English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ P ] / Put that thing down

Put that thing down traducir turco

168 traducción paralela
Put that thing down and get out of here.
bu şeyi, aşağıya indir ve ortadan kaldır.
Now put that thing down, Seymour, you might hurt yourself.
Şimdi o şeyi yerine koy, Seymour, kendini incitebilirsin.
Put that thing down!
İndir şunu elinden!
Put that thing down!
Bırak onu elinden!
- Blore, put that thing down.
Blore, onu yerine koy.
Put that thing down, huh?
Şu şeyi de aşağı indir.
You can put that thing down now.
Artık onu indirebilirsin.
Boy, you better put that thing down.
Silahı indirsen iyi olur evlat.
Why don't you just put that thing down and come and fold yourself up in my arms and I'll make all this crap go away, like it's never been.
Neden elindekini bırakıp kucağıma gelmiyorsun? Sanki hiç yaşanmamış gibi, tüm bu saçmalıkları unutalım.
Put that thing down!
- Bırak şunu!
Put that thing down!
İndir şu şeyi!
Gus, put that thing down and sit up.
Gus, o şeyi yerine koy da otur.
For God's sake, Oz, put that thing down.
Tanrı aşkına, Oz ; bırak onu.
Seriously, the only way out of here is for you to put that thing down.
Buradan kurtulabilmenin tek yolu, o şeyi indirmen.
- Put that thing down.
İndir o şeyi.
Would you put that thing down and relax?
O şeyi bırakıp rahatlar mısın lütfen?
Put that thing down, before you hurt somebody.
Birini incitmeden kaldır şunu.
Put that thing down.
Bırak o şeyi.
You can put that thing down, Chakotay.
Bu şeyi indirebilirsin Chakotay.
Just put that thing down.
Onu yere bırak.
Put that thing down a while.
Bunu bir süre kenara bırak.
- Put that thing down, Major.
- Onu bırak, Binbaşı.
Put that thing down.
O şeyi indir aşağı.
- You put that thing down. - We came by to see Sonny.
Onu kaldır.
Put that thing down.
- Burada buluşmak istedi.
Now put that thing down, and I'll untie you.
Elindekini bırak ben de seni çözeyim.
Put that thing down!
O şeyi yere koy!
- Put that thing down, boy You have no idea -
- İndir silahı evlat. Hiçbir fikrin yok...
Now! - Put that thing down, boy.
- İndir silahı evlat.
Jane, put that thing down and help me look.
Jane o şeyi bir kenara koy ve etrafa bakın lşte, Kitcie kitcie.
Put that thing down.
Kapat şu şeyi.
Father, please put that horrid thing down and listen.
Baba, lütfen şu şeyi bırak ve beni dinle.
Put that thing down!
Bırak onu!
I was saying to the wife, we did the right thing having him put down like that.
Karısına, ona yaptığımızın doğru olduğunu söylüyordum. - Ne?
Put that goddamn thing down before you hurt somebody with it.
Birisine zarar vermeden şu lanet silahı indir!
Put that thing in your pocket and sit down!
Hemen o şeyi cebine koy ve yerine otur!
We came down to the studio and thought we'd put together a little thing... that you could take along with you on your trip.
Sizin için stüdyoya indik ve bu uzun yolculuğunuzda dinleyebileceğiniz bir şeyler hazırlayalım dedik.
If you're not going to buy that thing put it down, or I'll blow your heads off!
Eğer satın almayacaksan yerine koy, veya kafanı uçururum!
Now, that might seem like a very easy thing to do but I can assure you... okay, put them down now,
Yapması çok basit gibi görünebilir.
- Put that thing down!
- İndir şu şeyi aşağı!
Tell him if he doesn't put that thing away, I'll rip it off and shove it down his fuckin'throat!
Söyle ona şunu derhal içeri soksun, - Ne? Ne?
Put that damn thing down!
O lanet şeyi indir!
Put that thing down.
İndir şu şeyi.
That was a wrong thing to do, just having your dog put down like that. Yeah.
Köpeği uyutturması çok kötü olmuş, bunu söyleyebilirim.
But first, could you put down that really sharp thing?
Ama önce o keskin şeyi bırakır mısın?
- Get away! - Put that fucking thing down before I ram it through your fucking skull!
Şu şeyi bir tarafına sokmadan yere bırak!
He caught me in the bathroom and I did that thing where I put my hands down fast and he said, "What are you doing there?" But really Norwegian fishermen have used hand cream for centuries.
Beni banyoda yakaladı.. ... ve bende ellerimi hızlıca nereye koyacağımı bilemedim ve dedi ki, "Orda ne yapıyorsun?" Ama gerçekten Norveçli balıkçılar yüzyıllardır el kremi kullanıyorlar.
Put that damn thing down.
Nasılsın?
I want that thing put down.
Bu şeyi susturmanı istiyorum.
Your whole slumming thing, you staying uptown in that hellhole, when you could be living down here with me, I've put up with it, I have.
Senin bu serserilik halin orada bir delikte yaşaman ki burada benimle [br] yaşıyor olabilirdin. Hepsine dayandım değil mi?
- Put that thing down, man. - Mike, Moon's not here.
İndir o şeyi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]