They all are traducir turco
5,882 traducción paralela
As they all are.
Hepsi öyle.
They all are.
Hepsi öyle.
And then when all the bets are placed, these women lift their skirts and they show us their business.
Tüm bahisler oynandıktan sonra da o kadınlar eteklerini yukarı kaldırarak bize ekmek teknelerini gösterir.
That's all they really are, right?
Oldukları şey tam olarak bu değil mi?
They are greedy and vain, and no matter how much you look down on us, we are all still Culebras in this room.
Açgözlü ve kibirliler, bizi ne kadar küçük görürsen gör bu odadaki herkes bizim gibi yılan.
You make them believe that they're looking down on you, when all eyes are actually on them, and you're the one who's really in control.
Bütün gözler onların üstündeyken kontrolün onlarda olduğuna inandırırsın ve aslında kontrol sendedir.
Mm-hm. All boys are checked whenever they come on to campus for drugs, guns.
Çocuklar kampüse uyuşturucu ve silahla gelmesinler diye kontrol edilir.
Why are they all looking at me?
Neden hepsi bana bakıyor?
All of the messages are the same and they all say Blocked ID.
Tüm mesajlar aynı ve hepsi gizli bir numaradan gelmiş.
Our families is all mankind, and even if they are our enemies, and fight beneath Satan's flag we must try to save their souls.
Bizim ailelerimiz bütün insanlık, ve düşmanlarımız olsalar bile, İblis'in bayrağı altında savaşıyor olsalar bile, onların ruhlarını kurtarmayı denemeliyiz.
I find that all women, no matter from which land... they are all beautiful in their own unique manner.
Bütün kadınları toprak ayırtmaksızın kendi görünüşlerine göre güzel buluyorum.
They would have slaughtered all of us, but they heard our prayers, and they chose one of the horses instead. They spared us because they thought we we're pagans, because you are pagans, all of you.
hepimizin kafasını uçurabilirlerdi, ama dualarımızı duydular, bu yüzden o atı seçtiler bize dokunmadılar, bizimde pagan olduğumuzu düşündüler çünkü sizler hepiniz pagansınız!
They are all around you.
Hepsi çevrenizde.
Personnel and military rights... They are all in their hands.
Kişisel ve askerî hakların tümü ellerinde.
Are they all dead?
Onların hepsi ölmüş?
- There've always been rumors that Radcliffe built the place as some sort of temple, but it was so long ago that thankfully it's all they are... rumors.
Radcliffe'in evinin bir tür tapınak olduğu söylenir. Ama bu çok uzun zaman önceydi. Neyse ki dedikodu olarak kaldı.
Cos all the places are different, ain't they? Everywhere's different.
Farklı yerlerin nasıl olduğunu görebilmek için.
The kids are all having a rough time, one way or another, and every time they make a mistake, I feel like it's my fault.
Çocuklar zon anlar yaşıyor. Öyle ya da böyle bir hata yaptıkları zaman kendi hatam gibi hissediyorum.
We are all gathered here today to celebrate the relationship of Jessica Hamby and Hoyt Fortenberry and to be witnesses and supporters of the commitment they share with one another.
Bugün burada Jessica Hamby ve Hoyt Fortenberry'nin birlikteliğini kutlamak için toplandık. Ve birbirlerine bağlılıklarına şahit ve destek olmak için.
I can't see their faces since they are all wearing a mask.
Maske taktıkları için yüzlerini göremiyorum.
So, as you can see, all of them are modules, so they can be customized for each unit -
Gördüğünüz gibi tüm ünitelere uyarlanabilmesi için hepsi standart ölçülerde. Mitchell! - Selam.
They are all accountable!
Hepsi bu işten sorumlu!
All the reporters are curious about you They want interviews
Bütün gazeteciler seni merak ediyor. Seninle röportaj yapmak istiyorlar.
But what are they doing all the way out here by themselves?
Fakat tek başlarını bu kadar uzakta ne yapıyorlar?
First of all, " Are they gonna understand you in India?
Öncelikle, " Hindistan'da seni anlayacaklar mı?
It's believed that cows are people who have died, and they've been reincarnated, and their new life is now the cow, which is why they don't eat them and why they give'em all the love and respect in the world over there.
İneklerin ölmüş insanlar olduklarına inanıyorlar. Reenkarne oluyorlar. Ve inek olarak yeniden geldikleri için onları yemiyor ve saygı gösteriliyor.
With time, they all begin to run together, but you will find the real moments are vibrant.
Zamanla her şey yoluna girmeye başlıyor. Ama gerçek anların heyecan dolu olduğunu anlayacaksın.
- All the children have head lice, and they are reading our mail.
- Tüm çocuklarda saç biti var ve bizim mektuplarımızı okuyorlar.
- Abigail. This place, these people, they are all crazy.
Bu yer, bu insanlar hepsi deli.
Gabriel, Lillian, Riley... all out there. I know they are, dad.
- Gabriel, Lillian, Riley hepsi şu an oradalar.
They are not standard at all.
O cezalar hiç de standart değildir.
Are they treating him all right?
Ona iyi davranıyorlar değil mi?
Are they all gone?
Hepsi gitti mi?
They're vegetables that are all named "Bill."
Hepsi sebze ve adları Bill.
Are they all real?
Doğru muydu?
They are all the same.
Hepsi aynı.
They are all that I got.
Tek varlığım onlar.
All right, well, the girls are gone, they're in college, they're good.
Tamam, kızlar gitmiş olacak, üniversitede, iyi olacaklar. Kimse hamile değil kimse havuzda çalışmıyor.
They maintained balance. Words, Datak. That is all they are.
Bunların hepsi söz Datak.
What I want to do is something that will bring all the children together as one and allow them to be the creative beings that they are naturally, and it is making beautiful, nontoxic bubble shapes...
Yapmak istediğim şey, onları bir bütün haline getirecek doğal, güzel ve toksik olmayan baloncuklar yapan yaratıcı varlıklar olmalarına müsaade eden türden bir şey.
- Where are they all going?
- Nereye gidiyorlar?
All they asked about was, "how are my guys doing?"
Sordukları tek şey, "Adamlarım nasıl?"
So, why are they taking all of us?
- Neden hepimizi birden götürüyorlar?
Well, when those toys are all holding each others'hands, and they're headed down towards the incinerator, I...
Tüm oyuncakların el ele tutuşup çöp fırınına ilerledikleri sahne...
Did they hurt you? Are you all right?
- Sana zarar verdiler mi?
None of them has ever been stronger than me, because, at heart, they are all children.
... ama hiçbirisi benim kadar güçlü değildir çünkü, en nihayetinde hepsi birer çocuk.
Rachel got the lead in Funny Girl on Broadway and they've been rehearsing, like, forever and now the show's about to open and Blaine and Sam and Artie and Mercedes are all in New York together.
Rachel Broadway'de Funny Girl oyununda başrol. Binlerce kez prova yaptılar, Ve şimdi açılmak üzere. Blaine, Sam, Artie
by testing the bonds that are the strongest of all. They can lead to the greatest of victories, or to your ultimate defeat.
Zaferlerin en büyüğüne götürür veya mutlak yenilgiye uğratır.
According to the news, people all over the city are discarding their dairy products, whether or not they originated at the MacIntoshes'farm.
Haberlerde söylendiğine göre, şehrin her tarafından insanlar MacIntosh çiftliğinden çıkıp çıkmadığına bakmaksızın tüm mandıra ürünlerini çöpe atıyormuş.
And they all think the Barkers are responsible.
Herkes bundan Barkerların sorumlu olduğunu düşünüyor.
They're all accounted for but the perps are all dead.
Eksik yok. Ama faillerin hepsi öldü.
they all look alike 19
they all look the same 38
they all do 71
they all did 35
they all say that 30
they all were 22
they all 24
they all died 28
they all die 24
all are welcome 18
they all look the same 38
they all do 71
they all did 35
they all say that 30
they all were 22
they all 24
they all died 28
they all die 24
all are welcome 18
are you okay 10556
are you all right 6257
area 145
are you 9496
are you done 359
are you sure 6189
aren 34
are you cold 191
aren't you 6426
are you fucking serious 72
are you all right 6257
area 145
are you 9496
are you done 359
are you sure 6189
aren 34
are you cold 191
aren't you 6426
are you fucking serious 72
ares 34
are you kidding me 3423
are you married 428
are you ok 2809
are you there 1616
are you crazy 2783
are you serious 3114
are you free tonight 40
are you ready 1883
are you mad at me 175
are you kidding me 3423
are you married 428
are you ok 2809
are you there 1616
are you crazy 2783
are you serious 3114
are you free tonight 40
are you ready 1883
are you mad at me 175
are you listening 493
are you listening to me 401
are you nuts 615
are you mad 557
are you here 359
are you done yet 34
are you hungry 755
are you alright 866
are you coming 731
are you happy 540
are you listening to me 401
are you nuts 615
are you mad 557
are you here 359
are you done yet 34
are you hungry 755
are you alright 866
are you coming 731
are you happy 540