You're having fun traducir turco
600 traducción paralela
All you're interested in is having fun with windmills and hotel bathrooms.
Tek ilgilendiğin şey yel değirmenleri ve otel banyoları ile dalga geçmek.
You're just having fun with me.
Sen benimle alay ediyorsun bence.
Either you come dragging home too tired to talk to me, or you're having fun with some dancer in San Francisco.
Ya geldiğinde yorgunluktan benimle bir çift laf edemiyorsun ya da San Fransisko'da bir dansözle gönül eğlendiriyorsun.
No, because you're having fun.
Hayır, sen eğlendiğin için.
It sounds like you're having fun.
Sanki eğleniyor gibisiniz.
You're having more fun than you ever had in your life.
Daha önce hic eğlenmediğiniz kadar eğleniyorsunuz.
Willoughby, I don't mind your having fun, but remember, you're representing the store.
Willoughby, Eğlenmen umrumda değil, ama mağazayı temsil ettiğini unutma.
Unless you carry on like a hyena you're not having fun.
Sırtlan gibi heyecanlanmadığınız sürece eğlenmiyorsunuz demektir.
As long as you're on the streets, having fun.
Sen sokaklarda eğlenmene bak.
Discipline's OK as long as you're having fun.
Eğlendiğin sürece disiplin bir problem teşkil etmez.
Does it really matter, as long as you're having fun?
Eğlendiğiniz sürece, sence bunların bir önemi var mı?
If you're not having fun, go home and play with yourself.
Eğer eğlenmiyorsan, eve git ve kendinle oyna.
You look like you're having fun.
Komik birine benziyorsun.
Hope you're having fun.
Peki sizi eğlendiriyorsa...
You're having fun, and so am I. Come here!
Eğleniyorsun, bende eğleniyorum. Buraya gel!
Yes, doesn't the time go fast when you're having fun?
- Bana "Selâm Piggy!" deme, seni kurbağa hırsızı. Piggy, her şeyi yanlış anladın. Gördüğün...
Well, as long as you're having fun in it.
Sen içinde eğlendiğin sürece sorun değildir herhalde.
We're having fun, you know?
Güzel insanlarsınız. Eğleniyoruz.
- Time flies when you're having fun.
- Eğlenirken zaman su gibi geçiyor.
- Time flies when you're having fun.
- Eğlenirken zaman su gibi geçiyor dedim.
You two look like you're having fun.
- Bakıyorum da eğleniyorsunuz.
You're not having any fun.
Hiç eğlenmiyorsun!
There's no point if you're not having fun.
Eğlenmemen için bir sebep yok.
Just having a little late-night fun. Listen, pencil neck, you're starting to get on my nerves.
Bana bak mürekkep surat, sinirlerimi bozmaya başlıyorsun.
- It looks like you're having a lot of fun.
- Çok eğleniyormuş gibi görünüyorsun.
He's not having the fun you're talking about, laughing and giggling and running barefoot through fields.
O, senin bahsettiğin tarzda eğlenmiyor. Gülerek, kıkırdayarak ve sahada çıplak ayak koşarak.
You're having fun now, right?
Şimdi keyfin yerinde, değil mi?
You don't think it's love because we're having fun.
Eğlendiğimiz için bunun sevgi olmadığını sanıyorsun.
You're out there having fun, and then it happens- - a life-threatening experience.
Denizde eğlendiğin sırada, aniden oluverir. Hayatınızı tehdit eden bir deneyim.
Especially when you're having fun.
Özellikle de eğleniyorsan.
- Oh, I'm glad. I'm glad you're having fun.
Eğlenmene sevindim.
While you're having fun, time goes by fast.
Siz eğlenirken zaman işliyor.
You're not having fun.
Eğlenmiyorsun.
- If you're having fun, I'm having fun.
- Sen eğleniyorsan ben de eğleniyorum.
Now, tell me you're not having just a little bit of fun.
Birazcık eğlenceli olduğunu inkar edemezsin değil mi.
And the fraternity... I'll bet you're having fun in the fraternity, huh?
Ve eminim dernekte de eğleniyorsundur, ha?
Sounds like you're having fun.
Eğleniyor gibisin.
I see time as a constant, whereas humans perceive time as flexible, hence the expression "Time flies when you're having fun", which until now has always confused me.
İnsanlar zamanı değişken olarak algılarken, ben zamanı bir sabit olarak görüyorum. Bu nedenle de, "Eğlenirken zaman uçar gider," sözü... bu ana kadar hep kafamı karıştırmıştır.
I see time as a constant, whereas humans perceive time as flexible, hence the expression "Time flies when you're having fun", which until now has always confused me.
Mekikteki adamlarımı görmeliyim. Bana istediğimi verecek misin? Bunu yapacak araçlarım var.
Well, it's just that you're always stuck in your office, you know, worrying about losses and profits and career moves, while we're out here having fascinating, fun-filled conversations about things like, well, like sexual stimuluses.
Sen ofisine kapanıp kâr, zarar ve kariyer gibi endişelere gömülürken biz burada cinsel uyaranlar gibi ilgi çekici ve eğlenceli konularda sohbet ediyoruz.
When everybody else is out having fun, but you're home, studying, trying to make something of yourself, so that someday you can own the best car in the neighborhood.
Eğer saçlarımı tararsam, seni o cezadan kurtarabilirim. Bak Kelly, gerçekten bazı çocukların gelip soru sormasını bekliyordum.
I know you're having fun with your sister, her being, well, a dullard and all... but if Kelly doesn't get out of high school, she'll never leave home.
Ne de olsa ahmak... Ama Kelly liseden mezun olamazsa, Evden asla ayrılmaz.
I know you're having fun with your sister, her being, well, a dullard and all... but if Kelly doesn't get out of high school, she'll never leave home.
Çocuklar, dikkatli olun. Biraya kum kaçırmayın. Seni sık sık düşünüyorum, Al.
- Time flies when you're having fun.
- Zaman nasıl da geçiyor.
I guess you're just having too much fun. "
Sanıyorum çok fazla eğleniyorsun. "
As long as you're having fun, Breaker.
Eğlen eğlenebildiğin kadar, Breaker.
You're having a lot of fun!
Çok eğleniyorsunuz bakıyorum!
- But you're having fun.
- Ama siz eğleniyorsunuz.
- It sounds like you're having lots of fun.
- Çok eğleniyorsun galiba.
Well, I thought you'd like to know that she found herself a new guy and they're out at the Saint Pierre Club, having fun at your expense.
Şey, düşündüm de onun kendine yeni bir erkek bulduğunu bilseniz iyi olur ve şu anda Aziz Pierre Kulubünde, sizinle alay ederek eğleniyorlar.
They're having all the fun in there and you out here getting bored, eh?
Onlar içerde eğleniyor sen de burada sıkıntıdan patlıyorsun.
you're having a laugh 24
you're having a baby 49
you're having a party 18
you're having an affair 18
you're having a nightmare 17
having fun 231
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
you're having a baby 49
you're having a party 18
you're having an affair 18
you're having a nightmare 17
having fun 231
funny 1968
funeral 54
fund 31
funk 50
funky 44
fung 21
fungus 39
funny girl 23
fun fact 65
funerals 24
funny enough 21
funny you should ask 57
fun's over 44
funny thing 100
fung 21
fungus 39
funny girl 23
fun fact 65
funerals 24
funny enough 21
funny you should ask 57
fun's over 44
funny thing 100