Those lips traducir turco
267 traducción paralela
Here hung those lips that I have kissed I know not how oft.
Şuradaki dudakları, kim bilir kaç kere öpmüştüm.
You've got those lips That were meant to be kissed
# Sendeki bu dudaklar sanki opülmek için #
Ignoring those lips I adore
# Hayran olduğum dudakları # Görmezden gelmek için
Take this soap and wash those lips off your face.
Bu sabunu al ve yüzündeki boyaları yıka.
And... those lips!
Ve... Şu dudaklar!
Yeah, yeah, Sam. Might be time to hang up those lips, buddy.
Evet, Sam, dudaklarýný emekliye ayýrmanýn vakti gelmiþ olabilir.
Love is on those lips of his.
... ama dudaklarının itiraf etmek için titrediğini gördüm.
And it was he who first kissed those lips?
Bu dudakları öpen ilk erkek o muydu?
Here hung those lips that I have kissed I know not how oft.
Bak şuradaki dudakları kim bilir kaç kez öpmüştüm.
Spread those lips.
Aç şu dudaklarını.
Here hung those lips... that I have kissed I know not how oft.
Bir zamanlar burada öptüğüm dudaklar vardı.
Those lips.
O dudaklar.
I am your bee. I'd like to sip the honey sweet from those lips you see.
Ben senin arınım emmek istiyorum bu dudaklardan tatlı bal.
I don't know. Those lips.
Bilmiyorum, o dudaklar...
Hold those lips.
O dudaklar öyle kalsın.
I need for you to stop moving those lips now.
Dudaklarını daha fazla hareket ettirmeni istemiyorum.
My friend should taste those lips.
Dostum da... bu dudakların tadına bakmalı.
Those vacant eyes cried out for expression, those lips pleaded for a final whimper, this dream was missing a kind of dreamer... "
Anlam fışkıran bu dalgın gözler, Bu dudaklar son bir ağlama için yalvarıyor, Ve bu rüya sahibini arıyor... "
"Those lips pleaded for a final whimper".
"Bu dudaklar son bir ağlama için yalvarıyor.".
So when you pull on your costume and turn to admire yourself in the mirror, please keep those lips locked tight.
Kostümünüzü giydiğinizde ve ayna karşısında kendinize hayran hayran baktığınızda, lütfen dudaklarınıza hakim olun.
Those lips... what's in'em?
- Pardon?
Here hung those lips that I have kissed I know not how oft.
Şuradaki dudakları kim bilir kaç kere öpmüştüm.
Those lips. That's not Claire, that's you.
Bu Claire değil, sensin.
I fell for those sexy lips.
O seksi dudaklarına vurulmuştum.
# And those pretty red lips and that sunny smile?
#.. şu çekici al dudaklarla, bu neşeli gülümsemeyi?
Those same sweet lips, like warm carnations.
Sıcak karanfile benzeyen aynı tatlı dudaklar.
It's amazing. 50 million guys running around back home, and all those dames want is Sugar-lips Shapiro.
Çok şaşırtıcı. Amerika'da 50 milyon adam etrafta dolanıp duruyor ama bütün kadınlar, şeker dudaklı Shapiro'nun peşinde.
Whatever it was, the look on his face was hideous... his eyes glittering like those of a maniac... his lips drawn back, and his teeth clenched tight... his breath harsh and rapid.
Olan her neyse, yüzündeki ifade korkunçtu. Gözleri aynı manyaklarınki gibi parlıyordu dudakları geri çekilmiş, dişlerini sıkmıştı soluğu sert ve hızlıydı.
Are you one of those people who move their lips when they read?
Çünkü böyle hızlı okuyamazsın.
You know, those blacks all have big, warm lips.
Biliyorsun şu siyahların hepsinin büyük, ılık dudakları vardır.
The old school teachers who have a plan to standardize spelling, the strategists, the water diviners, the faith healers, the enlightened, all those who live with their obsessions, the failures, the dead beats, the harmless monsters mocked by bartenders who fill their glasses so high that they can't raise them to their lips, the old bags in their furs who try to remain dignified whilst kicking back the Marie Brizard.
Hecelemeyi bir düzene oturtmaya çalışan eski öğretmenler stratejistler, su falcıları, üfürükçüler, aydınlananlar takıntılarıyla yaşayan herkes kaybedenler, yorgun düşenler, barmenlerin dalga geçmek için sonuna kadar doldurduğu kadehlerini dudaklarına götüremeyen zararsız canavarlar Marie Brizard'ını kafasına dikerken bile oturaklı gözükmeye çalışan kürklü moruklar.
One little kiss on those ruby lips or even on that satin cheek, and I drive at a snail's pace. - Word of honor.
O kiraz dudaklardan, hatta o ipeksi yanaktan bir öpücük,... ve kaplumbağa hızıyla giderim.
No, those were your times, Today it means : to kiss him on the lips!
Hayır, o sizin zamanınızdaydı. Bir çocukla çıkmak demek, onu dudağından öpmek demek.
Except for those... big lips they got.
Ama o büyük dudakları hariç.
Holmes turned to us, and those four familiar words shot from his lips :
Holmes döndü ve o tanıdık iki kelimeyi söyledi :
Lips which screamed those words felt your telepathy, oh yeah! Felt your telepathy, oh yeah! I haven't eaten anything yet.
Ben daha hiçbir şey yemedim ya!
Those flashing eyes, those flushed cheeks, those trembling lips.
parlatan gözler, kızaran yanaklar, titreyen dudaklar.
If I could market lips like those, I'd make another million!
Böyle dudakları pazarlayabilsem, bir milyon daha kazanırdım!
Cool off those hot lips with our tasty frozen fruity bars icy whiteys..
Lezzetli, meyveli donmuş çubuklarımız var,... icy whiteys..
As long as you're not going to be talking with those lips... ( groaning ) ( provocative chuckle )
Artık bu dudaklarla konuşamayacağına göre...
That luscious tan those ruby lips and hair color so natural, only your undertaker knows for sure.
Bu nefis bronzluk parlak dudaklar ve saç rengi o kadar doğal ki sadece cenazenizi taşıyan kişi bilebilir.
- You said all those things about my lips and my mouth.
Dudaklarım ve ağzımla ilgili bütün o güzel şeyleri söyledin.
Man, if those chapped lips could speak, what would they say?
Ah, o çatlamış dudaklar konuşabilse, acaba ne derlerdi?
I'd like to sip the honey from those red lips.
Bu kırmızı dudaklardan bal emmek isterdim.
They had me all taped up like one of those mummies... and all you could see were my eyeballs and my lips.
Tabi sonra mumya gibi heryerimi sardılar. Tek görebileceğin yer göz bebeklerim ve dudaklarımdı.
Zip those lips.
Burası Senin geldigin ülke degil canım.
Listen, why don't we put those pretty little lips to something more useful, like me.
Dinle, neden bu güzel, küçük dudakları daha faydalı şeylerde kullanmıyoruz? Mesela bende.
- " Of course, I noticed her too with those ample breasts and pouty lips.
- " Tabi, onu ben de farketmiştim kocaman göğüsleri ve dolgun dudakları.
Those delightful lips, they'll get you some tips.
O güzelim dudaklar, sana bahşiş getirir...
Okay, you know those great movies where everyone is coming out of their graves? With, like, half their faces missing and their eyes hanging out and their lips falling off?
Evet, o harika filmleri bilirsiniz, hani herkes mezarlarından çıkar ve de yüzlerinin yarısı eksiktir ve gözleri sarkar, dudakları yarıktır.
Well, how about those pouty lips that must have... -... cost you a fortune in collagen injections!
Peki o kollajen enjekte edilmiş dolgun dudaklarına ödediğin servete ne demeli!
lips 62
lipstick 80
lipschitz 20
those eyes 49
those 395
those are nice 21
those are beautiful 26
those are 90
those were good times 17
those were the days 74
lipstick 80
lipschitz 20
those eyes 49
those 395
those are nice 21
those are beautiful 26
those are 90
those were good times 17
those were the days 74
those two 110
those days are gone 24
those girls 42
those guys 111
those are mine 77
those aren't mine 30
those are my friends 16
those days are over 45
those people 102
those men 39
those days are gone 24
those girls 42
those guys 111
those are mine 77
those aren't mine 30
those are my friends 16
those days are over 45
those people 102
those men 39