You made a deal traducir turco
528 traducción paralela
But you made a deal, and you'll stick to it, right or wrong.
Ama bir anlaşma yaptık ve buna bağlı kalacaktın, doğru veya yanlış.
You made a deal, mister.
Öyleyse anlaştık, bayım.
You made a deal with Ficco to run the racket with a gun, And I'm in the way. Is that it?
Silah zoruyla dalavere çevirebilmek için Ficco'la işbirliği yaptın ve ben de ayak bağı oldum.
You made a deal.
- Bir anlaşma yaptın.
- You made a deal, Mr Hendricks.
- Anlaştık Bay Hendricks. - Pekâlâ.
- You made a deal, you'll stick to it.
- Bana bak! Bir anlaşma yaptın ve buna uyacaksın.
You made a deal to sell us, and you can't do it.
Bizi satmak için anlaşma yaptın, bunu yapamazsın.
Have you made a deal at any other studio yet?
Başka bir stüdyoyla anlaşma yaptın mı?
Yard cop thinks you made a deal not to see that car broken into.
İstasyon polisi vagona girilmesine göz yumduğunuzu düşünüyor.
You made a deal.
Anlaşma yaptın.
Look, you made a deal.
Bak, bir anlasma yaptin.
You made a deal.
Bir anlaşma yaptın.
You made a deal.
Anlaştık.
You made a deal with me.
Benimle anlaşma yaptın.
You made a deal with Taylor.
Sen anlaşmayı Taylor ile yaptın.
You made a deal with Huerta, huh?
Huerta ile bir anlaşma yaptın, değil mi?
I know you made a deal with Carson.
Carson ile anlaştığını biliyorum.
You made a deal with the Germans?
Kendi üssümüzü bombalamak için anlaşma mı yaptın?
You made a deal with them.
Onlarla bir anlaşma yaptın.
Hey, you made a deal, man.
Bir anlaşma yaptınız dostum.
- You made a deal with Terry Lennox.
- Terry Lennox'la iş yaptın. - Büyük bir iş.
Since you made it a big deal like going down to the world of the living, I thought you had some amazlingly thought out plan.
Onu hayata döndürerek bir anlaşma yaptığına göre mükemmel bir plan hazırladığını düşünüyorum.
Why, I've heard guys that you've sent to prison say that if you ever made a deal you'd see yourself dead before you'd go back on it.
Hapse gönderdiğin adamlar diyor ki bir anlaşma yaparsan ölür de sözünden dönmezmişsin.
Medical science has advanced a great deal... since you made your experiment, Dr. Bohmer.
Deneyinizi gerçekleştirdiğiniz andan itibaren... tıp bilimi bir hayli ilerleme kaydetti, Dr.Bohmer.
I think you've made up a good deal of it.
Sanırım sen de bundan büyük ölçüde nasibini aldın.
Mister, you've made a deal.
bir anlaşma yaptınız.
What you said this morning made me think we have a great deal in common.
Bu sabah söyledikleriniz çok müşterek noktamız olduğunu bana düşündürdü.
As your attorney, I think you've made a bad deal.
Avukatınız olarak, sanırım kötü bir anlaşma yaptınız.
You've made a good deal, Lora Mae.
İyi bir anlaşma yaptın, Lora Mae.
You made a good deal, kid. "
İyi bir anlaşma yaptın, canım. "
You said he made a deal with us.
Bizimle anlaştığını söylemiştin!
I made a deal with a freighter skipper to take you to New Caledonia.
Bir yük gemisi kaptanıyla anlaştım. New Caledonia'ya gidiyorsun.
It suits you too, we made a deal.
Bu sana da uygun, bir anlaşma yaptık.
It seems that every time we made a deal, me and you... it just turned out pretty lucky... for somebody.
Seninle ben ne zaman bir anlaşma yapsak sonuçta birilerinin hayrına oldu.
You gentlemen made such a racket, Frank Loving was too scared to deal.
Öyle gürültü yaptiniz ki, Frank Loving korkudan kartlari dagitamadi.
I think you made yourself a pretty good deal.
Bence kendinizi fazlasıyla memnun edebilirsiniz.
You made a good deal
İyi bir anlaşma yapmışsın.
You have agreed and you have made a deal... the way you liked, didn ´ t you?
Kabul ettiniz ve bir anlaşma yaptınız... böyle hoşunuza gitti, değil mi?
You and me made a deal...
Anlaşmamız var...
The thing for you to remember is that we made a deal.
Senin hatırlaman gereken, bir anlaşma yapmış olduğumuz.
When your brother came at Easter we made a deal and he said : " Do what you like, whatever the cost.
Kardeşin Doğu'ya geldiğinde bir anlaşma yaptık ve " Ne istersen onu yap. Fiyatı ne olursa olsun
I might understand it if you made a great deal of money but I'm told you don't at all.
Çok büyük meblağlar alıyor olsan bunu anlayabilirdim ama öyle olmadığını duydum.
You made up a deal for yourself, trading this gun for a helicopter.
Bir anlaşma yaptınız, bu silahı bir helikopterle takas ettiniz.
I made a deal and got you off with a couple of years.
Bir anlaşma yaptım ve seni birkaç yılla kurtardım.
Now don't try to kid me, man cub I made a deal with you
Benimle dalga geçme insan yavrusu Seninle bir anlaşma yaptım
You know, Ben, we've got a deal, but I wish I could have seen all your friends before we made it.
Biliyor musun Ben, anlaştık anlaşmasına ama... keşke anlaşmadan önce arkadaşlarını görseymişim.
I made a good deal, thanks to you.
İyi bir anlaşma yaptım, teşekkürler sana.
You've made a deal with Bresnavitch, haven't you?
Bresnavitch ile bir anlaşma yaptın, değil mi?
Did you have to kill her? We made a deal, sure.
Üzerinde mutabık olduğumuz ekmek, bunun yetmediğine karar verdim.
You made a big bourgeois deal out of everything... and ruined it completely.
herşeyi bir burjuva meselesi yapıyorsun ve tamamen mahvediyorsun.
I made a deal with him, not you, right?
Onunla anlaşma yaptım, seninle değil, tamam mı?
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made the right choice 44
you made a promise 37
you made me 53
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made the right choice 44
you made a promise 37
you made me 53
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made 28
you made the right call 27
you made sure of that 16
you made this 52
you made them 16
you made bail 25
you made that up 37
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made 28
you made the right call 27
you made sure of that 16
you made this 52
you made them 16
you made bail 25
you made that up 37
you made that 16
a deal is a deal 34
a deal's a deal 85
a deal 83
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
a deal is a deal 34
a deal's a deal 85
a deal 83
you mean 3569
you motherfucker 331
you mean everything to me 17
you make me happy 42
you mean it 157
you mean right now 22
you mean me 104
you meant 25
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you mean now 32
you mean her 17
you meant 25
you miss me 101
you mean you don't know 16
you meant it 23
you mustn't 153
you missed me 68
you must be tired 132
you mean now 32
you mean her 17