We still can traducir turco
3,786 traducción paralela
It's fast... and we still can't catch up!
Seçkin askerler olmamıza rağmen hızına yetişemiyoruz bile! Bu gidişle...
Although we've expanded the inspection to the Gyeonggi-do region, we still can't figure out Jang Tae San's whereabouts.
Aramayı Gyeonggido'ya kadar genişletmemize rağmen hala yerini saptayamadık.
We still can.
Hala da olabiliriz.
People we still can climb on trees and have a picnic with.
Hala birlikte ağaçlara tırmanabileceğimiz, birlikte piknik yapabileceğimiz insanlar var.
I just wish I could give you a hug right now, but I can't because we still want to keep us quiet.
Şu anda sana sarılmak isterdim ama yapamam çünkü gizli olmamız gerekiyor.
But there are still things we can do to lessen their sting.
Ama yine de canlarını yakmak için yapabileceğimiz bir şeyler var.
We can still be friends.
Arkadaş kalabiliriz.
I hope we can still be friends.
Hadi, Evelyn.
Let's see if we can catch him while he's still high.
Bakalım kafası hala güzelken konuşturabilir miyiz.
Honey, we can believe different things and still be a couple.
Hayatım, farklı şeylere inansak da bir çift olabiliriz.
Can we still have Sunday nights together so we can watch our shows?
Pazar akşamları dizilerimiz için beraber olabilir miyiz?
Well, how can we be sure he's still there?
- Hâlâ evde olduğunu nereden bileceğiz?
We can't kill the chain bastard since his chain is still wrapped around Danchou's heart.
Şimdi öldürürsen reisin kalbini saran zincir daha da sıkılaşır.
But we can still come back.
Ama hâlâ bu yanlıştan dönebiliriz.
You know, I just... I hope we can still be friends.
Ama umarım arkadaş olarak kalabiliriz.
In this beautiful, cruel world all I can do is ask why we're still alive
Bu güzel ve gaddar dünyada Kendimize sorup duruyoruz
But we can still go further!
Hâlâ ilerleyebilecek durumdayız.
In this beautiful, cruel world all I can do is ask why we're still alive
Bu güzel ama acımasız dünyada Kendimize sormaya devam ediyoruz Neden hayatta kalanlar bizleriz
Well, we can still prove that the DBS was manipulated.
Yine de Susan'ın DBS'siyle oynandığını ispatlayabiliriz.
We can still make it.
Hâlâ yetişebiliriz.
Reason or not, I can't help thinking Hanna wouldn't be in this mess if we still had that R.V.
Eğer karavan bizde olsaydı, Hanna böyle kötü duruma düşmezdi.
She is still alive. We can't question her if she's dead.
Kadın yaşıyor.
We can't rule out he's still got friends in the police.
Öylece ortadan kaldıramayız.
If she steps down now, we can still win the vote and keep them as a client.
Geri çekilirse seçimi kazanabilir ve müşterimiz olarak kalabilir.
We can still save your company, and you won't have to hurt yourself at your murder trial.
Şirketini hâlâ kurtarabiliriz ve cinayet davanın savunması zarar görmez.
Look, if you really want to protect him, just get him to give us the money back now, while we can still take care of this quietly.
Bak, onu korumak istiyorsan onun parayı bize hemen geri vermesini sağla. Bu sayede sessizce halletmiş oluruz.
In this beautiful, cruel world all I can do is ask why we're still alive
Bu güzel ve gaddar dünyada Kendimize sorup duruyoruz Neden geride kalanlar bizleriz
It's still possible that Bill hired someone to kill you, so I'll stay on patrol outside until we can get to the bottom of this case.
Bill'in sizi öldürtmek için birini kiralamış olması hala mümkün yani ben dışarıda gözetlemede olacağım ta ki bu vakanın kökenine iniceye kadar.
We've confirmed it's her, but while we're still trying to make our case against the murderer, that's all I can tell you.
Cesedin ona ait olduğunu doğruladık ama soruşturma hâlâ devam ediyor. Size söyleyebileceklerim bu kadar.
Guys, we can still save the house if we find Briggs.
Briggs'i bulursak hala evi kurtarabiliriz.
Okay, you know what? It's still a vehicle, which means we can still take it back.
Neyse, sonuçta bir araç yani geri verebiliriz.
- I think we can still make that work out.
Bence hâlâ bunun üzerinde çalışabiliriz. İşte bu!
Look, we can still be friends.
Hala arkadaş olabiliriz.
We can't talk about this inside the building because Henry still has people there.
Bunu binanın içinde konuşamayız çünkü Henry'nin orada hâlâ adamları var.
Uh, well, you know, we can still babysit.
Biz yine de bebek bakıcılığı yapabiliriz.
We can't steal their clients, but we can still increase our revenue.
Müşterilerini çalamayız ama hâlâ gelirimizi artırabiliriz.
I've asked one of my colleagues, Bobby Kestheri, to hold one of these wafers that is being imaged really still so that we can zoom up on here, and he's very courageous.
Meslektaşım Bobby Kestheri'den görüntü oluşturulan plakalardan birini kıpırdamadan tutmasını istedim böylelikle buradaki görüntüyü büyütebildik.
We can still pull this together.
Bunu hala düzeltebiliriz.
You know at some point at Little Bighorn, I'll bet Custer led a unanimous vote where everyone said, "I still think we can win."
Little Big Horn Savaşı'nda Custer'ın bir noktadan sonra oybirliğiyle herkese "Hâlâ kazanabiliriz." dedirttiğine bahse girerim.
What you think they did, which I still can't hardly believe my fucking ears we're even talking about.
Kaldı ki bu konuda konuşurken... -... kulaklarıma bile inanamıyorum. - Peki bunu...
And... Well, I... I just hope we can still be friends.
Olanlara üzüldüm ve arkadaş kalırız diye umdum.
- Because I still don't think that we can beat Jennifer Without their help.
Hâlâ Jennifer'ı onların yardımı olmadan yenemeyeceğimizi düşünüyorum.
Even when your phones are off, we can still hear you, we can still find you.
Telefonlarınız kapalı olsa bile yine de sizi duyabilir, sizi bulabiliriz.
What Duncan is trying to say is, we can still right the ship.
Duncan'ın söylemeye çalıştığı, bu işi yine de devam ettirebiliriz.
Can we still use the pool?
Yine de havuzu kullanabilir miyiz?
I-I still can't believe we're on the same label.
Ben, ben hala aynı şirkette çalıştığımıza inanamıyorum.
As you know, art was the only thing we had in common, and I'm still hoping that's a way we can connect.
Bildiğin gibi tek ortak yanımız sanattı hâlâ bu yolla bağlantı kurabileceğimizi umuyorum.
Listen, Margaux, uh, maybe down the line if you're still stuck on this idea, we can do a column or some- -
Dinle, Margaux, eğer hala bu fikire takılıp kaldıysan, belki bir satır aşağıdan, sütun veya başka şey yapabiliriz- -
So, since both you and Nathan are the only two people that are still alive that have been affected by this dream Trouble... So, if we can compare what you guys did in the last 48 hours and see if you have anything in common, then we can find our Troubled person.
Bu rüya sorunundan etkilendiği hâlde hayatta kalan tek kişiler sen ve Nathan olduğuna göre son 48 saatte sizlerin neler yaptığını karşılaştırıp ortak bir şey bulabilirsek sorunlu kişimizi de buluruz.
Can we focus on what's still in the victim?
Hâlâ kurbanın içinde olanlara odaklanabilir miyiz?
Still doesn't mean we can trust him.
Yine de ona güvenemeyiz.
we still have 50
we still have time 55
we still do 18
we still don't know 32
we still are 23
canada 221
cancer 402
can i ask you something 847
can't complain 101
can you speak english 16
we still have time 55
we still do 18
we still don't know 32
we still are 23
canada 221
cancer 402
can i ask you something 847
can't complain 101
can you speak english 16
can you swim 39
candy 505
cane 72
candidate 80
canton 33
cancel 73
candies 17
candles 115
candice 64
candle 24
candy 505
cane 72
candidate 80
canton 33
cancel 73
candies 17
candles 115
candice 64
candle 24
cannot 43
cannon 62
canceled 36
candace 176
cannonball 58
canadian 54
can you hear me 3134
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28
cannon 62
canceled 36
candace 176
cannonball 58
canadian 54
can you hear me 3134
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28