacak kadar kötü bir şey olamaz.
But I only have to put up with it for three months!
Ama buna katlanmam gereken sadece 3 ayım var.
But I'd only have to put up with it for three months!
Ama buna katlanmam gereken sadece 3 ayım var.
It's probably because you didn't feel emotionally ready to see it, and yet, you clearly have a need to come to terms with it since you were the one that brought it up the stairs, and put it in plain view so that you would notice it.
Muhtemelen duygusal olarak onu görmeye hazır değildin, ama şimdi, onu alt kattan getirip fark edebileceğin bir noktaya koyduğundan beri, sonunda koşullara ayak uydurmaya ihtiyaç duydun.
Do it, or I put one in his head. Hurry up!
Yapın yoksa kafasına sıkarım.
And she knows I'm the one who put him up to it.
Ve ona bunu yaptıranın ben olduğumu biliyor.
Now, it says here he put up his wine collection as collateral.
Burada yazdığına göre, şarap koleksiyonunu teminat olarak göstermiş.
July 12, 2009, it was boxed up and put on a train.
Bekle. 12 Temmuz 2009'da kutulanıp bir trene yüklendi.
'Cause I put it on the table, and you didn't pull up a chair.
Çünkü ben masaya koymuştum, ve sen kendine sandalye çekmemiştin.
Since you hung up your hat for good it's time you put on your new dancing shoes.
Ununu eleyip eleğini astığına göre yeni dans botlarını giyme vaktin gelmiş.
Now, if someone were to put their hand around that and beat their teammate over the head with it, it'd rip up their palm and leave traces of their blood right there.
Birisi boruyu buradan tutup, takım arkadaşının kafasına vurursa, o kişinin avucu yırtıIır ve tam orada kan izleri kalır.
It would have to be this place they put you up in, eh?
Sizi illa buraya yerleştirmek zorundalar mıydı?
I took one picture of the soldier and the old lady, and I put my cameras down. And I scooped this old lady up in my arms. It was like scooping up some rag doll that had fallen from a child's pram.
O asker ve yaşlı kadının bir fotoğrafını çektim kamerayı indirdim bu yaşlı kadını kollarımla kaptım sanki çocuk arabasından düşen bir oyuncak bebek gibiydi.
I felt I wanted to put my fingers up and say, "You missed it, mate."
Ve parmaklarımı onların üzerine koymak ve "Iskaladın demek" istedim.
And I told my bosses about it, and now they're gonna tear it down, put up some slick new high-rise.
Patronlarıma oradan bahsettim ve şimdi orayı yerle bir edip lüks bir gökdelen yapacaklar.
So, when I was alone, I could put my hand up to it, and it would be like we were holding hands.
Yalnız olduğumda elimi üzerine koyuyordum ve böylece el ele tutuşmuş gibi oluyorduk.
Do not put any pressure on it, or that wound will open up again.
Ciddiyim. Hiçbir şekilde üstüne baskı uygulama yoksa yaran tekrar açılır. Bu biraz zor olacak.
And now he thinks I put you up to it.
Ve şimdi de sizi oraya benim gönderdiğimi sanıyor.
Plus, just the sheer volume of tedious shit you have to put up with just to get a girl to suck your dick, it's, like, forget it.
Ayrıca bir kıza sikini yalatmak için yapacağın onca gereksiz uğraş falan var yani sikerler.
Well, if you wanted it so much, why'd you put it up for auction?
Madem o kadar istiyordun, neden açık artırmaya verdin öyleyse?
I put it in the bag, thought you rung it up already.
Çantaya koydum, çoktan ücretini okuttuğunu düşündüm.
Now he's put obstacles in your path, and, like all this debris after the storm, it's up to you to make clear that path again.
Şimdi yoluna engeller koyuyor tıpkı fırtına sonrası döküntüler gibi yolu tekrar temizlemek sana kalmış bir şey.
You put three, 15, 12 and four, and it comes up "cold."
Üçe, on beşe, on ikiye ve dörde basman gerek. Böylece "Soğuk" yazdık.
Somebody's put him up to it.
Biri kafasına koydu.
If we stand up to James and he goes to the police, it will only put Thomas in prison, which he will not thank you for.
James'e karşı çıkarsak ve o da polise giderse,... Thomas hapse girdiğine pek memnun olmayacaktır.
It's amazing what turns up when you put a name in the system.
Bir ismi sistemde arattığın zaman neler çıkacağını bilemiyorsun.
So when it comes to getting someone arrested, your job is to get the ball up the field before handing it off to someone who's in a position to put it in the end zone.
Bu yüzden sıra birini tutuklamaya geldiğinde, göreviniz fırsatı ele geçirince şüphelinin suçunu kanıtlamaktır.
It means she cannot be put up for adoption.
Yani evlatlık olarak verilemez.
All he's gotta do is just pick it up and just put it in there.
Altı üstü bir kutu alıp koyacak yani.
Put up a beautiful struggle, but I cracked it.
Güzel bir mücadele oldu ama sonunda şifreyi kırdım.
Put it back up---damn it
Lanet olsun!
Put it back up!
Onu geri koy!
I put it on the market and it got snapped up.
Piyasaya koydum ve kapış kapış gitti.
The more I hear about all this a cappella drama, the more I think it's kind of pathetic, but when you're with someone, you put up with the stuff that makes you lose respect for them,
Bu akapella meselesi öğrendikçe daha acınası hâle geliyor. Ama biriyle birlikteyken ona saygını azaltan şeyleri görmezden gelirsin.
He didn't even discuss it with us and put up a big sign like that.
Bize danışmadan böyle büyük bir tabela astı.
I'll put up with it as part of my parental duty, but there is no excuse to be impolite to Serena.
Ebeveyinlik görevimin gerektirdiği kadar katlanırım, ama bu Serena'ya kaba davranmana bahane değil.
it was because of you that I was able to put up with it.
senin sayende, burada kalabildim.
Then we will do it. Put together a crew and send them up there.
Biz bulacağız o zaman.
I would do little shows for her, hang up a bedsheet like it was a curtain, put on a top hat and cape.
Küçük gösteriler yapardım ona. Perdeymiş gibi çarşafı asardım yukarıdan sonra şapka ile pelerin takardım.
But haven't you ever wondered who put us up to it?
Ama bizi kimin görevlendirdiğini hiç merak etmedin mi?
Why do we even put up with it?
Hatta neden buna katlanıyoruz ki?
And we remixed it independently, put it out independently and then EMI picked up the track later once it had become a dance hit across the clubs of Europe.
Daha sonra avrupadaki klüplerde dans hiti olunca Parçayı EMI aldı.
Herrmann put'em up to it.
- Ne? Onları Herrmann göndermiş.
put it down 1121
put it on me 21
put it back 246
put it out 105
put it in 97
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46
put it through 44
put it on me 21
put it back 246
put it out 105
put it in 97
put it away 268
put it in your mouth 17
put it this way 82
put it over there 46
put it through 44