You in here traducir turco
42,531 traducción paralela
You throw any piss or shit... I'll leave you in here for the whole 30, no rec.
Eğer kusar ya da sıçarsan önümüzdeki otuz gün boyunca burada kalırsın.
They let you in here?
Seni buraya aldılar mı?
Hey, Ray, you in here somewhere? And how did he get the code?
- Ray, oralarda bir yerde misin?
When you and I were in Georgia together, she turned up here and tried to slit her wrists in front of Mrs. Jones, my housekeeper.
İkimiz birlikte Georgia'dayken buraya gelmiş ve ev işlerimi yapan Bayan Jones'un önünde bileğini yarmayı denemiş.
You will be sitting here, darling. Right next to Cary.
Sen burada Carrick'in hemen yanında oturuyorsun tatlım.
What are you doing in here?
Burada ne yapıyorsun?
We're so glad that you're here with us and in Christian's life.
Bizimle burada olduğun için çok mutluyuz. Christian'ın hayatında olduğun için de.
You've been locked up in here for 20 years?
20 yıldır buraya kilitlisin?
Mrs. Adler, in your earlier testimony, here today... you've painted a pretty dim picture of your own son. Don't you think?
Bayan Adler, bugünkü beyanatınızda kendi oğlunuz hakkında oldukça ağır ifadeler kullandınız.
You are in way over your head here.
Siz daha kendinize hakim olamıyorsunuz.
You do not just barge in here.
Oraya aklına estiği anda giremezsin.
I heard we lost you in one of your mission and here you are, back from the dead and I see you brought a friend.
Sizi görev sırasında kaybettiğimizi duymuştum ama dirilmekle kalmamış, bir de arkadaşınızı getirmişsiniz.
Maybe up here in business class you can afford to make decisions like that, but back there I kinda have to follow the rules.
Belki birinci sınıfta böyle kararlar verebilirsin ama arka tarafta kurallara uymak zorundayım.
Could you just have a seat in here, please?
Rica etsem şöyle oturur musunuz?
I'm sorry, man, but every time you spend the night out here, I get in trouble.
Üzgünüm dostum ama sen geceyi burada geçirdikçe benim başım derde giriyor.
Come here, baby, let's get you in the house.
Buraya gel bebeğim, seni eve götüreyim.
You gotta meet us here in the middle.
Ortak bir noktada buluşalım.
Hey, don't come barging in here like you run shit.
Burası babanızın tarlası değil.
So, if you gave us your slowest, most wack night at the Inferno, we could have 700 people up in here, easy.
Eğer bize Inferno'daki en yavaş, en vasat gecenizi verirseniz buraya rahatça 700 kişi doldurabiliriz.
I've put a lot of work into getting you here in today.
Bugün seni buraya getirmek için epey çaba sarf ettim.
You see this cameras in here?
Şuradaki kameraları görüyor musun?
Look here man. Before I throw up in my mouth... Let me ask you what are we doing here?
Saydırmaya başlamadan önce bir sorayım dostum, burada ne işimiz var?
You'll be safe in here.
İçeride güvendesiniz.
Says here you checked in at 6 : 35 p.m.
Belgeye göre akşam 6 : 35'te kayıt yaptırmışsın.
Look, man, I've never been in an actual gunfight myself... so I'm not gonna sit here and tell you I know what you're going through, because I don't.
Bak ben hiç bir silahlı çatışmada bulunmadım. Bu yüzden burada oturup sana biliyormuş gibi davranmayacağım. Çünkü bilmiyorum.
Means you'll do the rest of your new life term here in the SHU - unless you wanna play ball. - Got nothing to play.
Bu da demek oluyor ki eğer bildiklerini anlatmazsan hayatının geri kalanını burada geçireceksin.
You're gonna stay here until your arraignment... Uh-huh. Which is in two days, and you're gonna sit and think about whether you want to come home or be your own man and let your light shine down.
Mahkemeye çıkana kadar burada kalacaksın, ki bu da 2 gün ve oturup, eve mi geleceksin yoksa başına buyruk mu olacaksın kararını vereceksin.
We are told that in your father's will, you were bequeathed a piece of territory which lies just here.
Bize söylendiğine göre babanızın vasiyetinde tam burada yer alan bir parça arazi size bırakılmış.
You know, we could just sit here in these rotting chairs in this shitty house and die, like rats, like your father.
Biliyor musun, burada bu çürüyen sandalyelere oturabiliriz Bu boktan evde Ve sıçanlar gibi, baban gibi öl.
When you came in here with bits of a man's flesh between your teeth... we kind of had a silent deal.
Dişlerinizin arasında bir parça insan etiyle buraya geldiğinizde bir tür sessiz anlaşmaya vardık.
Here, you will end up in a cupboard.
Böyle girerseniz karşınıza dolap çıkar.
That's very kind of you, but I suppose you're really here because of what happened in the grocery store.
Çok naziksin ama bence buraya asıl gelme sebebin markette yaşananlar.
I came in here to speak with you about that.
Bu konuda konuşmaya gelmiştim.
- Why are you walking in here?
- Neden yaya geliyorsun?
Are you enjoying your time here in Paris?
Paris'in tadını çıkarıyor musunuz?
Now, we've been kind enough to plan this operation in such a way as to not make it look like the Americans are here to get done what you couldn't.
Nezaketen bu operasyonu öyle bir şekilde planladık ki sizin beceremediğiniz şeyi yapmaya geldiğimizi belli etmedik.
I know it's hard for you always having to stay here in the house.
Sürekli evde kalmak zorunda olmanın zor olduğunu biliyorum.
You being here is gonna force Dylan to live a lie with his daughter every time you're in the house.
Senin evde olduğun her dakika Dylan'ın kızına karşı bir yalanla yaşaması demek.
In the meantime, why don't you take these next few days here as your own dark night of the soul?
Sen de neden şu birkaç günü değerlendirip ruhundaki pisliklerden arınmıyorsun?
You're not in charge here.
Burada senin sözün geçmiyor.
Well, thank you for finally coming in here, Bill.
En sonunda buraya geldiğin için teşekkür ederim Bill.
Before you come back here I will place your son's head in your hands.
Sen buraya dönmeden önce oğlunun kellesini ellerine vereceğim.
Yo! You need to get in here and pick out a wedding cake, or I'm gonna pick one out for you, and it'll be carrot.
Hemen buraya gelip düğün pastanı seçiyorsun yoksa yerine ben seçerim ve pastan havuçlu olur.
The only reason that I'm in here is so that you and I can be together when I get out.
Burada olmamın tek sebebi çıktığımda birlikte olabilmemiz.
As you know, my father always wanted the Firm to have a presence in the U.S., and the only way to achieve that is to be here.
Hepinizin bildiği üzere babam her zaman firmanın ABD'de bir varlığı olsun isterdi ve bunu başarabilmenin tek yolu burada olmanız.
And as much as I'd like to take the credit, the only reason you're here is because you turned yourself in.
Övgüleri almayı ne kadar sevsem de burada olmanın tek sebebi teslim olman.
Well, you find out, because I can't do anything from in here.
Onu da sen bul çünkü burada hiçbir şey yapamıyorum.
I'm just here as a courtesy, Ms. Vaughan, to let you know that if your fiancé doesn't turn himself in in the next 24 hours,
Buraya iş icabı geldim Bayan Vaughan. Nişanlınız 24 saat içinde teslim olmazsa sizi ona, kaçışında yardım etmekten tutuklamam gerekecek.
Jack, you cannot be in here.
- Jack, burada olamazsın.
Keep your money here and you can come and get it while mom is in the house.
Paranı burada sakla, annen evdeyken gelir alırsın.
Having the key doesn't mean you can walk in here when you want.
Anahtarın var diye buraya istediğin zaman gelemezsin.
you inspire me 23
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in position 17
you in or out 26
you invited him 23
you in 251
you in a hurry 21
you interested 92
you inspired me 36
you invited me 32
you insult me 33
you in position 17
you in or out 26
you invited him 23
you in 251
you in a hurry 21
you included 30
you in trouble 32
you in the back 16
you in there 200
you insisted 18
in here 1287
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
you in trouble 32
you in the back 16
you in there 200
you insisted 18
in here 1287
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here i go again 25
here's your mail 22
here we go now 20
here's your ticket 24
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here i go again 25
here's your mail 22
here we go now 20
here's your ticket 24