English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ R ] / Reel it in

Reel it in traducir turco

109 traducción paralela
I can hardly reel it in.
Zar zor sarıyorum oltayı.
Reel it in!
Sudan çıkarıyorum!
Reel it in.
Çek.
Let's reel it in and see what we won.
Şimdi sakin olalım ve ne kazanmışız görelim.
- Reel it in!
- Çek!
First you must choose the right bait then you must know when to reel it in.
Önce, doğru yemi seçmeli... sonra da ne zaman çekeceğini bilmelisin.
Reel it in, honey.
Oltanı topla, tatlım.
Just reel it in.
- Oltanı topla.
Reel it in, reel it in a little.
Makarayı sar, biraz sar.
Honey, reel it in.
Oltaya asıl tatlım.
Reel it in.
Geri dön.
Reel it in.
Hadi çek.
It took us two hours to reel it in.
- Duke şimdi nerede?
Now reel it in quick. The lure will sink. There you go.
Şimdi çevirmeye başla.
- Reel it in, come on!
- Misinayı sar JJ.
- Reel it in.
Ağı getir.
- Reel it in, Queer Eye.
Kendine sakla, Labunya.
- Roger... Could we reel it in a couple of hundred yards?
Roger, homoseksüel değilmiş gibi davranmaya çalışamaz mıyız?
Boz, reel it in.
Hazır olun!
You know what you have when you reel it in?
Sonunda sandala çektiğinde elinde nasıl bir balık olacak?
You reel it in for me and it's "Howdy, partner."
Sen o balığı güzelce yakala ve ardından "hoş geldin, ortak".
I've been faking it. One time I lied and I bought a fish at a store but this is the first time I have ever caught a fish and you're going to help me reel it in!
Bir keresinde yalan söyledim ve balıkçıdan bir balık aldım ama ilk defa balık yakalıyorum ve gerçeğe dönüştürmeme yardımcı olacaksın!
Reel it in, for God's sake.
Tanrı aşkına, şunu içeri sok be!
Reel it in! Take it clockwise!
Saat yönünde dönder!
Come on! Reel it in!
Makarayı sar!
Here. Now reel it in.
Şimdi daha hızlı sar.
- When you start giving communion, Tim, with shots of Jager, it's time to reel it in.
- İnsanlara içkiyle yol göstermeye başladığın an, durulma zamanı gelmiş demektir.
That's when you've got to reel it in.
Artık durulma zamanıdır.
That's when you know as a priest, reel it in.
İşte o an, bilirsin işte rahip için durulma vaktidir.
Do some bass fishing! Then reel it in!
Aklınızda yapın bari.
All right, reel it in and then set it down.
Öyleyse makarayı sar sonra da yere bırak.
Reel it in.
Makarayı çevir.
But I think you may want to reel it in there, zoey.
Bir tane buldum. Tutkal orada.
Jules, reel it in. Don't get all weird and poignant.
Jules, yavaşça hazmet, garip ve dokunaklı havalara girme.
- I know you love Demetri, but I think you may want to reel it in there, Zoey.
- Demetri'yi sevdiğini biliyorum ama olayın evveliyatını düşünsen iyi edersin, Zoey.
See if you can reel it in.
Eğer içeri bunu reel eğer bak
Reel it in slow. I know how to do it, man.
Yavaş ol.
Uh... Pull it up and reel him in. Good.
Uh... yukarı çek ve içeri sar, iyi.
However, in that brief period of time before being discovered he managed to hide the reel so ingeniously that the secret police, with every resource at their disposal, have still not been able to find it, despite the limited area they had to search.
Aslında durumu özetlemek gerekirse nasıl bir ustalıkla bobini saklamayı başardıysa gizli polis dahil ülkenin tüm yetkili birimleri hala yerini tespit edememelerine karşın sınırlı bir bölgede aramaya devam ediyorlar.
I dared not open it... for fear that it would cause me to reel in dazed ecstasy... and forget the grave responsibilities of my position.
Zevkten serseme çevirip görevimin getirdiği ağır sorumlulukları unutturacağı korkusu ile mektubu açmama cüretini gösterdim.
He takes a nickel and puts it in the reel, down by the end.
Bir bozuk para alıyormuş ve onu makarada sona yakın bir yere koyuyormuş.
But when you play this reel back, it skips... from the end of the previous phone call... to the point where your secretary tells you... that Mr. Stafford is on the phone... but in between there's a splice mark.
Çelişkiyi görebiliyorsun. Sen inanılmaz birisin. Gerçekten inanılmaz.
Reel in. Reel it.
Gerçekten yavaş, çek biraz, biraz daha.
They say, that Merlin's master Blaise once wrote a reel so beguiling that it would charm the coins from the pockets of anyone who heard it.
Diyorlar ki, Merlin'in efendisi Blaise vaktiyle öyle aldatıcı bir dans müziği yazmış ki duyan herkesin ceplerindeki paralar cezbe geliyorlarmış.
Somewhere in the sands of the desert a shape with lion body and the head of a man, a gaze blank and pitiless as the sun, is moving its slow thighs, while all about it reel shadows of the indignant desert birds.
Çölün kumları arasında bir yerde aslan gözdeli ve insan başlı bir karartı Bakışları güneşler gibi boş ve amansız Kalçaları ağır ağır deviniyor, kızgın çöl kuşları etrafında döneniyor.
Slow down. Reel it back in. - Reel it
Harikasın.
- Reel it back in!
- Teşekkürler.
It was at Jean-Louis Ducarme's, in a small box, that a single sound reel was found.
Jean-Louis Ducarme'ın evinde, küçük bir karton kutunun içinde yalnızca ses kayıtlarını içeren bir bobin bulundu.
It's kind of like a highlight reel that I can use to show the company in Los Angeles that I can actually do this job.
Los Angeles'taki şirkete, bu işi gerçekten yapabileceğimi göstermek için hazırlamam gereken kendimi tanıtma kampanyası gibi bir şey.
Throw in that rod and reel too and we can do it.
şu tabanca ve bobini de atarım, anlaşırız.
After all, my father reasoned... she did cause his six-pound tippet to snap... and he had spent all that time tiring the fish out... making it easy for Ma to just reel him in.
Sonuçta babam düşünmüş ki onun üç kiloluk oltası yüzünden geçen o zaman boyunca o balığı yormuştu ve annem de bu yüzden kolayca yakalamıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]