What's his traducir turco

What's his name?

Adı neydi?

- What? - His name's Philip Jessup.

- İsmi Philip Jessup.

What would we say? Sorry your dad was so shady that his only way out was to off himself?

Başın sağ olsun baban öyle şerefsizmiş ki tek çıkış yolu intihardı?

Could you please read the visitor log and tell us what time Mr. Lahey arrived at the hospital on the day of his wife's death?

Ziyaretçi kayıtlarından eşinin öldüğü gün Bay Lahey'nin hastaneye giriş saatini okur musunuz?

Hate to think what's swimming around in his bloodstream.

Kanında neler olduğunu düşünmek istemiyorum.

What's the reason? What's the condition for Seo Chang Gwon to empty his pockets?

Başka şeyleri boş ver, ilk olarak bununla ilgilen.

He's trembling with fear that his wife will find out what a piece of trash he really is.

Büyüğü olarak nasıl sessiz kalabilirim?

What's his name?

- Adı ne?

Well, what's his name?

- Adı ne?

I tap into the mainframe, see what he sees in his eyes and that's how he speaks to me.

Anaçerçeveye bakıyorum, gözlerini okuyorum ve bu şekilde iletişim kuruyoruz.

I'm sorry, but what's more urgent than a guy with a hole burned in his side?

Her tarafında yanık delikleri açılmış bir hastadan daha acil ne olabilir?

And we saved his life, because that's what we do.

Ve biz de hayatını kurtardık, çünkü bizim işimiz bu.

We are less than 24 hours away from what many experts are calling a tune-up fight for Haynes on his way to next year's mega fight against the number one contender in the division, the undefeated Manny Garcia.

Uzmanların Haynes'in bu yılın mega maçında bir numaralı boksör yenilmez Manny Garcia'yla karşılaşmadan önceki antrenman maçı dedikleri karşılaşmaya 24 saatten az kaldı.

What's his focus?

Alanı ne?

Was it that fairy, what's his face, from Child Protective Services?

Bu peride kim, onun nesi oluyorsun, çocuk koruma servisinden mi geldin?

I talked to your son's homeroom teacher, gave her my card, told her to call me if RJ had any accidents, or falls, if the part in his hair lookedrooked. - Then what?

- Ee, daha ne o zaman?

It's what people in his line of work do.

Demek ki çalıştığı insanlarda da çekiç var.

- What's in his system?

- Sisteminde ne var?

- What's his last name?

Soyadı ne?

What's his name?

Adı ne?

If she were stressed, it would be because she is not over what's-his-face being shot.

Eğer stresli olsaydı,... vurulan yüzü kaldıramadığından olabilir.

What's in his laptop should put you in that Dutch cell you threatened to put these boffins in.

Madaky'nin dizüstündekiler seni, bu bilim adamlarını tehdit ettiğin ettiğin Hollanda hapishanesine yollamaya yeter.

And what in the world would cause Mr Marley here to thrust his face in yours?

Bay Marley'in sizi sıkıştırmasındaki neden neydi peki?

That's difficult to say, not knowing what he would normally carry on his person.

Bunu söylemek zor, normalde üzerinde ne taşıdığını bilmiyorum çünkü.

Well, what's his alibi?

Mazereti neymiş?

Brian, the point is that his recruit caught wind of what he was doing and he took advantage of the timing.

Brian, mevzu şu ki tuttuğu eleman Kenny'nin ne yaptığını fark etmiş ve olayların zamanlamasından yararlanmış.

Probable sepsis pneumonia. What's his fluid status? I.V.C. collapsed.

Onu Western and Third'deki otobüs durağından alacaktım, beni bekliyordu.

I don't even know what aisle it is,'cause his brains would be splattered all over the sign.

Hangi reyon olduğunu bilmiyorum çünkü beyni tabelanın her yerine sıçramış olurdu.

And yes, I got his back, if that's what you're asking.

- Eğer sorduğun buysa evet, arkasındayım.

This guy, what's his name?

- Bu adamın adı ne?

This guy walks into his shrink's office and he says, " doc, what's wrong with me? I'm a teepee.

Pandora adında bir kadın doktora gidip "doktor bey, rahim yollarımda bir sorun var." demiş.

- What's going on? I'm gonna stuff my halligan down his throat!

Gırtlağına sokacağım şu levyeyi!

What's more odd is that he personally knows no martial arts, but he has many experts by his side following his words.

herhangi bir dövüş sanatı bilmemesine rağmen sözünden hiç ayrılmayan birçok üstat varmış yanında.

You're not gonna believe what's in his glove compartment.

- Torpido gözünde ne olduğuna inanmazsın.

In the trunk of the defendant's car... rubber tubing, syringes, propofol, which matched exactly what he described in his posts.

Davalının arabasında, plastik boru, şırıngalar, propofol,... yazılarında tarif ettiği şeylerle tam olarak örtüşüyor.

You know, see if he was all right and adjusting and, um, you know, what's going on in his life and things like that.

Bir sıkıntısı var mı, uyum sağlayabiliyor mu hayat nasıl gidiyor diye görmek için.

What's his name?

Ad ver hele bir?

What'd happen if his story's different?

Eğer onun hikayesi farklıysa ne olurdu?

There was evidence that he had a cut on his finger, but what didn't make sense was that there was no fingerprints of Avery's at all, in or on the vehicle.

Parmağında kesik olduğu doğru ama işin tuhaf tarafı, aracın ne içinde ne de dışında Avery'ye ait parmak izi olmaması.

But... any pain... any burden that he's bearing... pales in comparison to what the State of Wisconsin and the people working for it have inflicted on Steven Avery and his family.

Fakat yaşadığı hiçbir acı omuzunda taşıdığı hiçbir yük Wisconsin Eyaletinin ve onun için çalışanların Steven Avery'ye ve ailesine çektirdikleriyle mukayese edilemez.

- How's he doing? What's his...?

- Durumu nasıl?

When he does what he's supposed to do, he gets his pat on the head and a treat.

Kendisinden bekleneni yapınca başı okşanıyor ve ödülü veriliyor.

What we argue in our post-conviction motion is that Brendan's pre-trial attorney, Len Kachinsky, violated his duty of loyalty to Brendan.

Karara itirazımızda bizim öne sürdüğümüz şey Brendan'ın mahkeme öncesi avukatı Len Kachinsky'nin Brendan'a karşı sadakat borcuna aykırı davrandığı.

And he wasn't necessarily the pawn of the Avery family, that he could make his own moral decisions as to what was right or wrong under all the circumstances, and part of that would be to admit being involved, you know,

Ve de illa Avery ailesinin kuklası olması gerekmediğini koşullar ne olursa olsun doğru ile yanlışı ayırt etme noktasında kendi ahlaki seçimlerini yapabileceğini göstermekti. Bunun yolu da kısmen Teresa Halbach cinayetiyle ilgisi olduğunu itiraf etmekten geçiyordu.

And that's what he tells his mother.

Ve gerçekten de annesine yaptığını söylüyor.

What's his problem?

Problemin ne?

It's like that kind of feeling you get when you have a dragon on your shirt, you know what I mean?

Bu şey aynı tişörtünde ejderha taşıdığın zaman olacak bir tür his?

What do you think about his unconventional return to the sport?

Spora bu sıra dışı dönüşüne ne diyorsunuz?

What's his real name?

Gerçek adı ne?

'A man's reach should exceed his grasp, or what's a heaven for?

'Bir adamın eli tutmayı aşmalı, Ya da cennet için ne var? "

Tell this, uh, boss of yours- - what's his name?

Söyle bakalım, patronunuz... onun adı ne?