You in a hurry traducir turco
1,466 traducción paralela
Are you in a hurry?
Acelenmi var?
- Are you in a hurry?
- Acelen mi var?
Are you in a hurry or something?
Acelen filan mı var?
Are you in a hurry, sir?
Aceleniz mi var, efendim?
Are you in a hurry to die, as well?
Sende ölmek için acele mi ediyorsun?
Why are you in such a hurry?
Neden bu kadar acele ediy orsun?
I told you, I'm in a hurry.
Dediğim gibi, acelem var.
Gabriel, where are you going in such a hurry?
Gabriel, böyle aceleyle nereye gidiyorsun?
No, but I am in a hurry, and I need you to be my eyes.
- Hayır, ama acelem var ve senin gözlerim olmana ihtiyacım var.
You're not in a hurry?
acelen yok mu?
Why are you in such a hurry?
Neden acele ediyorsun?
Where do you think you're going in such a hurry?
Nereye gittiğini sanıyorsun?
Where are you going in such a hurry?
Böyle hızla nereye gidiyorsun?
- You seem in such a hurry.
- Telaşlı görünüyorsun.
Where you going in such a hurry?
Hey. Bu kadar acele nereye gidiyorsun?
You are always in a hurry to repair someone.
Genellikle kimseyi fark edemeyecek kadar acelen oluyor.
There's nothing wrong except that I'm in a hurry and you're taking up my time.
Hiç bir sorun yok sadece acelem var ve siz benim zamanımı alıyorsunuz.
- No. - You are in a hurry.
- Acelen de var.
You know, if you're not in a hurry, you maybe wanna go grab a burger or something?
Eğer acelen yoksa belki gidip bir hamburger falan yiyebiliriz.
You too must be in a hurry to change
Kılık değiştirmek için çok acele ediyor olmalısın.
I wonder if you would be in a hurry to expose them.
Böyle bir durumda gerçekleri açıklar mıydın?
You know, everybody is in a hurry.
Herkesin bir acelesi var ki sorma.
You seem to be in quite a hurry.
Aceleniz var gibi görünüyor.
If you're not back in a hurry I am going to hunt you down, and so help me God... Right.
Ajan Spender, eğer çabucak geri dönmezsen seni takip ederim ve sonra da Tanrı yardımcım olsun.
Yes, when Gertrude sent it over but you left in such a hurry... Oh, then, then... so this letter is intended for me?
Evet, Gertrude bunu gönderdiğinde,..... ama öyle aceleyle gittin ki...
Carla, why are you in such a hurry?
Carla, bu acelen de nedir?
You're in too much of a hurry.
Çok ecele ediyorsun.
"Hey," I say. "Where is it you're all in such a hurry to get to?"
"Hey," diyorum. "Böyle telaşla gittiğiniz yer neresi?"
Mr. Hayes, where are you off to in such a hurry?
Mr. Hayes, bu kadar acele nereye gidiyorsunuz?
It depends on how much of a hurry you're in.
Ne kadar acele ettiğinize bağlı bir şey.
He was in a big hurry to get there, I can tell you that.
Ama oraya gitmek için acele ediyordu.
So this is what you were in such a hurry to leave Antigua for?
Antigua'dan bu kadar çabuk dönmenin sebebi de bu muydu?
Now you're in a hurry?
Acelen mi var?
There's a lady in a hurry for you.
Burada senin için acele eden bir hanımefendi var.
I was at the precinct, and I really had to use the john, and it's pretty filthy in there and I was in kind of a hurry... and I didn't have time to use one of those, you know, paper ass gaskets.
Tam zamanıydı ve gerçekten, küçük john u kullanmam gerekiyordu, ufaklık tam da tıkırındaydı biraz acele ediyordum... ve bilirsin, şu kıçını sildiğin mendillerden kullanacak, vaktim yoktu.
You sure shut this guy up in a hurry.
Yani bu adamın hemen çenesini kapatacağından eminsin.
You seem to be in a hurry.
Herhalde biraz acelen var.
Well, if he is dying, as you say, then what was the use of your father going off in such a hurry?
Dediğin gibi ölüyorsa, o zaman babanın öyle aceleyle gitmesine ne gerek vardı?
- Thank you, but I'm in a hurry.
- Teşekkür ederim, ama acelem var.
Why are you in such a hurry?
Ne bu acele?
You must've been in a hurry.
Biraz acele etmelisiniz.
Well, I was in a hurry, and what I did read was kind of involved - if you ask me, way overwritten.
Acelem vardı. Okuduğum bölümler kısmen alakalıydı. Bana sorarsanız lâf kalabalığı.
Well, yeah, you ran out of there in a bit of a hurry, didn't you?
Evet, biraz aceleyle çıktın değil mi?
Sorry if we seem a little pushy, but we are in a hurry and you're obviously the best mechanic on the planet, so...
Acele ettirdiğimiz için üzgünüm. Ama acelemiz var ve anlaşılan gezegendeki en iyi tamirci sensin..
Uh, I'm in a hurry ; I'll send you a check.
Acelem var ; sonra sana çek yollarım.
Where you going in such a hurry, son?
Bu kadar acele nereye gidiyorsun, evlat?
If you don't mind, I'm in a bit of a hurry.
Kusura bakmayın. Ama acelem var.
You're lucky that we're in a hurry!
Dua et fazla vaktimiz yok!
You were in such a hurry to knock off that 7 47, you never figured out where Chimera really was.
O 747'yi yok etmek için o kadar acele ettin ki, Chimera'nın gerçekten ne olduğunu anlayamadın.
Why you in such a hurry?
Bu acelede nesi?
We're in a hurry, and I could open it up if you let me drive.
Acelemiz var. Kullanmama izin verirsen, bunun pasını çözerim.
you inspire me 23
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in or out 26
you in position 17
you invited him 23
you in 251
you in here 72
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in or out 26
you in position 17
you invited him 23
you in 251
you in here 72
you included 30
you in the back 16
you in there 200
you in trouble 32
you insisted 18
in a hurry 44
you idiot 1870
you imbecile 61
you idiots 185
you i 23
you in the back 16
you in there 200
you in trouble 32
you insisted 18
in a hurry 44
you idiot 1870
you imbecile 61
you idiots 185
you i 23