The battery traducir turco
1,812 traducción paralela
For now, we have to be careful not to leave them on the plate for too long, or it fries the battery, but... not bad, huh?
Şimdilik, biraz dikkat etmemiz gerekiyor, plaka üzerinde fazla kalırlarsa, pilleri öldürüyor, yine de fena değil, ha?
Is the battery charged?
Pili dolu mu?
- The battery is empty.
- Niye? - Şarjım bitti.
Hi. Your cell phone isn't working, and I tried calling, but... The battery died.
Selam, seni aramaya çalıştım ama cep telefonun çalışmıyor.
It's not the battery.
Akü sağlam.
It'll be back, and... the battery's pretty much dead.
Geri dönecek ve akü de nerdeyse bitti.
But isn't the battery almost dead?
Akü neredeyse bitmemiş miydi?
The battery's gone.
Akü gitti.
Because the charger works without the battery.
Çünkü şarj aleti pil olmadan çalışır.
If the battery dies, you become weak.
Akü biterse güçsüz kalırsın.
And I see that the battery case is loose, so I open it.
Pilin olduğu bölüm gevşemiş, ben de açtım.
The short version... The headaches mean you've finally sparked the battery.
Kısaca baş ağrıları sonunda bataryanı harekete geçirdin demek oluyor.
The battery wasn't generating enough power.
Akü yeterince güç üretemiyor.
Must be the battery.
Şarjı bitmiş olmalı.
My last boyfriend told me his dad invented the battery.
Lütfen. Son erkek arkadaşım bana pilleri babasının bulduğunu söyledi.
Not the battery!
Şarj bitiyor!
Oh, no! The battery!
Olamaz, şarjım bitiyor.
oh, i had to change the battery, so we took a little break.
Pilleri değiştirmem gerekti. Bu yüzden küçük bir ara verdik.
Well, garcia was able To find the battery charge, But it was expunged, So who knows?
Garcia darp suçlamasını buldu ama kayıt silinmiş, o yüzden kim bilir?
And the battery was dead.
Pili bitmişti.
The battery was dead.
Pili bitmişti.
But as long as I didn't let the battery drawer get empty, she was one happy shiksa.
Ama ben pil çekmecesini dolu tuttuğum müddetçe mutlu bir kadın * oluyordu.
The battery in his tracking device died.
Takip cihazının pilleri bitti.
- The battery?
- Piller mi?
See anything on the battery?
Aküde bir şey var mı?
And the battery against the officer?
Ya polis memuruna saldırı?
The battery must be dead.
Pilleri bitmiştir.
And the ignition source was this battery.
Ateşleme kaynağı da bu pildi.
Does the secret service investigate every case - of battery among college students? - Nope.
Gizli Servis, üniversite öğrencileri arasındaki bütün kötü muameleleri araştırıyor mu?
That is of course with the exception of what scientists call the Baghdad battery.
tabi bilim adamlarının Bağdat pili olarak adlandırdıkları şeyi hariç tutmamız lazım.
The Baghdad battery was discovered in Ancient Iraq.
Bağdat pili antik Irak'da keşfedilmişti.
So they look at this Baghdad battery and those * dozen of them that and found in Iraq. And the only mainstream theory is that they were using it for electroplating jewelry.
Irakta bir düzinesi bulunan bu Bağdat pili göz önüne alındığında, sadece mücevheratı galvanize etmek için kullanıldığını söyleyen teori genel kabul görmektedir.
Jason Martel and Giorgio Tsoukalos, demonstrated just how the Baghdad battery could generate electricity.
Jason Martel ve Giorgio Tsoukalos, Bağdat pilinin nasıl elektrik üretebileceğini göstermek için modern aletler kullanarak bir maket yaptılar.
But while some see the Baghdad battery as evidence that man was spark on by extraterrestrial wisdom, others look at it and simply say : "So what?"
Fakat bazıları Bağdat pilini insanın dünyadışı bilgelikten aldığı kıvılcımın kanıtı olarak görürken, diğerleri ona bakıyorlar ve basitçe diyorlar ki :
You can take some ancient technology like the Baghdad battery which probably was used for something like metal plating and wich you just mix chemicals and enhance the chemical reactions to they were using for this reason, and we can take and put a voltmeter and go "Oh look, we're able to get a reading out of it!"
Muhtemelen metal kaplamak gibi bir şey için ya da sadece kimyasalları karıştırmak ve kimyasal reaksiyonlar geliştirmek için kullanılan Bağdat pili gibi bir takım eski teknolojileri alabilir ve onu bir voltmetreye bağlayıp "Oh bakın, görüyor musunuz bir takım değerler alabiliyoruz" diyebilirsiniz.
It uses the body like a big battery, heightening and redirecting the host's natural electrical impulses.
Vücudu büyük bir pil gibi kullanıyor konukçunun doğal elektriksel iletilerini yükselterek yöneltiyor.
Until the battery I drained and the barbs retract.
Ta ki pil tükenip kancalar geri çekilene kadar.
I heard you can attach them to a car battery, spark it up, and get... torture just gets you the fastest lie to make the pain stop.
Arabanın aküsüne bağlayabildiğini duymuştum. Ateşle ve... İşkence, acı çekmeyi durdurmak için daha hızlı yalan söylemeyi sağlar.
Why does he suffer this rude knave now to knock him about the sconce with a dirty shovel, and will not tell him of his action of battery?
Nasıl katlanır bu kaba herifin tepesine, çamurlu küreği indirmesine? Neden bir dava açmıyor hemen?
She was on her cell phone the whole night until her battery ran out.
Gece boyunca şarjı bitene kadar cep telefonuylaydı.
Well, the only person we believe who can corroborate the rape victim's story was using a cell phone that night, and we're thinking she used the bathroom phone when her battery ran out.
Tecavüz mağdurunun anlattıklarını teyit edebilecek tek kişi o gece cep telefonunu kullanıyordu. Şarjı bitince de banyodaki telefonu kullandığını düşünüyoruz.
I know it sounds scary, but it's a minimal amount.The tracking device must haveused an old pacemaker battery.
Korkutucu göründüğünü biliyorum ama çok az miktarda. Takip cihazında eski bir kalp pili kullanılmış olmalı.
The car has a battery-power-only mode.
Araba elektrikli olduğundan,
They surprised me with a new scene when I got to the set last night - battery acid sprays out of my car engine.
Dün gece sette yeni bir sahne çekimi çıkardılar. Arabamın motorundan akü asidi sıçrıyor yüzüme.
We looked over all the surveillance footage from Battery Park where we found our vic's phone, but because of all the tourists down there all we got were crowd shots.
- Kurbanın telefonunu bulduğumuz Battery Park'ta ki tüm kamera kayıtlarını inceledik, ama orada bulunan tüm turistler yüzünden elimizde sadece kalabalığın fotoğrafları var.
- Exactly, yes. The problem is, storing battery sludge can be quite expensive.
Sorun şu ki pil atıklarının saklanması biraz pahalı.
According to New York Recycle, they ship their battery sludge up to the recycling plant in Paramus.
New York Recycle, pil atıklarını Paramus'taki geri dönüşüm merkezine gemiyle yolluyormuş.
That morning, Walsh put a new battery in the caddie's phone.
O sabah Walsh yardımcısının telefonuna yeni bir pil koydu.
If the new battery is still inside it, it would have Walsh's fingerprints all over it.
Üzerinde Walsh'ın parmak izleri olmalı.
Between his lame accent and the go-cart battery... Golf cart.
Kıçı kırık aksanıyla go kart aküsü varken- -
Battery on one end, explosives on the other.
Batarya sonda, patlayıcılar başka yerde.
the battery's dead 30
battery 85
battery's dead 19
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
battery 85
battery's dead 19
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the ball 71
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51