The house is empty traducir turco
129 traducción paralela
If the house is empty again....
Salon yine boş olursa...
So the house is empty and at your service.
Yani ev boş ve hizmetinize hazır.
The house is empty.
Ev boş.
So, you see, the house is empty.
Senin anlayacağın evde kimse olmayacak.
There's nothing worse than when the house is empty.
Evin boş olması kadar kötü bir şey yok!
I know the man has left. The house is empty.
Adamın çıktığı evi biliyorum o ev bomboş
Come on, the house is empty.
Birini mi arıyordun?
- No, I think the house is empty.
- Hayır, sanırım evde kimse yoktur.
The house is empty now.
Şu anda boş.
I lost them after that, but the house is empty.
Sonra onları kaybettim, ama ev boş.
Tell a crook we're going out, the house is empty?
! Bir hırsıza dışarı çıkıyoruz, ev boş denir mi?
I don't think the house is empty.
Bence ev boş değil.
I come home, and the house is empty.
Eve geldim, bomboştu.
The house is empty.
Ev bomboş.
Don't panic, Pretend the house is empty
Hassan iyi boğaz keser! Panik yapmayın.
If the house is empty?
Ev boşsa?
If you're sure the house is empty, why are we whispering?
Eğer evin boş olduğundan eminsen, neden fısıldıyorsun?
The house is empty without her. "
Onsuz ev bomboş. "
The house is empty, but the TV's on.
Ev boş ama televizyon açık.
The house is empty.
Evde kimse yok.
As I fell asleep that night in the empty house... I formed an opinion on theft and justice which... is rather a paradox and yet, 40 years of experience... haven't altered it.
Boş evde uykuya daldığım o gece hırsızlığın ve adaletin büyük bir çelişki olduğuna ve 40 yıllık tecrübenin bile bunu değiştirmediğine kanaat getirmiştim.
Front row, the empty one, is for the president and White House guests.
Boş olan ilk sıra başkanın ve Beyaz Sarayın konukları için.
Number 14 is the only empty house in the square, I'm afraid.
Meydandaki tek boş ev 14 numara maalesef.
The fact is, that empty house got on his nerves to such an extent... he nearly went off his head.
Gerçek şu ki, o bomboş ev, neredeyse aklını kaçırmasına sebep olacak kadar sinirlerini bozmuş onun.
The house has been empty for nearly four years. Office is back there.
Ev, neredeyse dört yıldır boş.
The house is beginning to seem pretty big and empty.
Ev oldukça büyük ve boş gözükmeye başlıyor.
Yes, on a Fall day on the Island, on a weekend trip, in an empty house, she can see a man who is in love with her picture, and love him back.
Evet, bir gün adada, sonbaharda, bir hafta sonu gezmesinde boş bir evde, resmine aşık olmuş bir adamı görüp sevebilir.
If an aura of sentiment does not cling to a house... if the least of its walls is not steeped in family tradition... then the idea of a home is an empty one.
Eğer bir ev, duygulu bir atmosferden yoksunsa en az birkaç duvarı aile gelenekleriyle kaplanmamışsa o zaman o ev, her zaman içi boş bir evdir.
Why is the house empty?
- Ev neden boş?
I asked you to come here at this hour because the court house is empty.
Mahkeme boş olduğu için buraya bu saatte gelmeni istedim.
The house is indeed rather empty.
- Birisiyle konuşmam lazım... aksi halde aklımı kaybedebilirim. Ev gerçekten de bomboş.
The house had been so empty since you left and we thought, here is our chance to fill it with the sound of children again.
Sen gittiğinden beri ev çok boştu, evi tekrar çocuk sesiyle doldurmanın iyi olacağını düşündük.
The house is so empty... I probably wouldn't be able to sleep.
Ev öylesine boş kaldı ki herhalde bu halde uyuyamam bile.
He has nothing to do with the fact that my car is gone or that my house is empty or that the police are chasing me and somebody wants to kill me.
Onun, arabamın yok olmasıyla hiç bir ilişkisi yok ya da evimin bomboş olmasıyla ya da polisin beni kovalamasıyla ve birinin beni öldürmek istemesiyle.
The house is so empty.
Ev çok boş.
You know what? The house next door is empty.
Yanımızdaki ev boş.
The house is half-empty.
Salonun yarısı boş.
- The neighbor's house is empty, too.
- Komşuların evi de boş.
And if the house is already empty, well that helped.
Evde kimse yoksa daha kolaydır tabi.
The house is empty.
Ev boştu.
It's just that the house we're in was supposed to be empty but my mother is producing a record there.
Evin boş olduğunu sanıyorduk, fakat annem orada kayıt yapıyor.
AND IN NO TIME THAT EMPTY SPACE WILL BE TRANSFORMED INTO A COZY LIVING AREA THAT IS SURE TO BE ONE OF YOUR FAVOURITE PLACES IN THE HOUSE.
Bu şekilde bu boş mekan, evdeki favori mekanınız haline gelecek olan sıcak ve samimi bir yere dönüşecek.
The Jiang house is empty now.
Jiang'ların evi artık boş.
And the house is sitting there empty, damn it.
Ve ev orda boş boş duruyor.
According to Butterfly, the meeting is scheduled for this evening, but the house will be empty until 12, which gives us... an hour, max.
Kelebek'e göre toplantının bu akşam yapılması planlanmış,... fakat ev 12'ye kadar boş olacak, bu da en fazla bir saatimiz var demek.
- The pool house is empty.
- Havuz evi boş.
- No, no, no, no, no, no. My guest house is empty and you're going to move into it until we get the deal we want.
Konuk evim boş ve sen oraya taşınacaksın istediğimiz anlaşmayı alana kadar.
My guest house is empty and you're going to move into it, until we get the deal we want.
Konuk evim boş ve oraya taşınacaksın, istedeiğimiz anlaşmayı elde edene kadar.
- The house is so empty without you.
- Sensiz ev bomboş.
The honey house is empty now.
O bal ev artık boş.
I get home from work and the house is practically empty.
İşten eve döndüğümde evde neredeyse birşey kalmamıştı.
the house 261
the housekeeper 42
the house is on fire 21
the hunger games 20
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the horses 42
the hills 19
the housekeeper 42
the house is on fire 21
the hunger games 20
the hole 27
the headmaster 20
the hell i don't 16
the hell you say 21
the horses 42
the hills 19
the hell with it 67
the hell you don't 16
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the half 48
the head 74
the hell you don't 16
the heart wants what it wants 18
the headmistress 18
the hall 17
the hell are you talking about 20
the hours 16
the horror 73
the half 48
the head 74
the hair 91
the hell i can't 29
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25
the higher 29
the hell i can't 29
the horse 54
the hand 48
the hotel 71
the handcuffs 17
the hero 36
the heat 65
the honor is mine 25
the higher 29