Some time traducir turco
22,519 traducción paralela
Your plan was elaborate and quite some time in the making, so it's hard to believe there isn't some evidence to be found.
Planın dikkatle hazırlanmıştı ve hazırlanması da zamanını aldı bu yüzden kanıt bulunamayacağına inanmak oldukça güç.
No, but we still have some time before the portal even opens.
Yok ama geçidin açılmasına hâlâ zaman var.
And have been for some time.
- Uzun süre önce.
It's been some time now.
Epey zaman oldu.
Has been quite some time since we've seen one another.
Birbirimizi görmeyeli çok olmuştu.
They're checking... it'll take some time.
Kontrol ediyorlar... biraz zaman alacak.
I'm sure you're right. But at least we've bought ourselves some time to find them.
Eminim haklısınız ama en azından biraz zaman kazandık.
Mrs. Brewer spent some time stumbling around out here.
Bayan Brewer buralarda tökezlemiş.
Promise me you'll take some time.
Biraz izin yapacağına söz ver.
I'm sure she'll come around, it'll just take some time.
Eminim o da kendine gelecektik. Bu sadece biraz zaman alacak.
Why don't I spend some time with the research this evening, try to come up with the potential protocol for multiple orgasms and then we can start with Miss Jackson tomorrow?
Ben bu akşamı bu araştırmayla geçireyim çoklu orgazm için potansiyel protokolü bulayım sonra da yarın Bayan Jackson ile başlayalım, olur mu?
She only needed some time to sort things out, right?
Sadece olayları düşünebilmesi için biraz zamana ihtiyaç duyduğunu sanmıştım?
He just needs some time.
Sadece biraz zamana ihtiyacı var.
Don't think I won't do it. I've been wanting another Asian in the mix for some time.
Bir süredir Mix'teki Asyalıyı bekliyordum.
Give me some time to do some due diligence on Gilbert.
Gilbert'la ilgili daha derin araştırma yapmam için bana biraz zaman ver.
To buy himself some time.
Biraz zaman kazanmaya.
You got some time?
Biraz vaktin var mı?
Now, we saw Alice in Elmwood Forest some time around midday.
Alice'i Elmwood Ormanı'nda öğle vakti civarında gördük.
♪ I just need some time to think ♪
# Tek ihtiyacım düşünmek için biraz vakit #
When some time passes and you realize you've given away all of your stuff, you're going to track down and kill Marie Kondo.
Zaman geçince ve özenle seçtiğin her eşyanı başkasına verdiğini fark edince Marie Kondo'nun peşine düşüp onu öldüreceksin.
- You got some time left.
- Daha biraz vaktin var.
Come, come, we have some time.
Gelin, biraz vaktimiz var.
Let me save you some time.
Boşuna yorulmayın.
Maybe you should take some time.
Belki biraz ara vermelisin.
I've not been "exclusive" for quite some time.
Uzunca bir zamandır, nasıl desem "özel" hissetmedim.
We'd been asking ourselves for some time what Dr. Bader was doing in the bunker that night.
Uzun süredir kendimize, Dr. Bader'ın o gece orda ne yaptığını sorup duruyoruz.
Let's do lunch some time.
Bir ara öğle yemeği yiyelim.
We need to buy some time, so that they forget about it.
Bu olayı unutmaları için, biraz zamana ihtiyacımız var.
Give it some time.
Biraz zaman tanı.
give us some more time... two... It's okay, just-just give...
- Tamam, sadece bize...
I was so happy to wake up in my bunker and not some alien mother ship, but also, same time, a little bummed it didn't happen.
Uzay gemisi yerine bodrumumda uyandığım için çok mutluyum ama aynı zamanda biraz da hayal kırıklığına uğradım.
♪ In desperate need of some Tucker time ♪ Ayyy!
# Tucker zamanına nasıl da var ihtiyacım #
Maybe it's time for you to throw yourself on the mercy of the court, but, first let the court put some lipstick on.
Belki artık yargının merhametine sığınma vaktin gelmiştir ama tabii yargı önce bir rujunu sürsün.
I was playing football, at the top of my game, and then... Dad called and said he needed some help at home, so I, uh, decided it was time to be MVP of life and not just football.
Futbol oynuyordum, en formumda dönemimdeydim ama sonra... babam aradı ve evde yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi, sonra ben de futbol yerine hayatın en değerli oyuncusu olmaya karar verdim.
We'll laugh about it some other time.
Başka bir zaman bakıp bakıp güleriz.
I'm gonna be late opening up the shop, and I'm gonna risk the wrath of a bunch of uber nerds to spend some more time with you.
Dükkanı açmaya geç kalacağım ve seninle biraz daha zaman geçirmek için birkaç ineğin öfkesini göze alıyorum.
Are you in? I've got some time.
- Biraz vaktim var.
Yeah, and while you're there, opening up an account, I can get some quality time alone with her.
Ve sen orada hesap açarken ben de onunla bir güzel yalnız zaman geçiririm.
I've been talking to this producer guy, and I'm renting some studio time, so she can record her second album.
Bir tane yapımcıyla görüştüm, kayıt için stüdyo kiralayacağım böylece ikinci albümünü yapabilecek.
Give me some sense of what it was like in the lab at that time.
Virüsü bulduğunuz anda laboratuvardaki ortam nasıldı?
I'm trying to make some... Brenda, I don't have much time.
- Kendine dikkat et, olur mu?
I'm not saying that I have a solution, but I think I have something that can buy us some time.
Malım bitti.
It just buys us some more time. It won't have to come to that.
En azından elinde mal varmış diyecekler.
There's gonna be some recovery time.
İyileşme dönemin olacak.
Oh, maybe next time I can make you some Camarones Veracruzanos.
Belki bir dahaki sefere sana Camarones Veracruzanos yapabilirim.
Some things take a little time.
Bazı şeyler zaman alır.
And now every time I turn around, you guys are in some kind of turf war.
Arkamı her döndüğümde, sidik yarışına giriyorsunuz sanki.
Maybe we can do this again some other time.
Belki tekrar görüşebiliriz.
You can pay some other time.
Başka zaman ödeyebilirsiniz.
Well, that got confusing last time since some of the wives drove their husbands.
Çünkü en son seferde bazı kadınlar kocalarını götürünce kafa karıştırıcı olmuştu.
It's a good time to do some thinking.
Biraz düşünmek için iyi bir vakit.
some time ago 41
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time to eat 55
time's up 595
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times before 18
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times a day 121
times over 33
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
times before 18
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times a day 121
times over 33