English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / There he comes

There he comes traducir turco

355 traducción paralela
There he comes now.
İşte geliyor.
There he comes.
İşte geliyor.
There he comes!
İşte geliyor!
Careful, there he comes.
Dikkat, geliyor.
There he comes.
Buraya geliyor.
There he comes.
İşte geliyor!
Well, there he comes!
İşte geliyor!
Well, when he comes to my theatre to read a part i shall offer him, There'll be 3 of us.
- Ona önerdiğim bir rolü okumak için benim tiyatroma geldiğinde üçünüz olacaksınız.
There'll be plenty of trouble when he comes to.
Kendine geldiğinde çok patırtı kopacak.
Get up there because I've got to see you in there before he comes back.
Yukarı çık çünkü Doktor geri dönmeden seni yukarda görmeliyim. Hayır, hayır.
He comes here to New York and there's a murder.
Kocanız New York'a geldi ve bir cinayet işlendi.
When he comes, you get in the bedroom and stay there till he's gone.
Geldiğinde yatak odasına git. O gidene kadar da orada kal.
If your father comes home and there are no tortillas, he'll shout.
Eğer baban geldiğinde evde hiç tortilla bulamazsa avazı çıktığı kadar bağırır.
But when it comes to this young lady... and mark you, there are other words I could call her... he acts quite different.
- ki onu adlandırabileceğim başka kelimeler var - tamamen farklı davranıyor.
When it comes that time in the evening when he wants her full-sized he just waves his hand and there she is.
Akşam o saat gelince, kadını tam boy olarak isteyince elini sallar ve kadın ortaya çıkar.
There's such a... such a peculiar look that comes over his face when he's talking about Emily.
Konu... Konu, Emily'den açılınca onun suratı garip bir şekil alıyor.
Because if he's not here when Miller comes, my hunch is, there won't be any trouble, not one bit.
Çünkü Miller geldiğinde burada olmazsa içimden bir ses, bir problem çıkmayacağını söylüyor.
There's only one kind of deal he knows, the kind that comes out of a gun.
O yalnızca tek anlaşma şekli bilir, o da silahın namlusundan çıkar.
Ma, sooner or later there comes a point in a man's life when he's gotta face facts.
Anne er ya da geç bir erkeğin hayatında gerçeklerle yüzleşeceği bir an gelir.
And it's that there comes a time in a man's life when he's got to quit rolling around like a pinball.
Bir gün geliyormuş ki, insanın daldan dala konmayı bırakması gerekiyormuş.
You know, there comes a day, Jubal... when a man's gotta decide where he's going... or he won't get nowhere.
Biliyor musun, Jubal, gün gelir... insan gideceği yeri seçmek zorunda kalır... yoksa hiç bir yere varamaz.
I don't know, but wherever he is, he'd better stay there... because ifhe comes back here, I'll settle with him.
Bilmiyorum. Fakat neredeyse orada kalsa iyi olur çünkü dönecek olursa onunla hesaplaşacağım.
There comes a time to every lonely man when he can no longer bear his loneliness.
Bütün yalnız adamların başına öyle bir zaman gelir ki artık yalnızlığa katlanamaz.
Either you go up there and tell him it was you who did it and chop it off clean so he never comes crying to you again or you hold his hand, wipe his poor, perspiring brow fan his smoldering, dampened ego so it can burst up into flames and burn...
Ya oraya gider, o işi yapanın sen olduğunu anlatıp, meseleyi kökünden halledersin ki böylece bir daha salya sümük koşmaz sana ya da elinden tutar, ter içindeki o lekeli alnını silip için için yanan, körelmeye yüz tutmuş egosuna hava basıp yeniden canlanmasını sağlarsın.
There comes a time in each man's life,... when he can't even believe his own eyes.
Her insanın yaşamında, gözlerine inanamadığı bir an vardır.
Now, fellow delegates, there comes a time in the life of every business executive when he starts thinking'about retirement.
Şimdi, vekil dostlarım iş dünyasındaki her yöneticinin hayatında emekliliği düşünmeye başladığı bir zaman geliyor.
There he comes, gold handled Colts and all.
İşte geliyorlar,
So pick a good spot and stay there... until he comes.
Bu yüzden iyi bir yer seçin... ve o gelene kadar orada kalın.
Sit there till he comes
O gelene kadar şuraya oturun
There are plenty more Americans where he comes from.
Geldiği yerde bir sürü Amerikalı daha var.
Fran... there comes a time in every man's life when he has got to stand up and be counted, and my time is right now.
Fran... her adamın hayatında sayılması gereken bir zaman vardır, ve şimdi benim zamanım geldi.
He comes with a wig, sits here and there. Orders an ordish, carrot...
Peruklu geldi, buraya ve oraya oturdu.Turp istedi,
He comes from way up there, you know, them lords and ladies.
Buraya tırnaklarıyla kazıyarak gelmiş, lordların ve leydilerin arasından.
And he never did find it... but he knows it's in there somewhere... and it's only a matter of time till his wife comes across it.
Asla bulamadı ama evde bir yerde olduğuna adı gibi emin karısının bulması da an meselesi.
You can bring him oranges on Sunday and in five years... you'll be right there when he comes out.
Her pazar ona portakal götürürsün. Ve beş yıl sonra çıkışta kavuşursunuz.
Now, there comes a day in the life of every smart-ass little boy... When he must get his comeuppance.
Her ukala ufaklığın hayatında bir defa ettiğini bulması gereken gün geldi çattı.
If he comes in peaceful, there will be no hurt come to him.
Gelip teslim olursa kılına zarar gelmez.
And out he comes. There.
Ve dışarı çıkıyor.
There's a man over there, he's bleeding and nobody comes.
Orada bir adam var ; yaralı, ama kimse ilgilenmiyor.
And Sonny comes there... ... and he just looks at me.
Sonny oraya geldi ve öylece bana baktı.
And suddenly there comes He.
Ve bu adam birden karşına çıktı.
We kill him there as he comes around Vulsavitcha junction
O'nu burada, Holesovice Kavşağı'nı dönerken öldüreceğiz.
Get the stuff in there till he comes.
Malzemeleri oraya koyalım.
Reinhold will sort that out with him, I throw him out of the car, and he comes back again, Suddenly the guy's standing there, grinning, insists on joining in again,
Ama Berlin'de sana destek olacak bir sürü insan var.
Every time he comes in there's always some mess, some kind of problem.
Her geldiğinde bir dağınıklık oluyor, bir çeşit problem.
And he tells us soberly that though there may be honor in carrying out the greatest number of victorious attacks, it always comes a cropper.
bol bol sanli saldirilar düzenlemek seref kazandirabilir mamafih, adami yerler.
So you see, Professor... there comes a time in every man's life... when he's got to figure out what is more important... what he thinks or what he does.
Görüyorsunuz ya profesör herkesin hayatında neyin daha önemli olduğunu anlamak zorunda kaldığı bir an gelir. Düşündüğü mü yoksa yaptığı şey mi.
let me check... yes, there they come now but I see no prisioners the incompetent fools they failed to capture more rebels and now they have lost one of their own men no, here it comes now he must have been struggling
Bir bakayım... Evet, işte geliyorlar. Ama esir göremiyorum.
AND YOU-KNOW-WHO, STANDING NEXT TO DAD COMES TO HIS SOLO, AND HE PLAYS... AND DAD'S STANDING THERE, POPPING HIS FINGERS, SAYING :
Sıra babamın yanındaki adama geldi ve o da.... ve babamda ellerini şıklatıp şöyle diyordu :
And there comes a time in every man's life when he's gotta take a stand.
Her insanın hayatında bir an gelir tavır alması gerekir.
all I know is, this Lo Pan character comes out of thin air in the middle of an alley, while his buddies fly around, cutting'everybody to shreds, and he stands there, waiting for me to drive my truck straight through him, - with light comin'out of his mouth!
Tek bildiğim, şu Lo Pan denilen tip, arkadaşları etrafta uçup, herkesi kesip biçerken, caddenin ortasında sisin içinden geldi ve orada dikilip, ağzından ışık saçarak, benim kamyonumla içinden geçmemi bekledi!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]