English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / They'll never know

They'll never know traducir turco

321 traducción paralela
They'll never bring it off now that we know.
Bu işi nasıl yaptığımızı asla anlamayacaklar.
They'll never know where I heard it, but if I know something... I'll be in a much better bargaining position down there.
İstihbaratımı nereden aldığımı hiçbir zaman bilmezler ama bir şeyler bilirsem pazarlık için çok daha iyi bir konumda olurum.
They'll never believe us, you know.
Yapabileceğimiz bir şey var mı...
- They'll never know we're aboard.
- Uçakta olduğumuzu hiç bilmeyecekler.
All dressed up in those nice blue suits. They'll never know what hit them. They're not after you.
hepsi bu mabi takımlara bürünmüş onları neyin vurduğunu asla bilemeyecekler onların aradığı sen değil, benim.
They'd never have to know. They'll know right along with everybody else.
Herkesle birlikte onlar da öğrenir.
I shall never know what they'll be up to next.
O veletlerin bir sonraki niyetlerinin ne olduğunu asla bilemeyeceğim.
You know how they say it in the songs, don't you? "You'll never know how much"?
Şarkılarda nasıl derler bilirsin, değil mi? "Ne kadar, asla bilemezsin?"
You'll never know what they did to me, you big goon!
Onlar sana bir şey yapmadı. Sen, onların bana ne yaptığını asla anlayamadın seni, koca salak!
And then sometime, not too long, you can let me know, and I'll go wherever you want me to and they'll never find you.
Sonra, çok uzak olmayan bir gün, bana haber verirsin nereye istersen oraya gelirim. Seni asla bulamayacaklar.
They'll never know.
Onlar asla bilmiyorlar.
They'll know you've never been out of a hothouse before.
Daha önce sıcak evinden dışarı adım atmadığını anlar..
And they're dead, and they'll never know.
Ve öldüler. Asla bilemeyecekler.
They'll never know you spoke, so there's nothing to be ashamed of.
Konuştuğunu asla bilmeyecekler, yani utanacak bir şey yok.
There's only one thing they want, and I'll never know... why they make such a fuss about it, but they do.
Yapamadıkları tek bir şey var. Her şeye rağmen önümüzde diz çöküp yalvarırlar, çünkü mutluluklarını bozacak hiçbir şeye tahammül edemiyorlar.
And I'll never know who they are.
Ve kim olduklarını bilmeyeceğim.
And they'll never know who I am.
Ve onlar benim kim olduğumu bilmeyecek.
You know they'll never give Saul back.
Saul'u asla geri vermeyeceklerini biliyorsun.
I'll get it from the studio makeup department today They'll never know it's missing
Onu bugün stüdyodan getiririm. Eksik olduğunu asla fark etmezler.
They'll never know what they missed.
- Ne kaçırdıklarını bilmiyorlar.
But they'll never know... what they're missing.
Fakat onlar neyi kaçırdıklarını... asla bilemeyecekler.
You put old Jesse and me up in that church tower... with a couple of Winchesters, they'll never know what hit them.
Jesse'yle beni şu kilisenin kulesine yerleştir elimize de birkaç tüfek ver, neye uğradıklarını şaşırırlar.
- They'll never know about this.
- Haberleri olmayacak.
You know, Bowie, I've been thinking. They'll never find three together like us again.
Aslında düşünüyorum da Bowie bizim gibi birlik içinde bir üçlüyü onlar bir daha bulamaz.
They'll never know the difference.
Farkı asla bilmezler.
They gave me the key, but you never know what you'll walk into.
Anahtarı verdiler ama ev ne haldedir hiç bilinmez.
- I swear, they'll never know.
- Merak etme, berberden çıktığın belli olmayacak.
They are taking care of me as if I were some sort of guinea pig, but I know I'll never leave this island again, at least not alive.
Beni sanki kobaymışım gibi incelemeye aldılar, ama biliyorumki bu adayı bir daha terketmeyeceğim, en azından yaşarken.
They'll never know we're gone.
Gittiğimizi bile bilmeyecekler.
- They'll never know you're gone.
- Senin gittiğini anlamazlar bile.
Now they'll never know we're gone.
Gittiğimizi asla bilemeyecekler..
Boy, I'll never know why they call these things portable.
Bu şeylere neden portatif dediklerini hiç anlamıyorum.
They'll never know the lens is gone!
Camı olmadığını asla anlayamazlar.
They'll send you to Colwyn Bay and you know you never do any business in Colwyn Bay.
Sizi Colwyn Koyu'na bırakacaklar ve Colwyn Koyu'nda iş yapılmadığını biliyorsunuz.
Yes, and that's something they'll never know.
Evet ama bunu asla başaramayacaklar.
Now, by the time they find out that the money is gone, there'll have been so many people in and out of there, they'll never know who took it.
paranın gittiğini onlar farkedene kadar içeri girip çıkan öyle çok insan oluyor ki kimin aldığını asla bulamıyacaklar.
They'll never know the difference.
Aradaki farkı asla anlamazlar.
Hey, chill out. They'll never know.
Sakin olsana, nereden bilecekler?
They'll never know.
Haberleri olmaz.
We'll never know how many of these life forms infiltrated Starfleet, but it seems they could not survive without the mother creature which had taken over Commander Remmick.
Yıldızfilosuna o yaşam formlarından kaç tane sızdığını bilmemize imkan yok, ama görünüşe göre, Binbaşı Remmick'i ele geçiren... ana yaratık olmadan hayatta kalamıyorlar.
They'll never know. "
Ne yaptığımızı bilecek değiller. "
- They " ll never Know what hit them.
- Onlara ne çarptığını hiç anlayamayacaklar.
I suppose you don't know that the phone company killed Kennedy... because he was trying to break it up, and they'll never let that happen.
Herhalde Kennedy'yi telefon şirketinin öldürdüğünden haberiniz yok. Çünkü o, şirketi parçalara ayırmak istiyordu ve buna asla izin vermezler.
You know. They'll never prove anything.
Asla bir şey kanıtlayamazlar.
The lesson is you'll never know who they are.
Sonuç şu ki kim olduklarını asla bilmeyeceksin.
I know a place upstate. They'll never find him.
Şehrin yukarısında bir yer biliyorum.
They'll never know.
Kimsenin haberi olmaz.
Well, see, I'm gonna be the best mother in the world to my new baby so I asked the kids to make a list of everything they never had so I'll know everything to do for my little "precious-wecious."
Yeni bebeğim için dünyanın en iyi annesi olacağım bu yüzden çocuklardan sahip olamadıkları şeylerim listesini yapmalarını istedim... Böylece biricik bebeğimin her ihtiyacını bileceğim.
They'll never know.
Kimse bilmeyecek.
Unless you retask those satellites so we can get a real look we'll never know which camp they're at.
Sen bu uyduların yönlerini değiştirtip biz de orada olup biteni göremedikçe, onların hangi kampda olduklarını hiç bir zaman bilemeyiz.
Once they know that we're responsible, they'll never leave us alone.
Doğru. Sorumlu olduğumuzu bilirlerse, bize asla huzur vermezler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]