The sound traducir turco
11,706 traducción paralela
That is the sound of you nailing it, braniac doctor, Because for the last month, twice a day, every day, Mitchell has called theo.
Tutturdun gibi zeki doktor, çünkü son bir ayda Mitchell her gün iki kere Theo'yu aramış.
That's the sound of the dagger singing to the sword.
Hançerin kılıca söylediği şarkı.
You hear the sound of a bullet passing your head, and see people dropping dead.
Başınızın yanından geçen kurşunun sesini duyuyor vurulan insanları görüyorsunuz.
I like the sound of that.
Kulağa güzel geliyor.
It's a... noise canceller, so, in theory, playing the sound of the saw cutting through concrete, directly at the saw, while it's actually cutting concrete, the sound waves in the box will cancel each other out.
Bu bir gürültü kesici, yani teoride beton kesen testerenin sesini doğrudan, gerçekten beton kesen testereye doğru çalarsan kutunun içindeki ses dalgaları birbirini etkisiz hale getirirler.
Hey, why'd the sound stop?
Neden ses kesildi?
I did not hear the sound of children at play.
Oynayan çocukların sesini duymadım.
Oh, great, maybe the roar of the ocean Will drown out the sound of her voice.
Harika, belki okyanusun sesi annemin sesini bastırır.
I like the sound of that.
- Bunu duymak güzel.
Okay, from the sound of that voice mail, Keanu got hit with the same treasure-hunting bug as Exley.
Tamam, sesli mesajdaki sesine göre Exley'in bulduğu şeyi Keanu da bulmuş.
That's the sound of all these people getting better! Please, Neal...
Bu ses hastaların iyiye gittiğini gösteriyor.
Mnnnnn! I mean, since they've been going out, I've been waking up to the sound of my alarm instead of my own screams.
Çıkmaya başladıklarından beri kendi çığlıklarım yerine saatimin alarm sesi ile uyanıyorum.
Bloop-bloop! That's the sound she makes when she wants me to fast-forward.
İleri sarmamı istediğinde bu sesi çıkartıyor.
"Swash" referring to the sound of the sword.
"Kılış" kılıcın sesine ithaf ediyor.
I like the sound of that even less.
- Bu sesi daha da sevmedim.
Walter, I do not like the sound of this!
Walter, bu iş hiç hoşuma gitmedi.
I like the sound of that.
Bunu sevdim.
I like the sound of that... The UFC part.
UFC kısmını sevdim.
Okay, I'm running an analysis on the sound package from the last ping.
Tamam, son pingin ses paketi üstünde bir analiz yapıyorum.
While returning to seek the police's help they heard the sound of an axe cutting a tree.
Polisin yardımına başvuracakken, bir ağacın kesildiği balta sesi duydular.
I hate the sound.
O sesi hiç sevmem.
Um... Well, the only thing I heard was the sound of him choking on his own blood.
Ondan tek duyduğum kendi kanında boğulma sesiydi.
What if they dumped the bike in the Sound?
- Ya motosikleti denize atmışlarsa?
That is the sound of a man's sphincter shrinking.
- İşte karşınızda gerilen adamın sesi.
That pounding in your ears is the sound of your leverage evaporating.
Kulaklarına gelen ses, elindeki kozun buhar olup uçma sesi.
And the sound she made... I thought she's gonna cry like this for the rest of her life.
Öyle kötü ağlıyordu ki hayatının sonuna kadar ağlamaya devam edecekmiş gibiydi.
♪ How sweet the sound ♪
# Ne kadar tatlı bir...
News of this latest crater was first reported late last night by local residents having been awoken to the sound of a massive explosion.
Bu kraterle ilgili son bilgiler dün gece yerel yetkililerce açıklandı. Bildirildiğine göre, halk büyük bir patlamayla yataklarından fırlamış.
Just from the sound of your screaming,
Sadece acının sesinden bile.
The sound of you breathing softly.
Yumuşacık nefesinin sesini duymak istiyorum.
Footsteps, footsteps, announcing far and wide the sound of a brilliant future.
Ayak izleri, ayak izleri dört bir yanda Parlak bir geleceği muştuluyor
'Cause Meg was having something delicious next to Andy Garcia as he's making the sound.
Çünkü Andy Garcia o sesi çıkardığında Meg adamın yanında harika bir şey yiyordu.
I like the sound of that.
Bu hoşuma gitti.
It was, uh... a smaller suburban center out by the sound.
Orası adı duyulmamış bir banliyö hastanesiydi.
It's about being present in the moment, focusing on the feeling of the warm water, the smell of the detergent, the sound of the dishes squeaking, and following your own breath.
Mesele şu anı yaşamak. Sıcak su hissine, deterjan kokusuna tabakların gıcırdama sesine odaklanmak ve nefesini takip etmek.
- Ohh, I like the sound of that.
Güzelmiş.
The more threats you make, the emptier they sound.
Tehditlerin arttıkça, içleri daha da boşalıyor.
We got a call about the sound of gunfire.
İlginç.
That doesn't sound like something you needed to be waiting by the elevators to tell me.
Bu asansörde bana söylemek için beklediğin bir şey gibi gelmiyor.
You make it sound like we have the advantage.
- Bu avantajmış gibi konuşuyorsun.
Then the AC sound test in the room...
Sonra odadaki klima testi...
I was trying to say your name, but you jumped before I got to the "guh" sound.
Adını söylemeye çalışıyordum ama "g" harfine gelmeden sıçradın.
Guys, I can hear the gavel sound from downstairs!
Televizyonun sesi alt kattan bile duyuluyor.
The ticking sound from my vision.
Öngörümdeki tık tık sesi.
I am going to wait for her at the lobby, and I know I sound like a stalker, but - - But this is very different, because when we meet, we're going to be best friends.
Onu lobide bekleyeceğim ve... Takipçi sapıklar gibi durduğumu biliyorum ama bu çok farklı. Çünkü tanıştığımız zaman birbirimizin en yakın arkadaşı olacağız.
I don't like the sound of that.
- Bu sesi hiç sevmedim.
Well, these make it sound like Matt wasn't the type of guy who'd let Lacy go without a fight.
Matt, Lacy gibi birini savaşmadan bırakmayacak birine benziyor.
It may sound crazy, but that's the situation!
- Evet! Kulağa çılgınca geliyor ama durum bu!
It doesn't sound like the game for me.
Benim için bir oyun olduğunu sanmıyorum.
So... someone who gets this upset about Harper Lee and... you know, whether the book was a prequel or first draft does not sound chill.
Yani Harper Lee'ye veya kitabın ön bölüm veya ilk taslak olup olmadığına bu kadar üzülen biri rahat biri gibi gelmiyor.
Not to mention if there's too much vibration or a large sound wave, then the quantum's lasers will jostle and explode, and we die.
Çok fazla titreşim ya da yüksek bir ses dalgası olursa kuantumun lazerlerinin birbirine çarparak patlayacağını ve öleceğimizi... -... söylemeye gerek yok.
the sound of music 23
sound 221
sounds 99
sounds good to me 192
sounds like a plan 147
sounds great 419
sounds dangerous 26
sounds good 1057
sounds delicious 46
sounds nice 93
sound 221
sounds 99
sounds good to me 192
sounds like a plan 147
sounds great 419
sounds dangerous 26
sounds good 1057
sounds delicious 46
sounds nice 93
sounds familiar 89
sounds like a good plan 16
sounds like fun 151
sounds lovely 31
sounds exciting 40
sounds promising 28
sounds perfect 65
sounds awesome 36
sounds like 100
sounds cool 34
sounds like a good plan 16
sounds like fun 151
sounds lovely 31
sounds exciting 40
sounds promising 28
sounds perfect 65
sounds awesome 36
sounds like 100
sounds cool 34