English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The sound of music

The sound of music traducir turco

205 traducción paralela
While I waited in the hotel with a fire and the sound of music! You left him up there to die!
O sırada ben otelde ocağın başında, müzik dinleyerek bekliyordum.
With the sound of music
Müziğin sesiyle
With the sound of music
Müziğin sesiyle dolduruyor.
With the sound of music
Müziğin sesiyle.
With the sound of music
Müziğin sesiyle dolduruyor
I want to dance to the sound of music
Akordeonun tınısıyla kapılmak istiyorum dansa.
Especially if it's something like The Sound of Music.
Özellikle The Sound of Music gibi bir şey varsa.
Mom hasn't liked anything since The Sound of Music.
Annem "The Sound of Music" i izlediğinden beri hiçbir şeyi beğenmez.
It's the sound of music, for God's sake.
Bu müziğin sesi, tanrım...
The slight pause is for the stewards Who are repairing the sound of music.
Duraklama, Sound of Music'i onaran görevliler için.
As she comes towards the sound of music...
Sound of Music'e yaklaşırken...
Rorshack, get me a complete file on everyone who's seen the Sound Of Music more than four times.
Rorschach, Sound of Music'i... 4 kereden fazla seyreden herkesin ayrıntılı dosyasını getir.
In the world he comes from, to call forth a vision, to be moved by a portrait, to tremble at the sound of music, can only be signs of a long and painful pre-history.
Onun geldigi dünyada ; bir hayalin pesine düsmek, bir portreyle dagilmak müzigin sesiyle titremek, ancak uzun ve aci dolu bir tarih öncesinin göstergeleri olabilir.
" The Sound of Music twice an hour
" Yarım saatte bir Neşeli Günler
The Mormon Tabernacle Choir now brings you... selections from The Sound of Music,
Mormon Tabernacle Korosu şu anda... seni müzik seçmelerine alıyor.
In a moment we will hear the sound of music and happy laughter.
Kısa zamanda, müziğin sesini ve mutlu kahkahaları duyarız.
There they were, 100 nuns, playing guitars and singing, "The hills are alive with the sound of music."
Yüz tane rahibe vardı. Gitar çalıyorlardı, ve şarkı söylüyorlardı, "Bu tepeler müziğin sesi ile hayattalar"
The Sound of Music, of course.
Müzik sesi tabii ki.
This jukebox got anything on it from The Sound Of Music?
"Neşeli Günler" den bir şey dinlemek ister misin?
~ The hills are alive ~ ~ With the sound of music ~
Tepeler müziğin sesiyle canlanıyor.
Do you remember on our second date, when we went to the Rialto and saw The Sound of Music and you cried?
Hatırlıyor musun, ikinci çıkışımızda... Rialto'da The Sound of Music'i izlemiştik ve sen ağlamıştın?
- They filmed "The Sound Of Music"
Amerika'nın ne kusuru varmış? Neşeli Günler filmi o evde çevrilmiş.
'l pop my favourite movie, "The Sound Of Music", in the VCR.
Videoda en sevdiğim filmi "Neşeli Günler" i izliyorum.
Women that age should know better - remember "The Sound Of Music"?
O yaştaki kadınlar şeyi daha iyi bilmeliler aslında... "The Sound Of Music" i hatırlıyor musun?
I hear there's a revival of The Sound of Music playing downtown.
Şehir merkesizinde "The Sound of Music" müzikalinin yeniden oynamaya başladığını duydum.
"The Sound of Music"?
"Müziğin Sesi"
In spring, the sound of music from the city...
Rüzgar güneyden esiyor.Şehirden müziğin sesini getiriyor bize.
This is me in The Sound of Music.
Bu The Sound of Music'deki halim.
This is me in The sound of Music.
Bu The Sound of Music'deki halim.
"The hills are alive with the sound of music."
"Tepeler müziğin ritmi ile yaşıyorlar."
The Sound of Music?
"Neşeli Günler" i mi?
That's how I always felt around you two... Like the Baroness in "The Sound of Music."'
Kendimi, "Müziğin Sesi" ndeki Barones gibi hissediyorum.
I told you no tapping in "The Sound of Music."
Sana söylemiştim... "The Sound of Music."'de hafif vuruşlar yok.
The hills are alive with the sound of music
Tepeler müziğin sesiyle canlanıyor
"The hills are alive with the sound of music." l love it!
"Tepeler müziğin sesiyle canlanıyor." Bayıldım!
And through the creaks will come the sound of this dance music... and the light of the moon and the scent of the flowers.
Ve gıcırtıların arasından bu dans müziği... ay ışığı ve çiçeklerin kokusu çıkıp gelecek.
When you lie flat on your back and rest... and watch the clouds sailing, as I often do... you're so close to those other people... that you can hear the thrumming of the hoofs of their horses... and the sound of the wheels on the road... and their laughter and talk... and the music of the instruments they carried.
Sırt üstü uzanıp dinlenirken ve benim de sık sık yaptığım gibi tepedeki bulutları seyre daldığınızda o insanlarla olabildiğince yakınlaşmış oluyorsunuz öyle ki atlarının toynak tıkırtılarını duyabilir yollarda tepinen arabalarının tekerlek gıcırtılarını işitebilir kahkahalarını ve konuşmalarını çaldıkları müzik aletlerini duyabilirdiniz.
After it is written, we sprinkle the score liberally with sound effects, and then hire an author to write appropriate scenes to accompany the music, quiet scenes to coincide with the somber passages, and scenes of violence to synchronize with the noisier sections.
Müzik bestelendikten sonra, melodiyi ses efektleri ile birlikte serbestçe serpiştiririz, ve sonra da müziğe, boş aralıklara girecek sessiz sahnelere ve daha gürültülü bölümlere denk gelecek şiddet sahnelerine, eşlik edecek uygun sahneleri yazmak üzere bir yazar kiralarız.
Pythagoras, an artist at heart and a great lover of music, made the discovery that the pitch of sound depends upon the length of the vibrating string.
Doğuştan bir sanatçı ve büyük müzik aşığı olan Pisagor ses perdesinin, titreşim telinin uzunluğuna bağlı olduğunu keşfetmiş.
Sound and film of music and radio... even these manipulated experiences... are received more or less directly... and uninterpreted by the mind.
Ses olsun, film, müzik, radyo olsun bu ayarlanmış deneyimler bile zihin tarafından az veya çok yorumlanmadan algılanmaktadır.
It was the next day, brothers and I had truly done my best morning and afternoon to play it their way and sit like a horrorshow cooperative malchick in the chair of torture while they flashed nasty bits of ultra-violence on the screen though not on the soundtrack, the only sound being music.
Ertesi gündü kardeşlerim ve oyunu onların kuralına göre oynamak için sabah ve öğlen elimden geleni yaptım ve aslında filmin müziği olmamasına rağmen fon müziği dinleterek bana beyazperdede tiksindirici şiddet görüntüleri gösterirlerken işkence sandalyesinde iyi işbirliği yapan bir çocuk gibi oturdum.
'And I guess it was the combination of everything,'the sound of that music and the breeze,'and how beautiful Dorrie looked to me.
Bilmiyorum, galiba bütün hepsinin bir karışımıydı. Müziğin tınısı, esen meltem ve Dorrie'nin bana öyle güzel bakışı.
The sound of rolling'dice to me is music in the air
Yuvarlanan zarın sesi müzik gibi geliyor kulağıma
I just don't like the sound of piano music that much.
Piyano ile yapılan müziğin sesinden hoşlanmak da bir yere kadar.
The hills are alive with the sound of music...
Tepeler müziğin sesiyle canlı...
I mean, I'm not running around, wind-in-my-hair..... the-hills-are-alive-with - the-sound-of-music fine, but...
Saçlarım rüzgârda dalgalanıyor müziğin sesiyle tepeler hayat buldu misali iyi değilim ama...
The sound of ominous organ music indicating trouble ahead.
Yakında sorun çıkacağını bildiren uğursuz org müziği.
But I struck one chord of music Like the sound of a great amen
Ama bir akor buldum ki muhteşem bir Amin gibi.
And dance too. Hearing the sound of their music and their anklets...
Sezon veya senaryo yada sadece benim bakış açısı değişti mi?
( music ) a place where nobody knows ( music ) ( music ) the sound of gunfire off in the distance ( music )
KUZEY İRLANDA'Yl KEŞFEDİN
Amphion builds in the desert with the sound of his flute... the rocks enchanted by music move by themselves... "
"... Amphion çölde flütünün sesiyle.. mest olmuş kayaları inşa etti... "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]