Such a gentleman traducir turco
197 traducción paralela
- She really has only one eye. - Such a gentleman!
Ne kibar bir bey!
Such a gentleman!
Çok kibar biriydi!
Such a gentleman!
Ne beyefendi adam.
One thing I love about Bob Neary, he's such a gentleman.
Bob Neary'de sevdiğim şey beyefendi biri olması.
It might've ended up in a real hair-pulling contest... if it hadn't been for Mr. Nash. But... Such a gentleman.
Bu Mr.Nash için gerçek bir saç çekme yarışı olsaydı sona erdirirdi fakat o bir centilmendi.
- I mean is that you're such a gentleman.
- Değil mi? - Siz tam bir centilmensiniz.
Can't such a gentleman decide?
Peki bu hoş bey? Karar veremedi mi acaba?
He was such a gentleman.
O beyefendi biriydi.
I thought he was such a gentleman but I don't call that very polite.
Bir centilmen olduğunu düşünmüştüm ama pek kibar davranmadı.
The admiration of such a gentleman like you makes me undoubtedly proud.
- Teşekkür ederim. Soylu bir adamın hayranlığı beni gururlandırdı.
You're always such a gentleman.
Hep bir centilmendin.
- He was always such a gentleman.
- Hep bir beyefendi gibi davranıyordu.
You're such a gentleman.
Tam bir centilmensiniz.
He's such a gentleman.
O bir beyefendi.
Thank you for being such a gentleman.
Centilmenliğin için sağ ol.
Such a gentleman!
Öyle centilmen.
She cannot be so much without true judgment... having so swift and excellent a wit as she is prized to have... to refuse such a gentleman as Signior Benedick.
O kadar da mantıksız olamaz. Eğer zekası, denildiği kadar kıvrak ve mükemmelse, Sinyor Benedick gibi seçkin bir beyefendiyi reddedemez.
It would have been a poetic experience... if I weren't such a gentleman, which I am.
Bir beyefendi olmasaydım çok şiirsel olurdu.
George, you are such a gentleman.
George, gerçek bir centilmensin.
Such a gentleman.
Bir beyefendi.
Such a gentleman.
Ne kibarsınız.
Are you always such a gentleman?
Her zaman böyle kibar mısınız?
- Okay. - Such a gentleman. Thank you.
Ne kadar da centilmen.
- Tomas, you're such a gentleman. - Hey.
Tomas ne kadar centilmensin.
You're such a gentleman, Arnie.
Çok naziksin, Arnie.
Calm down, Dixon, Ј8 is nothing for such a man... a skilled physician, a gentleman, and a scholar.
Sakin ol, Dixon, £ 8 böyle bir adam için hiçbir şey eğitimli bir doktor, bir beyefendi ve bir bilim adamı.
You're such a fine and kind gentleman.
Çok nazik ve kibar bir beyefendisiniz.
"A nice, fine gentleman like yourself, sir wouldn't be knowing such a person." No.
"Sizin gibi kibar ve nazik bir beyefendi, böyle birini tanımazdı." Hayır.
He was such a lonely, old gentleman.
Çok yalnız, yaşlı bir beydi.
Such a modest gentleman
Ne çekingen bir adam.
But a gentleman wouldn't look twice at such a picture.
Fakat bir centilmen böyle bir resme iki kere bakmaz.
Mr. Adams had been such a nice gentleman.
Bay Adams çok nazik bir beyefendiymiş.
And it's a pity he didn't succeed... he was such a charming gentleman.
Başaramaması çok yazık böylesine çekici bir beyefendinin.
Don't it make you boys feel kinda dirty to look at such a handsome gentleman all dressed up in a fancy suit?
Böyle süslü bir takım giymiş yakışıklı bir beyefendiye bakınca kendinizi pis hissetmediniz mi çocuklar?
But your friend was such a nice gentleman, I couldn't.
Ama arkadaşınız öyle iyi bir beyefendiydi ki, yakamadım.
Well... being such a perfect gentleman and all, it's not very flattering.
Yani... Ardaşlığımızı tehlikeye sokacak hiç bir şey yapmak istemiyorum.
Oh, you've such lovely hands like a gentleman.
Oh, bir beyefendi gibi ellerin var.
From Master Yan, he is such a generous gentleman
Yan Efendiden, o çok cömert biri
Such behaviour is most unbecoming to a lovely gentleman.
Bir centilmen asla o şekilde davranmaz.
To show such gratitude you are indeed a gentleman
Borcuna bu kadar sadık... bir beyfendi gerçekten çok zor bulunur!
Understandable in a great gentleman such as you...
Sizin gibi kibar bir bey için anlaşılabilir bir şey...
Gentleman, it does my heart good to see the various races getting together in such a spirit of cooperation.
Baylar, böyle farklı ırktan insanların, bu kadar güzel bir işbirliği ruhuyla bir araya gelmesi beni mutlu ediyor. Evet.
Very likely they've never seen a man with such good manners. So like a gentleman.
Böylesine nazik olan bir adamı daha önce hayatlarında görmedilerse şaşmam.
When she comes to such a party as she can come to, she brings one particular Italian gentleman
Gelebileceği türden bir partiye geldiğinde, yanında bir İtalyan beyle geliyor.
In such a manner, and to such an extent no gentleman can willingly suffer without demanding satisfaction however much time intervenes.
Hem de öyle bir şekilde ve o derecede ki, bir centilmen bu acıya göğüs germişse... mutlaka onurunu temizlemesi gerekir. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin.
with such a polished gentleman...
böyle kibarlık gösteren bir beyfendi...
A gentleman is such a standby.
Bir beyefendi çok iyi bir destektir.
I'm sure some of her gentleman friends would be willing to oblige such a pretty woman with a loan.
Arkadaşlarından bazıları, onun gibi güzel bir kadına borç vermeyi kabul eder.
I would love to keep it to remind me of such a clever French gentleman.
Bu zeki Fransız beyefendisini hatırlatması için kutuyu saklamak istiyorum.
We have always room for a gentleman such as yourself.
Sizin gibi beyefendiler için her zaman boş odamız vardır.
It is a great pleasure to see our missus take up with a gentleman such as you.
Hanımefendinin yanında sizin gibi bir beyin olmasına sevindik.
such a shame 83
such a waste 37
such a pity 30
such a pleasure 18
such as it is 39
such a good boy 21
such as 496
such a 33
such as what 21
such as yourself 24
such a waste 37
such a pity 30
such a pleasure 18
such as it is 39
such a good boy 21
such as 496
such a 33
such as what 21
such as yourself 24