You know it's true traducir turco
718 traducción paralela
But you know it's true.
Ama doğru olduğunu biliyorsun.
Little do you know and yet it's true
Az şey biliyorsun ama yine de doğru
I know who told you that. It's not true.
Bunu sana kimin söylediğini biliyorum, ama doğru değil.
It's true, you know.
Demek istediğim, bu doğru.
She said even if you have imagination, it's better to write about the things you know about so they'll be true.
Hayal gücün olsa bile bildiğin şeyler hakkında yazmanın daha iyi olduğunu böylece gerçek olacaklarını söyledi.
You know it's true.
Bunun doğru olduğunu sende biliyorsun.
Well, it's true and you know it!
Öyle olduğunu biliyorsun ama.
The more you look in my eyes, the more you know it's true.
Gözlerime baktıkça doğru söylediğimi anlıyorsun.
I'm glad to hear you say that, even though I know it's not true.
Doğru olmasa bile, böyle düşünmene çok sevindim.
We know your business. It's taking advantage of people. Now you're showing your true face... the face of greed!
Beş kuruşsuz kaldığımızı, her şeyimizi denizde kaybettiğimizi bildiğiniz için böyle yapıyorsunuz ve bizi soymaya çalışıyorsunuz!
I don't know how to convince you, but it's true.
Sizi nasıl ikna edeceğim bilmiyorum ama doğru.
I know you didn't mean it to be that way, but it's true.
Böyle olmasını istemediğinizi biliyorum, ama bu doğru.
If he thinks I've talked to you, he'll know he can't lay a hand on me without proving it's true.
Eğer senle konuştuğumu düşünürse, ispatlamadan üzerime hiçbir suç atamayacaktır.
Joe, you don't know it's true.
Joe, doğru olduğunu bilmiyorsun.
You know it's not true!
Doğru olmadığını biliyorsun!
You know, it isn't true that it's better to be a have than a have-not.
Biliyorsun, varlıklı olmanın varlıklı olmamaktan daha iyi olduğu doğru değil.
What's more, you know it isn't true.
Dahası, sen de doğru olmadığını biliyorsun.
It's true. I didn't know how much I really loved you.
O zaman seni ne kadar sevdiğimi henüz bilmiyordum.
That's not true and you know it.
Bu doğru değil, ve sen de bunu biliyorsun.
Because, Carina, Carina you know that it's true
Çünkü Carina, Carina gerçek bunlar biliyorsun
He's rotten to the core, and you know it's true.
Sonuçta Simone serserinin biri değil mi? Kolay kolay da adam olmaz artık. Seni sürtük seni!
You know it's true.
Gerçek bu, buna inan.
Now you know it's true.
Doğru olduğunu biliyorsun.
It's true I wanted to know you.
Seni gerçekten tanımak istiyorum.
It's not true, you don't know him like I do.
Bu doğru değil, onu benim gibi tanımıyorsunuz.
You know... it's true that I want to make love.
Biliyorsun sevişmek istediğim doğru.
- You know it's true.
- Doğru olduğunu biliyorsunuz.
... you know, really no, listen, it's true.
Gerçekten mi? Hayır bak, bu doğru.
You think it's possible the police don't know your true identity?
Sence polisin gerçek kimliğini bilmemesi mümkün mü?
But you know it's not true.
Ama bunun doğru olmadığını biliyorsun.
You know it's true.
Birbirimize ihtiyacımız var.
It's quite true, you know.
Doğru sayılır, biliyor musunuz.
You know it's true.
Doğru olduğunu biliyorsun.
It's true... don't know if you know what happened.
Doğru neler yaşadığımı bilseydin!
Yeah, right. But it's not true, because, I, I don't need all that power, you know.
Evet doğru bu, ama şu var, o kadar gücü istemem ben.
Lieutenant, you know it's true!
Komiser Bey, siz de biliyorsunuz.
I know what you think of me but I swear it's true.
Benimle ilgili ne düşünüyorsun biliyorum ama yemin ederim doğruyu söylüyorum.
You know it's true.
Bu gerçek.
It's true, you know.
Doğru ya.
You know? And it's not true.
Biliyorsun işte, bu doğru değil.
But you know, it's true.
Henüz resmi toplanmalara alışık değilim, ama sanırım bu sadece alışkanlık meselesi.
That's all you need do Then I'll know it's all true
Doğru olduğunu anlamam için tüm yapman gereken bu
You know it just isn't true. I was not after Jean's money.
Jean'nin parasıının peşinde değildim.
I'll let you know if it's true about not making a bad landing in a 747.
Bir 747 ile kötü bir iniş yapılamayacağı doğruysa haberin olacak.
You know it's true.
Sen de gördün.
- It's true, you know.
- Bu doğru, biliyorsun.
Let's say it's true! Let's say I know it's true, but you don't!
Diyelim ki doğru ve ben de bunu biliyorum ama siz bilmiyorsunuz!
You know, before you, I had a lot of lovers, it's true.
Senden önce,... bir sürü sevgili vardı, bu doğru.
It's true and you know it.
Bu doğru ve siz de öyle olduğunu biliyorsunuz.
You know, is it, is it true that, you know, the actor, Vic Patterson, shoots here?
Hani, şu bilirsiniz ünlü aktör Vic Patterson'un burda atış yaptığı doğru mu?
Any way you make it, you'll know that it's true.
Nasıl yaparsan öyle doğru emin ol, kuşkulanma,
you know 156049
you know what 23733
you know that 5741
you know the drill 277
you know what i'm saying 653
you know me too well 26
you know it 920
you know what i mean 2419
you know who i am 419
you know what they say 484
you know what 23733
you know that 5741
you know the drill 277
you know what i'm saying 653
you know me too well 26
you know it 920
you know what i mean 2419
you know who i am 419
you know what they say 484
you know i love you 234
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know what i'm thinking 71
you know where to find me 273
you know what to do 433
you know something 619
you know what this means 169
you know what i'm talking about 329
you know that i love you 32
you know what you did 62
you know me 1258
you know what i'm thinking 71
you know where to find me 273
you know what to do 433
you know something 619
you know what this means 169
you know what i'm talking about 329