English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The airport

The airport traducir turco

7,636 traducción paralela
And deliver his weapon to the airport.
- Ve silahını havaalanına götürmek.
City roads are bad enough- - forget about getting to the airport.
Havaalanına ulaşmayı unut.
Bishop's photos from the airport.
Bishop'ın havaalanından yolladığı fotoğraflar.
We went to the airport, we took off all our clothes for security just so I can come out here, have my brain scrambled by papa Kai, who by the way can disappear into thin air...
Kai'nin görünmez olabilen babası beynimi kemirsin diye havaalanına gidip güvenlik kontrolü için soyunduk.
All right guys, I got a call in Beverly Hills that needs to go to the airport.
Pekala çoçuklar, Beverly Hills hava alanına gitmek isteyen bir müşteri var.
I'm picking up my kid at the airport.
Kızımı havaalanından alacağım.
he doesn't go to the airport, and he once drove some of Maroon 5...
Havaalanına gitmiyor ve Maroon 5 grubunun bir kısmı binmiş arabasına.
The DEA is taking him straight from the airport to the courthouse for initial arraignment.
Dava tebliği için narkotik onu havaalanından doğruca adliyeye getirecek.
Now, when you're picking up guys from the airport or hotels, you just talk up the club.
Şimdi, sen hava alanında veya otellerden adamları seçiyorken, adamlarla klüb hakkında konuş.
Why did I agree to ride to the airport with everyone?
Neden havalimanina birlikte gitmeyi kabul ettim ki?
- Let's go to the airport!
- Hadi havalimanina!
Mm, the nicest thing I ever did for an ex is give him a ride to the airport.
Eski bir sevgilim için yaptigim en iyi sey onu havalimanina birakmakti.
I was told transportation took him straight from the set to the airport.
Ben de setteki ulaşım görevlisine onu havaalanına götürmesini söyledim.
We talked to the driver who took Lance to the airport.
- Lance'i havaalanına götüren şoförle konuştuk.
And he'll get a car and he'll transport you to the airport.
Araba bulup size havalimanına götürecek.
Your grandmother got arrested at the airport carrying a bag of my weed.
Anneannen bir çanta dolusu benim otumu taşırken havaalanında tutuklandı.
I was going to do a parade from the airport to here.
Havaalanından buraya kadar geçit töreni düzenleyecektim.
- Get someone at the airport.
Hava alanlarını tutmamız gerek.
Well, yeah, but I just... - it was in the airport.
- Biliyorum, ama havaalanından geçirmezlerdi.
If you guys are lookin'for a lift to the airport, hop in with me.
Havaalanına gidecekseniz benimle gelin.
My parents left for tampa this afternoon, and I stayed at the airport an extra two hours watching people walk back and forth with their luggage in tow.
Ailem bu öğlen Tampa'ya uçtu ve ben havaalanında, insanların bavullarıyla birlikte dönüp dolaşmasını izleyerek fazladan iki saat daha kaldım.
Could you drive us to the airport this afternoon?
Bizi akşama doğru havaalanına bırakır mısın?
Wait, Dad, I thought we were going to the airport.
Bir saniye baba, havaalanına gidiyorduk hani?
I gotta go pick up my wife's ex at the airport.
Ben gitmeliyim Havaalanında eşimin eski pick up.
I already met you at the airport.
Zaten havaalanında bir araya geldi.
All right, that was me at the airport.
Havaalanında bendim tamam.
So you can understand why I panicked at the airport.
Yani anlayabiliyorum neden havaalanında panikledim.
They just opened the airport in Providence, he's on his way there now.
Providence'daki havaalanını yeni açmışlar, yoldaymış şu anda.
Go to the airport and buy two tickets.
Havaalanına git ve iki bilet al.
This has been one of the most innovative movies I have ever done and I told this guy right here, when I first met him at the airport...
Hayatımda yaptığım en yenilikçi filmlerden birisiydi. Buradaki adamla hava alanında tanıştığımda dedim ki...
The second guy in from the airport.
Hava alanından ikinci adam.
I'm takin'you to the airport.
Seni havaalanına götürüyorum.
I decided I will go directly to the airport.
- Doğruca havaalanına geçmeye karar verdim.
Anyway, thanks for taking me to the airport.
- Beni bıraktığın için teşekkürler.
Get two on the bus station and a few at the airport.
İki adamı otobüs durağına, birazını da havaalanına koyun.
The ride from the airport is just sad.
Havalimanından yolculuk sadece üzücüydü.
The first thing I remember is waking up in the airport.
Hatırladığım ilk şey, havaalanında uyanmak.
CCTV picked her up at the airport in Casablanca.
Kazablanka'daki bir havaalanında güvenlik kamerasına yakalanmış.
- Take her to the airport.
- Hava alanına götür onu.
Who did you go to the airport to pick?
Hava alanından kimi aldın?
We'll drop you on the way to the airport.
Seni de havaalanına giderken indiririz.
But someone has to drive us to the airport.
Birinin bizi havaalanına götürmesi gerek.
Tomorrow we will go home, and on the way to the airport, we will stop to pay our respects at the Holocaust Memorial.
Yarın eve döneceğiz ve havaalanına giderken yolda durup soykırım anıtına saygılarımızı sunacağız.
Randy... we must go to the airport now.
- Randy, artık havaalanına gitmeliyiz.
I saw you at the airport, didn't I?
Sizi havaalanında görmüştüm, değil mi?
I'll be brief, as I just came straight from the airport.
Kısa keseceğim. Uçaktan indiğim gibi buraya geldim.
I picked them up myself at the airport.
Onları havaalanından kendim aldım.
She gets put in the back of a car, asleep ..and she wakes up at the airport and gets put on a private jet.
Uyurken bir arabanın arkasına konulur gözlerini bir havaalanında açar ve özel bir jete bindirilir.
But security at the airport won't let us access their surveillance. Yeah.
Evet.
Gets you into any airport club in the world... minus New Zealand.
Seni dünyadaki tüm havalimani kulüplerine sokar, Yeni Zellanda hariç.
- Em, we got a problem at the airport.
- Havaalanında da sorun var zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]