English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The real ones

The real ones traducir turco

268 traducción paralela
The real ones are in the safe in Shanghai.
Gerçekleri Şanghay'da bir kasanın içinde.
Did you get the real ones planted?
Gerçek yerliyi yolda bıraktınız mı?
I keep the real ones in a vault.
Gerçeklerini bir mahzende saklıyorum.
Here are the real ones.
İşte gerçekleri.
Yeah, you put the real ones in your sleeve.
Evet, sahte zarlardı kupanın içindekiler.
- But you gave Palmer the real ones?
- Ama Palmer'a hakikilerini vermiştin.
But when the play is over, the pretend faces vanish, and the real ones return. "
Üçüncü oyuncu zengin adamı oynar ama er ya da geç oyun biter. Sahte yüzler kaybolur, gerçek olanlar geri döner. "
"The pretend faces vanish, and the real ones return!"
- Neden bahsediyorsun sen, seni serseri! - "Sahte yüzler kaybolur gerçek olanlar geri döner!"
He and his gang were switching fake pieces of art... ... for the real ones in the museum.
O ve arkadaşları sanat parçalarını müzedekilerle değiştiriyorlardı!
? His enemies, the real ones, were three. three real friends...
Düşmanları, gerçek düşmanları üç kişiydi.
I also know how to take care of beasts... the real ones...
... ve ayrıca hayvanların bakımından da anlıyorum. .... yani kulübe mesela.
- Wait till you get the real ones back.
Gerçeklerini alana kadar bekleyeceğiz.
Because the fakes are as good as the real ones... and there's a market, and there's a demand.
Çünkü sahteleri de orjinalleri kadar iyi... ve alıcısı var, talep var.
These are the real ones.
Onlar gerçek.
Good grief, the real ones we brought up 10 years ago.
Tanrıya şükür ki gerçekleri 10 yıl önce oradan almıştık.
The real ones just die.
Sadece gerçek olanları solar.
The real ones are here.
Gerçekleri bende.
The frozens are much cheaper than the real ones.
Dondurulmuşları gerçeklerinden daha da ucuz oluyor.
I could never bear to watch the real ones die.
Gerçek çiçeklerin ölmesini seyretmeye dayanamıyorum.
The real ones want their lives fiction... and the fictional ones want their lives real.
Gerçek insanlar hayali yaşam, hayali olanlar da gerçek yaşam istiyor.
He's passed the real ones to a confederate.
Gerçek taşları suç ortağına devretmiş.
- We threw away the real ones, Amar! - What are you saying?
- Amar, biz gerçeklerini savurmuşuz!
The real ones were in the red bag!
Gerçek olanlar kırmızı torbadaydı!
The real ones.
Gerçekten.
It even pulls a little to the right just like the real ones.
Üstelik gerçeği gibi hafif sağa çekiyor.
I want a fire engine like the big ones, only smaller. It has a real hose that squirts real water.
Bir itfaiye arabası, tıpkı büyükleri gibi, yanlız daha küçük... gerçek hortumu olan ve gerçek su fışkırtan.
- The real tough ones would laugh at Earp.
- Gerçekten sert olanlar Earp'e güler.
The real bad ones are losers. You can't change them anyway.
Gerçekten kötü olanları değiştiremezsin.
It's occurred to me that the real sicknesses, the most important ones... are seldom physical.
Bana göre gerçek hastalık, insanların değerlerini yitirmesidir.
This is a real car, not like the French ones.
Gerçek bir araba, Fransız malı değil.
To hide the real jewels inside the fake ones!
Gerçek mücevherleri sahte olanların içinde gizlemek!
Louis XIV, XV, XVI and all the others and today we haven't got any real ones.
Louis XlV, XV, XVl stilleri ve diğerleri ve bugün gerçek bir şeyler yok.
They got ate by the real big ones.
Büyük olanlar tarafından yendiler.
The real ones.
- Gerçek olanı.
He wanted you up there to cook for the real guests the ones he did care about.
Tabii ki işi alıyoruz. O zaman daha fazla konuşmalıyız. Bu akşam saat 8'de radyo binasına gelin.
Not the kind you hear in movies, but real ones.
Filmlerdeki gibi değil, gerçek gibi.
The authors of the film didn't aim to make a historical reconstruction, let alone impose as "the truth" their version of the doings, but by mixing real events with fictitious ones, creating a fresco against violence and submission,
Filmin yazarları tarihi yeniden yazmayı, kendi gerçeklerini empoze etmeyi amaçlamamıştır ; ama hayali olanla gerçek olanları harmanlayarak, şiddet ve zorbalığa karşı birlik yaratmak umuduyla bu filmi çekmiştir.
Of course, the real danger down there is the sharks, though, the big ones, you know, like Jaws?
Ama gerçek tehlike köpek balıkları,'Jaws'gibi büyük olanları.
The real sad ones.
Daima üzgün.
And now they're thinking about banning toy guns, and they're going to keep the fucking real ones.
Şimdi de oyuncak silahları yasaklamayı düşünüyorlar ama gerçek olanlarını tutmaya devam edecekler.
Maybe they did some kind of swap, fake ones for the real thing.
Belki bir çeşit takas yaptılar, gerçeğine karşı sahtesi.
Ever notice how the real suspicious ones never have any trouble?
Gerçek şüpheliler buradan hep sorunsuz geçerler, fark ettiniz mi?
The important thing is, that tomorrow we get the 10 million. Good! Real ones.
Pekâlâ, önemli olan 10 milyon alıyoruz.
Well, the ones I see aren't real.
Şey, benim, gördüklerim gerçek değil.
All my friends had real bras, not like the training ones I had.
Arkadaşlarım gerçek sutyen takardı, bense alıştırma sutyeni.
To handle the real tough ones.
Gerçekten, zor bir şeyle başa çıkmak.
- The ones that burn down real fast?
- Çok hızlı yananlar mı?
I want the ones like the real players wear.
Gerçek oyuncuların giydikleri gibi olsun istiyorum.
Okay, how many of you would like Itchy Scratchy to deal with real-life problems, like the ones you face every day?
Pekâlâ, kaçınız Itchy Scratchy'nin, her gün karşılaştığınız sorunları ele almasını istiyor?
But you can't tell from the outside which are the real slimy ones.
Ama dışından bakınca hangisinin yapışkan olduğu anlaşılmıyor.
The real ferocious ones are those fire-breathing bullies out there.
Gerçekten acımasız ve korkunç olanlar şuradaki ağızlarından alev püskürten ejderhalar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]