They know traducir turco
66,303 traducción paralela
They know who you are.
Onlar kim olduğunu biliyorlar.
They know what you're going to do.
Ne yapacağını biliyorlar.
Do they know who stabbed him?
Onu kimin bıçakladığını biliyorlar mı?
And, my God, all that bullshit about second chances... and how they know each other?
Ve, aman tanrım, o ikinci şans saçmalıkları ve birbirlerini nasıl anladıkları?
You know what? The only thing they know about each other is that they hate each other.
Bribirleri hakkında bildikleri tek şey birbirlerinden nefret etmeleri.
Do they know who did it?
Kimin yaptığını biliyorlar mı?
But the thing is, your preppy friends are only worth what they know.
Ama olay, senin tiki arkadaşların bildikleri kadar ederler.
And I'm betting they know where this one is.
Ve iddiasına girerim bunun nerede olduğunu biliyorlardır.
They know all that about me?
Benimle ilgili olanları biliyorlar mı?
I think they know that I'm talking to you.
Galiba sana bilgi verdiğimi biliyorlar.
They'll kill me if they know I've even talked to you.
Sizinle konuştuğumu bilseler beni öldürürler.
Like they know they're being watched.
İzlediklerini bildikleri gibi.
Mars won a battle that they didn't intend to fight, and they know now that they can't win the war, so they let us stick them with the bill for Ganymede.
Mars savaşmak istemediği bir savaşı kazandı. Şimdi savaşı kazanamayacaklarını bildikleri için.. ... Ganymede faturasını onlara ödetmemize izin verdiler.
I don't know how much time we have - or what they plan to do.
Ne kadar zamanımız kaldı bilmiyorum ya da ne planladıklarını.
You know, it's a big house, and they've got everything you need.
Biliyorsun, orası büyük bir ev ve ihtiyaç duyacağın her şeyleri var.
People don't know what they want.
İnsanlar ne istediklerini bilmiyorlar.
You know, most people... they never get out of this town.
Bilirsiniz, çoğu insanlar... bu şehirden hiç çıkamazlar.
I don't know what they're gonna think, but I don't want any trouble.
Ne düşüneceklerini bilmiyorum ama herhangi bir bela istemiyorum.
It's magic, I don't know how they do it.
Bu sihir gibi, bunu nasıl yapıyorlar bilmiyorum.
You know, some of the women in the study... they've got really little kids.
Deneye katılan kadınların bazılarının küçük çocukları var.
You know, they say you can't drink your problems away?
İçmenin sorunlarımızı çözemeyeceğini söylerler ya?
They call it "Revival", but that's all I know.
Oraya "Diriliş" diyorlar, tüm bildiğim bu.
- Um, we know that they're...
- Onların ne olduğunu... - Hayır hayır.
I wanted to know if you're as good as they say.
- Dedikleri kadar iyi misin bilmek istedim.
Smile sweetly to their faces but know them for the Tudor spies they are and lose your tongues when they are near.
Yüzlerine hoşça gülümseyin. Bir de Tudor casusları olduklarını unutmayın Onlar buradayken dilinizi yutun.
I can only tell you what the others of our House will do and now they feel... forgive me, Your Grace, that you are a Welshman who's lived your life in France and does not even know our customs.
diğer hanedanlıklarımızın yapacakları ve şu anda, bağışlayın beni Majesteleri ama sizin, geleneklerimizi bile bilmeyen, ömrünü Fransa da geçirmiş bir Gallerli olduğunuzu düşünüyorlar.
How do you know that they have said that?
Böyle dediklerini sen nereden biliyorsun?
I know, my "curses." But perhaps, they're just wishful thinking.
"Lanetimi" bilirim ama belki de onlar için hüsnü zan ediyorumdur.
I will fight them from within my marriage and they will not even know it.
Evliliğimde onlarla savaşacağım ama onların haberi bile olmayacak.
Just two samaritans don't know. Whether to check they ass or scratch they watch.
Ne yapacağını bilemeyen iki merhametli insanız sadece.
When your black boy don't come home... you know... they dead.
Çocuğun siyahsa ve eve gelmediyse öldüğünü anlarsın.
- Oh, yes. Well, if the stuffed shirts and ninny nay-sayers hadn't outlawed Battle Magic 38 years ago, then they would have it, which you well know, Henry.
Otuz sekiz yıl önce Büyü Savaşları... için olumsuz oylara destek olsaydım şu an ellerinde olurdu bunu iyi biliyorsun Henry.
When they find us, we can say we didn't even know what was happening.
Bizi bulduklarında neler olduğundan haberimiz bile olmadığını söyleyebiliriz.
Okay, you know, it's kind of hard to make friends when every time someone comes up to you, they get frisked.
Tamam, biliyor musun, arkadaş edinmek biraz zor. Birisi sana her geldiğinde, sinirlenirler.
Did you know that they X-ray everything that comes into the kitchen?
Mutfağa gelen her şeyi X-ışınıyla izlediklerini biliyor muydunuz?
You know, they say... faith requires having belief without proof.
Ne derler bilirsin, İman, kanıt olmadan inanmayı gerektirir.
They're gonna want to know where I was yesterday.
Dün nerede olduğumu bilmek isteyecekler.
They're nervous as cats, but they don't know anything.
Gergin görünüyorlar ama bir şey bilmiyorlar.
You knew that they were lying, and yet you didn't press, but what I don't know... is whether it's because you're soft or because you're subversive.
Yalan söylediklerini biliyordun ama yinede üzerlerine gitmedin. Henüz anlamadığım şey bunu budala olduğun için mi yoksa baltalamaya çalığın için mi yaptığın.
They'd just know it wasn't encrypted.
Sadece şifreli olmadığını biliyorlardı.
I need to know they're safe.
Güvende olduklarını bilmeliyim.
70 million baby boys'foreskins, right, severed, harvested, piled up, shoveled into bloody warehouses, and you don't want to know what they're using them for.
70 milyon erkek bebeğin derileri kesiliyor, yüzülüyor, üst üste yığılıyor lanet olası depolarda saklanıyor ve sen neye lâzım olduğunu bilmek istemiyorsun.
We know they're putting foreskin in skin grafts.
Sünnet derisini, deri naklinde kullandıklarını biliyoruz.
I'll go in first so they won't know it's a trap.
Önce ben gideyim ki, tuzak olduğunu anlamasınlar.
It's not that they're lazy, you know.
Tembel oldukları için çalışmıyor değiller.
You know the caps in robbery, they're looking for the asshole who's walking down the street with a shiny new Rolex the day after a big heist.
Soygun polisini tanıyorsun. Pislik arıyorlar Kim caddede yürüyor
You know, I never hire a man unless they're a Texas man.
Biliyor musun, Teksaslı bir erkek olmadıkça asla bir erkek tutmam.
Well, I don't know if the cloth was with the stick when they found it, but none of this was visible with spectral imaging.
Bulduklarında kumaş sopayla beraber miydi bilmiyorum, Ama bunların hiçbiri spektral görüntülemede gözükmedi.
She has amazing abilities, ones I don't understand, and I don't know where they came from.
İnanılmaz yetenekleri var, bazılarını anlamıyorum, ve nereden geldiklerini bilmiyorum.
Yeah, I don't know if there's a word for them, but, uh, I know what they do.
Evet, bunlar için bir kelime var mı bilmiyorum, ama, ne yaptıklarını biliyorum.
I mean, you know, they were.
Yani, biliyor musun öyleydiler.
they know nothing 26
they know each other 27
they know me 35
they know everything 44
they know we're here 46
they know it 24
they know you 16
they know what they're doing 42
they know that 44
know 759
they know each other 27
they know me 35
they know everything 44
they know we're here 46
they know it 24
they know you 16
they know what they're doing 42
they know that 44
know 759
knowing 61
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know your enemy 19
know thyself 21
know why 81
knows 86
known 107
knowledge 78
knowles 44
knowledge is power 34
know your place 28
know your enemy 19
know thyself 21
know why 81
know what i'm saying 125
know it 54
known what 18
know this 99
know what i'm sayin 29
know what 656
know what that means 36
know what this is 16
know what i mean 310
know her 28
know it 54
known what 18
know this 99
know what i'm sayin 29
know what 656
know what that means 36
know what this is 16
know what i mean 310
know her 28
know what it is 22
know what that is 21
known associates 21
know basis 70
knowing you 48
know him 81
knows what 35
known fact 28
knowing her 17
knowing him 25
know what that is 21
known associates 21
know basis 70
knowing you 48
know him 81
knows what 35
known fact 28
knowing her 17
knowing him 25