We're here for you traducir turco
1,061 traducción paralela
And since we're late for Mr. Henderson, I thought, I'm so glad you found your way here.
Bay Henderson'a geç kaldığımızı düşünürken seni burada bulduğuma çok sevindim.
- I know I'm the last person you expected to see here... and maybe you don't believe this, but you're the gal for me... and I'm the guy for you, and we're gonna get married and there ain't two ways about it.
Evet? Burda görmeyi umduğun en son kişi olduğumu biliyorum. Belki buna inanmıyor olabilirsin, ama sen benim kadınımsın ve ben de senin erkeğinim.
We're not here for you. We're here for him.
Seni değil, onu enselemeye geldik.
Because we're all here for you.
Çünkü hepimiz yanındayız.
We're all here for you now, Fuck, we'll build!
Hepimiz senin için buradayız Lanet olsun, inşa edeceğiz!
All right, Sammy, we're here for you.
- Tamamdır, Sammy. Arkandayız. - Pekala.
I'm sure it was a frightening experience for you, but what you got to understand is that what we're dealing with here actually is a form of senility.
Bunun sizin için korkutucu bir deneyim olduğunu biliyorum,... ama anlamanız gereken şey burada bunaklık durumu söz konusu.
I want you to know it's safe in here. We're all here for you.
Bilmeni isterim ki burada güvendesin.
We both know you're not here for the pleasure of my company.
İkimizde, buraya benim arkadaşlığım için gelmediğini biliyoruz.
Um ya, I'm calling on behalf of our station and were having this telethon and where trying, really raisin'a lot of money for channel 62 and we'd really appreciate if you could help us. Bring you're dogs down here
Eee, ben istasyonumuz adına arıyorum ve bu yayın maratonunda Kanal 62'nin parasını artırmaya çalışıyoruz ve yardımcı olursanız çok seviniriz.
You know, here at the monastery... we're enjoined to silence for most of the year.
Biliyorsunuz, manastırda... yılın büyük kısmını susarak geçiririz.
I'll push it as far as I can, Phil, cos we're fighting for our lives here, while you're downtown pushing pencils and kissing ass!
İstediğim kadar sorgularım, Phil, çünkü sen şehirde kalem yalarken biz burada canımız pahasına mücadele veriyoruz!
We're right here waiting for you right now.
Tam burda tam şimdi seni bekliyoruz.
We're not here to fight your wars for you.
Buraya sizin savaşınızı savaşmaya gelmedik.
Tell you what, she and I, we're gonna sit here while you cook breakfast for us, you hump.
Bak ne diyeceğim, ikimiz burada oturacağız ve sen de bize kahvaltı hazırlayacaksın, seni salak.
Tell you what, she and I... we're going to sit here while you cook breakfast for us, you hump.
Bak ne diyeceğim, ikimiz burada oturacağız ve sen de bize kahvaltı hazırlayacaksın, seni salak.
We're here for you, Bobby.
Senin yanındayız Bobby.
Don't you know what we're here for?
Buraya ne için geldiğimizi anlamadın mı sen?
I came to say that we're here for you.
Senin yanında olduğumuzu söylemeye geldim.
Now you know what we came down here for. And we're going to do it.
Buraya neden geldiğimizi biliyorsun ve bu işi bitireceğiz.
Dr. MacKee, my feeling - for what it's worth - if we're going to treat you, you're going to meet the team here every day for the next six weeks.
Dr. MacKee, benim düşüncem - ve layık olan da budur - eğer sizi tedavi edeceksek, gelecek altı hafta her gün buradaki ekibi göreceksiniz.
We're all here for you, Dr. m.
Hepimiz sizin için buradayız, Dr M.!
AS YOU KNOW, WE'RE GATHERED HERE TONIGHT FOR OUR ANNUAL... FOUNDER'S DAY PICNIC.
Bildiğiniz üzere bu gece kurulumuzun yıllık piknik toplantısı... için bir araya geldik.
We're here for you.
Biz senin yanındayız.
But, we're here for you, sweetheart, if you need us.
Ama eğer bize ihtiyacın olursa burada olacağız tatlım.
This is what we're gonna do. If bill beats me in a fair fight right here, right now, not only can bill be boss... I'll give you the business for free.
Eğer Bill, hemen şimdi, adil bir dövüşte beni yenerse sadece patron olmakla kalmaz, işi size bedavaya veririm.
I hope you know we're playing for our parts of the ransom, not for these tails here.
Umarım bu yengeç bacaklarına değil fidye parasındaki payımıza oynadığımızı biliyorsunuzdur.
Did I just hear you suggest that we invite the neighbors over for drinks, the very people that we're here to stake out?
Biri biraz önce komşuları içkiye davet etmeyi mi önerdi? Gözetlemek zorunda olduğumuz insanları?
You've got to tell them that what we're fighting for here is the freedom from what we consider to be the rule of a foreign power.
Burada yabancı bir gücü kuralı olan... özgürlük olduğunu onlara söylemeniz gerekiyor.
You know what we're going for here :..... Twisted Secrets of the Voorhees'House Revealed.
Ne için burada olduğumuzu biliyorsun... Voorhees evinin sırlarını ortaya çıkarmak için.
You know what we're here for.
Niçin burada olduğumuzu biliyorsun.
Here we are, fighting the bullshit for 15 years, and now we find out that you're part of the bullshit.
Pislikle 15 yıldır savaşan bizler şimdi senin de onun bir parçası olduğunu görüyoruz.
If Major Hogan makes his way up here, we've got to show him you're ready for action.
Binbaşı Hogan buraya gelirse,... harekete hazır olduğunuzu ona göstermeliyiz.
I'm telling you, we're going for a look here.
Söyledim sana. Gel bir bakalım.
That's too bad. I was hoping you'd feel sorry for me, since we're the only two here from the other side.
Burada diğer taraftan gelen sadece ikimiz olduğu için, benim için üzüleceğini umuyordum.
- We're here for you.
- Frank, yanında olduğumuzu bil.
I'd like to remind you... that we're laying people off around here. I can find an intern who will do your job for free like that.
İnsanları işten çıkartıyoruz ve işini bedava yapacak bir stajyeri hemen bulabilirim.
Hey, for the rent you're charging us you shouldn't care if we're breeding hogs in here.
Kira için bizi suçluyorsun, eğer burada domuz yetiştirmiyorsak gerisi umurunda olmamalı.
Jim, we're working on a procedure down here for you.
Jim, sizin için bir prosedür hazırlıyoruz.
We're here for you.
Biz buradayız.
We're here for you.
Tabi, ne gerekirse...
What do you want to win for? We're just out here having a good time.
Kazansan ne olacak ki, burada harika vakit geçirip, eğleniyoruz.
Buddy, that's what we're here for. We're gonna take you home.
Bu yüzden buradayız evlat, seni eve götüreceğiz.
We're here for 2 months, and you've crossed swords with Kooka!
Biz 2 aydır buradayız ve sen Kuka ile kanlı bıçaklısın!
We have all the material here in Skopje, except what you're looking for.
Sözünü ettiğiniz bütün malzemeler. Üsküp'teki arşivde. Aradığınız bobinler hariç.
- We're all here for you, son.
- Hepimiz yanındayız evlat.
You're saying we're responsible for an explosion even though it occurred before our ship arrived here?
Yani bu patalamanın daha bizim gemimiz buraya ulaşmadan önce mi neden olduğumuzu söylüyorsun?
You are here dilly-dallying with Jefferson and we're looking for the car.
Sen burada Jefferson'la çene çalıyorsun biz de arabayı arıyoruz.
And, by the way, Nancy invited along these two gay guys just for fun... and, you know, we're gonna be here for a while. "
Bu arada Nancy bu iki ibneyi de sırf eğlence olsun diye davet etti... ve biliyorsunuz kısa bir süreliğine buradayız. "
Look, Doc, I know this is a lot for you to take in, but we're running out of time here.
Bakın, Doktor. Biliyorum bunların hepsini anlamak zor ama zamanımız daralıyor. Sizin yardımınıza ihtiyacımız var.
Listen, buddy, we're here to see Kamui, too. why don't you just go home for today?
Dinle ahbap, biz de Kamui'yi görmek için buradayız.
we're here 1469
we're here to help you 127
we're here to help 116
we're here to 16
we're here to rescue you 16
we're here to protect you 16
we're here now 105
for you 2938
for your information 371
for your own good 102
we're here to help you 127
we're here to help 116
we're here to 16
we're here to rescue you 16
we're here to protect you 16
we're here now 105
for you 2938
for your information 371
for your own good 102