There are two traducir turco
4,467 traducción paralela
There are two reasons Mr. Leopold does not shut us down.
Bay Leopold'un faaliyetimizi durdurmamasının iki nedeni var.
It occurs when there are two radically different environments in a surprisingly small area.
Böyle küçük alanlarda iki farklı çevresel etkenler meydana gelir.
There are two levels to his M.O., the first being the enjoyment he gets from taking one of his victim's fantasies and turning it into a nightmare.
Yönteminde iki seviye var ilki kurbanlarının fantezilerini gerçekleştirdiğinde aldığı haz ve bu fantezileri kâbusa dönüştürmesi.
Well, I believe there are two phases to this type of treatment.
Bu çeşit bir terapinin iki aşaması olduğuna inanıyorum.
Well, Max, there are two things in life you've got to hold on to :
Max, hayatta elinde tutman gereken iki şey vardır :
If there are two places in the code, there are four combinations for each one.
Kod üzerinde iki yeri ele alırsak her biri için dört olasılık demektir.
Susie : There are two crazy women who are talking about someone's donation that wasn't really a donation they'd like back.
İki tane delirmiş kadın geldi birinin yaptığı bağış olmayan bir bağıştan ve onu geri almaktan bahsediyorlar...
There are two bullets.
İki kurşun var.
Apparently, there are two other psychologists living in the building, so they can all pretend to be scientists together.
Görünüşe göre, orada iki psikolog daha yaşıyor, böylece hepsi birlikte bilim adamlarını taklit edebilirler.
And all of a sudden there are two huge guys with badges at our front door.
Sonra birden kapımızda elinde rozetlerle iki adam vardı.
There are two reasons why he's being so nice to Ivy.
Ivy'ye bu kadar iyi davranmasının iki nedeni olabilir.
I feel like there are two types of people in this world, Rossi.
Bu dünyada iki çeşit insan varmış gibi hissediyorum Rossi.
There are two officers waiting downstairs.
Aşağıda seni bekleyen iki memur var.
♪.. I'll set the town alight'ere there are two!
♪ Kasabayı ateşe verir ve iki tane kalır!
So, according to Freud, there are two types of orgasms, immature and mature?
Yani Freud'a göre iki tür orgazm var, toy ve olgun?
There are two sides in this, and you need to choose.
Bu işte iki taraf var ve senin seçim yapman gerek.
There are two dimwits who won't get them.
İçinizden Sadece 2 budala alamayak.
There are two in line before him.
Önünde sırasını bekleyen iki kişi var.
- There are two in line in front of him.
Onun önünde sırada bekleyen iki kişi var.
There are two sights and a double notch.
İki arpacık var. Bir çift de gez.
- Hey, there are two things I never skimp on :
Cimrilik yapmadığım iki şey vardır...
There are two reasons for this meeting.
Görüşmemizin iki nedeni var.
- Uh, Sheldon, there are two dumplings left.
- Sheldon iki tane börek kalmış.
There are two paths to revenge.
İntikama giden iki yol vardır.
There are two federal agents lives on the line.
Iki federal ajan vardır'hatta yaşıyor.
[FR] There are two signatures.
İki imza var.
There are two of you.
Siz sadece iki kişisiniz.
There are only two options at that exit :
O çıkışta yalnızca iki seçenek var :
Espo, why don't you cross-reference their records and see if there are any similarities between the two of them?
Espo, sen de kayıtlarını karşılaştırıp ikisinin arasında bir benzerlik var mı diye bak.
I just want to acknowledge that there are a lot of emotions flowing right now, and you two are probably feeling a strong impulse to sleep with each other, and hey, that's normal.
Şu an anlamanızı istediğim şey aranızda inanılmaz bir duygu fırtınası oluşmuş durumda ve muhtemelen ikinizin de içinden birbirinizle sevişmek geçiyor ama korkmayın, bu normal.
Well, there are one or two other girls but I would gladly drop them for a sweetie like you.
Aslında birkaç kız var ama senin gibi bir sevgili için onları memnuniyetle bırakırım.
There are actually two places where the third massacre could be.
Aslında üçüncü katliamın olabileceği iki tane yer var.
And, two... there are worse things than dying.
Ve ikincisi ölümden daha kötü şeyler var.
Two of the girls who dance there are working on graduate degrees.
Orada çalışan iki kız üniversitede okuyor.
There are no sure things in life, son, but you two seem pretty solid to me.
Hayatta hiçbir şey kesin değildir evlat ama siz ikiniz bana oldukça sarsılmaz göründünüz.
There are two letters for you
- İki mektubun var.
There are only two of us left, you know?
Sadece ikimiz kaldık biliyorsun, değil mi?
There are one or two errands I must run.
Yapmam gereken birkaç işim var.
Jodie tells me you two are friends but I think there's more going on.
Jodie'nin söylediğine göre sadece arkadaşmışsınız. Bana pek öyle gelmedi.
But if there is a hypothetical chance that we could provide a home with two parents who are hypothetically together, then that could be even better hypothetically.
Ama farazi bir şans varsa iki ebeveynli bir ortam sunmanın.. ... ve bu iki kişi farazi olarak birlikte, daha iyilerse farazi olarak.
Here are the two banyan trees, there's the mountain, just like the tattoo.
İki banyan ağacı ve dağ şurada, dövmedeki gibi.
And rumour has it that there are three in this marriage, not two!
Söylenenlere göre yatağımızda üç kişi varmış iki değil.
There you are, you two.
İşte buradasınız ikiniz de.
Now, I might be one or two off, but there are more than seven pills missing.
Ben bir iki tane almış olabilirim. Ama yediden fazla hap kayıp.
I mean, I've got two sons who are like babies anyway, so I've got plenty to deal with, believe me, and then there's you.
Bu bebeği gerçekten istiyordun, değil mi? İstiyordum. Zaten hala bebek gibi olan iki oğlum var. İnan bana uğraşacak çok şeyim var.
There are only two homicides, one without autopsy.
Sadece iki cinayet var. Birinin otopsisi bile yok.
Okay, there are no scissors in there, so I taped these two steak knives together.
Tamam. İçeride makas yoktu. Ben de bu iki bıçağı birbirine bantladım.
That means there are still two that are unaccounted for.
Bu da demektir ki yeri bilinmeyen iki anahtar daha var.
Are there any two words more exciting than "couch shopping"?
İnsanı "kanepe alışverişi" demek kadar heyecanlandıran iki kelime daha var mıdır?
There are even two witnesses who saw Joaquin quickly come out of the house after that.
2 tane daha tanık var. Joaquin'in bundan sonra hemen evden çıktığını görmüşler.
There are however two planes, bring them two young heroes, cosmonauts.
Orada iki uçak, iki genç kahramanı getirmek için var, kozmonotları!
there are two of them 26
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28