There are people traducir turco
7,810 traducción paralela
Obviously, yes, finding her is the important thing, But if you can keep it quiet, There are people who'd appreciate it.
Besbelli, evet, onu bulmak çok önemli ama sessizce halledersen minnettar olacak insanlar var.
Sorry. There are people in my house.
Evimde insanlar var.
Stand here preening when there are people dying out there.
Millet dışarıda can verirken burada süslenmekle meşgulsün.
You stand here preening when there are people dying out there?
Dışarıda insanlar ölürken burada kendine mi bakıyorsun?
- There are people I take care of.
- Burada ilgilendiğim insanlar var.
I'm Charlie Manson. Obviously, finding her is the important thing, but if you can keep it quiet, there are people who'd appreciate it.
Tabii ki kızımın bulunması çok önemli ama bu işi sessizce yapabilirsen buna minnettar olacak insanlar var.
There are people inside that mountain that have helped us, children who have nothing to do with this war.
O dağın içinde bize yardım etmiş insanlar bu savaşla alakası olmayan çocuklar var.
Maybe what we've been doing we've been doing it because there are people we care about that are still alive.
Belki de yaptığımız şeyi hâlâ hayatta olan önemsediğimiz insanlar olduğu için yapıyoruzdur.
But there are people that are still alive.
Ama hâlâ hayatta olan insanlar var.
I just think sometimes you're so focused on people you love you forget to see that there are people who love you.
Bazen sevdiğin insanlara o kadar odaklanıyorsun ki seni seven insanların olduğunu unutuyorsun.
There are people who can help you.
Sana yardım edebilecek insanlar var.
Look, there are people who I answer.
Bak, cevap vermek zorunda olduğum insanlar var.
No, there are people out there that need me.
İnsanlar orada, dışarıda ve bana ihtiyaçları var.
There are people here who come highly-recommended by colleagues in Brazil.
Burada Brezilya'daki meslektaşları tarafından şiddetle tavsiye edilen insanlar var.
If you know people... if... If there are people you could reach out to...
Tanıdığınız insanlar... varsa ulaşabileceğiniz insanlar...
There are people who would like to kill me, and the police don't seem interested in stopping it.
Beni öldürmek isteyen insanlar var, ve polis bunu durdurmak için pek ilgi göstermiyor.
There are people looking for you.
İnsanlar seni arıyor.
There are people here in GCPD who want to help you.
GCPD'de sana yardım etmek isteyen insanlar da var.
Look, I'm glad we took down Flass, but there are people you go after and people you don't.
Flass'i yakalamamıza çok sevindim ama peşinden gittiğin insalar vardır ve gitmediklerin vardır.
Go away, there are other people in the queue.
Gidin hadi, sırada insanlar var.
- There are two people in the world...
Yeryüzünde seni elinde birayla görmemesi gereken iki kişi var :
~.. and there will be heavenly dances, and when the lights are low people will say,
- İlahi danslar olacak ve ışıklar azaldığı zaman insanlar diyecek ki o Hintli mi? - Sooni... Hiç belli değil.
- Tom. There are gonna be these various hearings and things, and... if we're not there, people will notice.
Bu tür duyumlar ve şeyler olacak, ve... orada olmadığımızda, insanlar farkedecek.
Like, these people on the radio are being very intelligent And they're saying there's certainly life on other planets,
Radyolara çıkanlar epey zeki insanlar ve kesinlikle diğer gezegenlerde yaşam olduğunu söylüyorlar.
And there are a lot of wealthy people who are willing to fund such an effort.
Ve bu çabaya maddi destek olacak bir sürü zengin insan var.
Now that he's back, I think there are a lot of people... who would love to hold him.
Şimdi o artık döndüğüne göre bence birçok insan onu sevenler, onu tutabilir.
There are 60,000 unemployed people in Washington.
Washington'da 60,000 işsiz var.
Or the millions of people out there who are told the way they are born is wrong.
Ya da dışarıdaki milyonlarca yanlış doğduğu söylenen insanı yanlış doğduğu söylenen insanı.
- There's this thing that's happening. And people are encouraged...
- Buradaki insanlar diğerlerini de davet edebilmek için, birbirini...
I'm sure there are lots of people uptown who think you've gone shopping or to the hair parlor.
Eminim sizin oradakilerin hepsi.. .. alışverişe veya kuaföre gittiğinizi falan sanıyorlardır.
Have you seen how many people there are here?
Burada kaç kişi gördün?
My dad says there are a lot of bad people trying to hurt us and take our home away.
Babam kötü insanların bize zarar vermek ve evimizi elimizden almak istediğini söylüyor.
In Iceland, there are small people, like elves, who live in the land.
İzlanda'da ufak insanlar vardır. Karada yaşayan cin cüceler gibi.
My people are prisoners there, too.
Bizimkiler de orda mahkumlar.
Innocent people who got screwed. There's people who made mistakes and are serving out their bid.
İşleri ters giden masumlar da var hata yapıp bedelini ödeyenler de.
A lot of people are going to want us to fail, but that's because we're the future and there's nothing scarier than that.
Birçok insan bizim başarısız olmamızı isteyecek. Bunun nedeni gelecek biziz ve bundan daha korkutucu bir şey yok.
My people are prisoners there, too.
Benim halkım da orada tutsak.
There are 382 people inside this mountain.
Bu dağda 382 kişi var.
Our people are dying down there.
İnsanlarımız aşağıda ölüyor.
Although we've repaired our home, we can never replace the lives that were so viciously taken from us, and as hard as it is to believe, there are those among us who would help the people who did this, and I am speaking to you now.
Evimizi onarmış olsak da bizden alçakça alınmış canların yerini bir daha dolduramayız ve inanması zor olsa da bunu yapanlara yardım edenler var aramızda ve şu an size sesleniyorum :
We kill their soldiers, their leadership if we have to, but we are there to rescue our people.
Askerlerini öldüreceğiz, gerekirse liderlerini de ama gayemiz, halklarımızı kurtarmak.
She's seeing people who are not there.
- Olmayan insanları görüyor.
There are very few people we could call under these circumstances.
Böyle bir durumda arayabileceğimiz çok az kişi var.
Hey, there are a lot of people here.
Burası epey kalabalık.
There are millions of people suffering out there.
Dünyada bu şekilde acı çeken milyonlarca insan var.
My people are there.
Orada tanıdıklarım var.
But there are plenty of people in prison who would tell you the exact same thing.
Ama ceza evindeki bir yığın insan da sana tam olarak aynı şeyi söylerdi.
There are many people who want access to my network.
Bağlantılarıma erişmeye çalışan birçok insan var.
The only people who have any connection to your child are there, so we will be too.
Çocuğunla bağlantısı olan insanlar orada. O yüzden biz de orada olacağız.
There's a lot of people who are willing to help you.
Sana yardım etmek isteyen çok insan var.
I'm sure he means well. But you need to be with people who accept you for who you are. And they are out there.
Eminim niyeti iyidir ama seni tüm benliğinle kabul eden insanlarla birlikte olmalısın.
there are people here 16
there are people out there 16
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are people out there 16
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51
there are three 23
there are two 35
there are so many 43
there are only 79
there are more than 22
there are more 31
there are limits 31
there are too many 26
there are none 51
there are three 23
there are two 35
there are so many 43
there are only 79
there are more than 22
there are more 31
there are limits 31
there are too many 26