There are too many traducir turco
819 traducción paralela
There are too many things happening all at once.
Kısa zamanda birçok şey yaşadık.
There are too many details you're just not sharing with us.
Bizimle paylaşmadığın çok fazla detay var.
- There are too many of them.
- Sayıları çok fazla.
There are too many guys like you.
Senin gibi çok adam var.
There are too many witnesses around.
Ortalıkta çok şahit var.
- There are too many people.
- Burada çok fazla insan var
There are too many nice places to go and visit.
Gezilip görülecek bir sürü güzel yer var.
Mother says there are too many thieves and beggars in the crowd.
Annem, kalabalıkta hırsız ve dilenci çok olur dedi.
There are too many people.
Bir sürü insan var.
There are too many of them, and they smell.
Çok kalabalıklar ve kokuyorlar.
You know, it seems to me.. That there are too many people walking about these days who can afford to ride.
Bana öyle geliyor ki, bugünlerde yaya yürüyen bir sürü kişi otomobile binerdi...
There are too many lies between us.
Aramıza çok fazla yalan girdi.
There are too many guns around this swamp.
Bataklık adamlarca sarılmış durumda.
There are too many of us.
Sizden daha çok adamımız var.
For there are too many tears along the way
Yol boyunca dökülen pek çok gözyaşı için
He said that there are too many people in Tokyo. That it's hard to get ahead.
Tokyo'da çok fazla insan olduğunu o kadar insanın arasından sıyrılmanın zor olduğunu söyledi.
After all, there are too many people in Tokyo.
Sonuçta, Tokyo'da çok fazla insan var, bir bakıma haklı.
There are too many Yurikos
Çok fazla Yuriko ismi var.
There are too many funny things.
Çok fazla komik şey var.
- There are too many things...
- Çok fazla şey var ama...
There are too many of them.
Onlardan çok var.
Unfortunately there are too many doctors and not enough teachers.
Ne yazık ki çok fazla doktor olmasına rağmen yeteri kadar öğretmen yok.
There are too many people alone... and if you're lucky enough for somebody to want you... for a friend... it's an obligation.
Tek başına yaşayan bir sürü insan var... Şansın varsa, seninle dost olmak isteyen birisi çıkabilir o zaman bundan... kaçınmaman gerek.
There are too many.
Çok şey var.
You see, there are too many secret agents around... and if they saw us together after what happened at the border... they might become suspicious.
Etrafımız gizli ajanlarla kaynıyor ve sınırdaki bu olanlardan sonra bizi beraber görürlerse şüphelenebilirler.
There are too many mirrors around this place.
Burada bir sürü ayna var.
There are too many Japanese patrols.
Çok fazla Japon devriyesi varmış.
There are too many people in my crowded country.
Benim ülkemde çok fazla insan yaşar.
There are too many just for you.
Sadece senin için olmayacak kadar çok polis var.
There are too many men of envy and ambition who try to disrupt the government of Rome.
Roma hükümetini dağıtmak isteyen çok fazla hırslı insan var.
There are too many bosses.
Çok fazla patron var.
There are too many Wringles.
Fazla Wringles var...
There are too many Wringles in the bed, there are Wringles in your shirts there are Wringles in your face. There are too many Wringles.
Yatakta kırışık, gömlekte kırışık yüzünde kırışık var.
There are too many carabinieri around.
Ortalıkta çok fazla asker var.
There are too many windows all around us.
Etrafta çok fazla pencere var.
There are too many.
Çok fazlalar.
There are too many cases like yours in Italy.
İtalya'da senin durumunda olan çok insan var.
But then we did some digging, and there are far too many construction-related documents.
Ama sonra biraz daha deştik ve inşaatla ilgili çok fazla belge bulduk.
There are many good things to see here, too.
Burada da görecek birçok güzel şey var.
There are just too many people in the library.
Kütüphanede çok fazla insan var.
There are far too many in the world.
Dünyada onlardan çok var.
The sea's a miser tonight and the night's black... and there's far too many of us for what little fish there are.
Deniz kuru ve gece karanlık. Pek çoğumuz balık tutuyor.
There are far too many idle men in London as it is.
Londra'da zaten fazlasıyla aylak adam var.
Wouldn't it have been easier to wait until I turned my back or are there too many witnesses present?
Arkamı dönmemi beklersen daha kolay olmaz mı? Yoksa şu an çok mu fazla şahit var?
Are there too many of them?
- Çok mu kalabalıklar?
There are too many cross-references in this place.
Burada iç içe geçen çok fazla referans kaynağı var.
Y es, there are far too many of them... so you might as well kill him.
Evet, onlardan erafta çok var yani öldürsen pek bir şey fark etmez.
There are too many of'em.
Sayıları çok fazla!
- I won't talk about that. Among the soldiers there are many scoundrels, and dirty ones too.
- Bir yüzbaşı olmaktan her daim keyif alıyor musun?
There are just too many people here.
Sadece burası çok kalabalık.
- There are just too many guards.
Çok fazla muhafız var.
there are too many of them 34
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no words 34
there are no accidents 24
there are many 28