To be loved traducir turco
1,091 traducción paralela
I want to be loved.
Ben sevilmek isterim.
He was ruining our efforts to be loved.
Halka kendimizi sevdirme çabalarımızı berbat etmiş.
I love that man more than any man's got a right to be loved.
Bu adamı her hangi bir erkeğin sevilmeyi hak ettiğinden daha çok seviyorum.
It must be fantastic to be loved so intensely.
Bu kadar yoğun sevilmek harika olmalı.
I'm not asking to be loved.
Anlamak istiyorum.
Don't you ever want to be loved back?
Karşılığında hiç sevilmek istemez miydin?
We know that people want to be loved not for what they are, but what they appear to be.
Biliriz ki insanlar ne oldukları için değil nasıl göründüklerini tatmin etmek için sevilmek isterler.
Anyway, the point is, I'm not in business to be loved. - - But I am in business.
Herneyse, mesele su ki, bu ise begeni toplamak için girmedim, ama bu isin içindeyim.
You were capable of a lot of love on earth and to be loved.
Sen dünyada çok insanı sevdin ve sevildin.
I want to be loved and taken care of someday!
Artık sevilmek ve mutlu olmak istiyorum.
They all want to be loved.
Hepsi sevilmenin peşinde.
Tiberius wants to be loved - at least after his death if not before.
Tiberius "madem yaşarken sevilmedim, hiç olmazsa öldükten sonra sevileyim" diyor.
Tell her what it's like to be loved by Zeus.
Söyle ona, Zeus'la sevişmek nasıl bir şeydir?
Each of us needs to be loved!
Sevmeden ve sevilmeden yapamıyoruz.
I only wish every man could know what it's like to be loved by you.
Keşke her erkek senin sevginin nasıl birşey olduğunu bilse.
When I'm grown up enough to need to be loved?
Yeterince büyümediğim zaman... sevilmeye ihtiyaç duyduğum zamandır.
You don't want to love, and you refuse to be loved.
Sevmek istemiyorsun ve sevilmeyi reddediyorsun. Aşkı sevdiğini sanıyorsun ama bu doğru değil.
Men don't like to be loved for their bodies.
Erkekler vücutları için sevilmek istemez.
They want to be loved.
Sevilmek istiyorlar.
They have to be loved.
Sevilmek zorundalar.
Everybody wants to be loved.
Herkes sevilmek istiyor.
- It's nice to be loved.
- Sevilmek güzel şey.
You want to be loved on the stage?
Sahnede sevilmek mi istiyorsun?
He doesn't want to be loved.
Sevilmek istemez o.
If you need to be loved here I am.
Sevilmeye ihtiyacın olursa... işte buradayım.
All I know is that he is made to be loved.
Tek bildiğim şey, onun da sevilmek için yaratıldığı.
So, what you are saying is that I just write poetry because underneath my mean, callous, heartless exterior, I just want to be loved, is that it?
Yani siz demek istiyorsunuz ki ben şiir yazıyorum çünkü, benim sert, duygusuz, kalpsiz görünüşümün altında, sevilmek isteyen bir varlık var, değil mi?
That girl wants to be loved for her mind.
Aklıyla sevilmek istiyor o kız.
If you love someone, you want to be loved back.
Birini seversen, sevilmekte istersin.
Then it made all the sense in the world... because although he wanted to be loved... craved to be loved... there was also something in him... that desired immersion in the mass and anonymity.
Ve herşey bir anda anlam kazanır... zira her ne kadar sevilmek istese de... sevilmek için can atsa da... onda topluluk içinde yok olmayı,... anonimleşmeyi arzulayan bir yan da vardı.
You think you're in love, but you just want to be loved.
Âşık olduğunu sanıyorsun ama senin asıl istediğin birisi tarafından sevilmek.
Most people are afraid they're never going to be loved like that.
İnsanların çoğu, hiçbir zaman böyle sevilmemekten korkarlar.
There's only one thing certain right now Missy pretty soon you're gonna be back in the arms of your loved one, and you can bet ol'Spotted Wolf is gonna be just a-itchin'to get his hands on you...
Ama bir şey kesin : Yakında ordusu ile gelecek... ve Benekli Kurt'un ellerinde olacaksınız.
"Than to love and be loved by you"
"seni sevmek, senin tarafından sevilmekti."
"Than to love and be loved by you"
"Seni sevmek, senin tarafından sevilmekti."
She would have loved to be here.
O da burada olmayı çok isterdi.
I worked very hard on that neck wound, trying to make it look as natural as I could so it wouldn't be offensive to his loved ones.
Şu boyun yarası üzerinde çok sıkı çalıştım, yapabildiğim kadar doğal görünmesini sağlamaya çalıştım, bu sayede sevdiklerine nahoş görünmeyecek.
He'll need someone after I'm gone to love and be loved by in return.
Ben gittikten sonra sevip sevilecek birine ihtiyacı olacak.
It's enough to betray just once, just once be unfaithful to what you believed in and what you loved, and you would never get rid of the succession of betrayals and lies.
Bir kez ihanet yeterlidir, inandığın ve sevdiğin şeylere sadakatsizliğe, ve sonra asla yalanlardan ve ihanetten kurtulamazsın.
Loved horses, wanted to be a cowboy.
Atları severdi ve bir kovboy olmak istedi.
This cat allowed himself... to be adored but not loved... and his success in show business was matched... by failure in his personal-relationship bag.
Bu kedi ona hayranlık duyulmasına izin verdi ama sevilmeye vermedi. Ve şov dünyasındaki başarısı, kişisel ilişkilerdeki başarısızlığı kadar büyüktü.
I thought you loved to be frightened
Korkmaktan hoşlandığını sanıyordum.
He used to be a recluse who loved peace and solitude
Tam tersine... Eskiden keşişlik yapmış ve barışı ve yalnızlığı seven biridir
- Wouldn't you have loved to be there?
- Orada olmaya can atmaz mıydın?
But she did love to be photographed... and people loved to take pictures of her and do little things for her.
Fakat fotoğrafının çekilmesini çok sevdi... ve insanlar onun resimlerini çekmeyi ve onun için küçük şeyler yapmayı çok sevdiler.
To be so loved.
Aşık olduğu için.
Or do you just need to be successful and loved?
Yoksa sadece başarıya ve sevilmeye mi ihtiyaç duyuyorsun?
Now, tell me, gentlemen, wouldn't you be likely to toss down a few if the woman you loved turned her back on you?
Şimdi söyleyin bana beyler, sevdiğiniz kadın size sırtını dönse biraz olsun sarsılmaz mıydınız?
Another of my faults is being popular and strong when only anonymity and pettiness can guarantee a long life lf you wish to survive, do not be loved
Hatalarımdan bir başkası ise popüler ve güçlü biri olmak ; oysa uzun ve dingin bir yaşamı sadece sıradanlık... ve bayağılık garanti edebilmekte. Hayatta kalmak istiyorsanız sevilmeyeceksiniz.
How could the man I loved, whose children I wanted to have and breast-feed, be a heroin dealer?
Çocuklarını emzirmek istediğim, sevdiğim adam nasıl eroin satıcısı olabilir?
He who wanted only to fit in, to belong... to go unseen by his enemies and be loved... neither fits in nor belongs... is supervised by enemies, and remains uncared for.
Bütün istediği uyum sağlamak, ait olmak... düşmanlarına görünmez olmak ve sevilmektir ama... ne uyum sağlayabilir ne de aidiyet yaşayabilir. Düşmanlarının denetimi altındadır, ve umursanmadan durur.
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to bed 99
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be happy 39
to be or not to be 51
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to bed 99
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be happy 39
to be or not to be 51
to be with you 30
to begin with 126
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be clear 133
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to begin with 126
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be clear 133
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to be precise 156
to be 126
to be specific 31
to be alone 26
to be sure 151
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21
to be 126
to be specific 31
to be alone 26
to be sure 151
to be safe 60
to be married 16
to be exact 289
to be truthful 21